Sabretmeyi Unutan Toplum

Muhammed Esen

Bir çocuk, toprağa ektiği tohumun ertesi gün çiçek açmasını isterse, gülümseriz. Ama biz yetişkinler, aynı sabırsızlığı hayatın her alanında gösterdiğimizde, kimse gülmüyor. Çünkü çağımız, beklemeyi değil, hemen olmasını istiyor. Hemen tüketmek, hemen unutturmak, hemen sonuç almak…

Sabır, eski zamanların meziyetiydi. Bugünse eksikliği en çok hissedilen erdem. Sınava hazırlanan gençler, bir ay çalışıp büyük başarı bekliyor. İşe başlayan biri, ikinci yılında terfi etmek istiyor. Yeni tanışan iki insan, ilk haftada “hayat arkadaşını” bulduğunu zannediyor. Beklemeye tahammül yok. Çünkü zannediyoruz ki, hayat bir “hız testi”.

Oysa gerçek olan şu: Kalıcı olan her şey zaman alır. Bir dostluk, yılların samimiyetinde olgunlaşır. Bir meslek, çıraklıkla başlar, ustalıkla taçlanır. Bir karakter, acılarla yoğrulur. Sabır sadece bir bekleyiş değil, aynı zamanda bir inşadır.

Toplum olarak sabırsızlıkla büyüttüğümüz her şey, bir gün elimizde kırılıp dökülüyor. Aileler parçalanıyor, işler yarım kalıyor, hayaller kolay vazgeçiliyor. Çünkü sabretmek zor, beklemek yorucu.

Ama belki de yeniden öğrenmeliyiz. Bir ağacın gölgesinde oturmak için önce onun büyümesini beklememiz gerektiğini… Ve unutmamalıyız: Sabır, sadece zamanla ilgili değil; aynı zamanda saygıyla, özenle ve inançla ilgilidir.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.