Müslümanların en temiz özelliği, kalplerindeki saf imandır. Ama ne yazık ki bu safiyet, asırlardır en çok sömürülen damar olmuştur. Ve acı gerçek şu: Müslüman, imanını korumakta titizdir ama sorgulamakta ürkektir. Bu ürkeklik ise zalimlerin, çıkarcıların ve fırsatçıların ekmeğine yağ sürmüştür.
Cemaatler, yıllarca “Allah rızası” diyerek insanları soydular. Toplanan paralarla mütevazı hizmetler değil, saray gibi konaklar, şaşaalı hayatlar kuruldu. Müslümanın alın teriyle verdiği sadaka, sonunda Müslümana değil; Müslümana sırt çeviren, kibir kuleleri inşa edenlere yaradı. Saf inanç, adeta bir sömürü aracına dönüştürüldü.
Şirketler de farklı değil. “Helal” diyerek yola çıkan markalar, Müslümanların desteğiyle büyüdü. Katılım bankaları, market zincirleri, “bizden” denilen nice kuruluş… Hepsi başlangıçta Müslüman hassasiyetini kullandı. Ama bugün görüyoruz ki o hassasiyetler yerle bir olmuş. Raflardan boykot ürünleri inmedi, faizsiz iddiasıyla doğan bankalar kâr hırsına batıp prensiplerinden koptu. Müslümanların desteği, sadece bir basamak olarak kullanıldı.
Siyaset ise bu sömürünün en kirli yüzüdür. İktidara gelenler, hep Müslümanların kalbine dokunan cümlelerle başlar. “Bizden yanayız” der, dua ister, oy ister, destek ister. Müslüman da elinden geleni yapar, safça inanır. Ama koltuklar kazanılınca verilen sözler un ufak edilir. Müslüman yine kenara itiliverir.
Ve döngü hiç bitmez! Ne zaman sıkışsalar, yine Müslüman’a dönerler. “Gazze” derler, meydanlar dolar. “Mısır” derler, gözler yaşarır. “İsrail” derler, sloganlar atılır. Ama perde arkasında ticaret sürer. Dostluk mesajları verilir, sıcak ilişkiler kurulur. Müslümanın saf inancı bir kez daha istismar edilir.
Artık şu gerçeği kabul etmeliyiz:
Müslümanların saf inancı, yüzlerce defa kandırıldı. Aynı yöntemle, aynı söylemlerle, aynı aldatmacalarla… Ve hâlâ sorgulamaktan korkuyoruz.
Oysa Peygamber Efendimiz (sav) buyurdu: “Mümin, bir delikten iki defa ısırılmaz.” Biz ise aynı delikten yüzlerce defa ısırılıyoruz. Hâlâ uyanmıyor, hâlâ aynı oyuna geliyoruz.
Soruyorum: Daha kaç defa kandırılacağız? Daha kaç kez safiyetimiz istismar edilecek? Daha kaç kez “Allah rızası” bahanesiyle sömürülmeyi sineye çekeceğiz?
Unutmayalım: İnanç sorgulamakla yıkılmaz. Ama sorgulamayan toplum, imanını dahi sömürülmeye açık hâle getirir. Müslüman’ın imanı yücedir, ancak safiyet adı altında aklını bir kenara bırakması, onu en kolay av hâline getirir.
Artık safiyet değil, basiret zamanı. Yoksa bu imtihan, bitmeyen bir sömürüye dönüşmeye devam edecek.