Savaş konsepti ve Diyarbakır

NACİ SAPAN

 

Kentin büyük bir bölümünde tüm tedirginliklere rağmen ‘kerhen’ yaşam devam ediyor. Standardı kendinden menkul bir yanı da var elbette ki bu ‘kerhen’ yaşam biçiminde. Buda metropol kent olma özelliğinin bir yansıması olsa gerek.

 

Bu Diyarbakır açısından madalyonun bir yüzü

 

Bir diğer yüzüne bakıyoruz, karşımıza Sur bölgesi çıkıyor.

 

Buranın standardı ise farklı, çatışan kesimlerin belirlediği bir standart hakim.

 

Savaş öncesi ve sonrası ile ilgili yapılan tartışmaların odağı konumundaki Sur’da ‘işgal’ görüntülerinin irite edici yanını görmezden gelmek mümkün olmuyor. 

 

Ortadoğu’da çatışan kesimlerin bölgesel alan hakimiyetini yansıtan savaşa dair görüntülerin kopyası gibi duruyor karşımızda, Sur ve çeperindeki savunma amaçlı tedbirler.

 

Saldırı-savunma içerikli bir konseptin hâkimiyetindeki yaşamın sunumu gibi bir şey.

 

Aynı zamanda dayatılan bir yaşamın sunumu olarak da analiz etmek mümkün.

 

Bu konseptin yaratıcı unsurları AKP Devleti ve PKK.

Yurttaşın yaşam konseptinin dışında bir durum var ve devam ediyor.

 

Beton bariyerler, kontrol noktaları, izlenme rekoru kıran bir filmin aksiyon içerikli sahneleri gibi çakılı duruyor Sur içine açılan giriş noktalarında. Beton bariyer görüntüleri orayla sınırlı değil elbette. Sur dışındaki güvenlik birimlerinin etrafında da aynı görüntüler var. 

İlçelerde de aynı görüntülere tanık oluyoruz. 

Saldırıya karşı savunma tedbirleri olsa gerek.  

 

En çok dikkatimi çeken de Valilik binasına giden yol güzergâhlarının araç trafiğine kapatılmış olması.

Büyük beton bariyerler yok ancak, ‘Giriş yassah’!

 

Tek soru;

Daha ne kadar devam edecek?

Diyarbakır, Diyarbakırlı yaşamının normale dönmesini istiyor, kentinin savaş konseptinin ‘kadrolu’ alanı olmak istemiyor. 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.