TİGRİS HABER - Demirtaş, 4 Kasım 2016’da 12 milletvekili arkadaşıyla birlikte tutuklandı ve Edirne F Tipi Cezaevi’ne gönderildi. “20 aydan fazla süredir hukuksuz bir şekilde burada tutuluyorum,” diyordu o dönem. Türkiye tarihinde ilk kez bir cumhurbaşkanı adayı, kampanyasını cezaevinden yürütüyordu.
New York Times’ta yayımlanan yazısına “Cezaevindeki hücremden Türkiye Cumhurbaşkanlığı için yarışıyorum” başlığını atan Demirtaş, 2018 seçimlerinde yüzde 8,4 oy aldı. Bu, koşullara rağmen büyük bir destekti.
Bir dönüm noktası: Vedat Aydın’ın cenazesi
10 Nisan 1973’te Elazığ’ın Palu ilçesinde doğan Demirtaş, çocuk yaşta 12 Eylül darbesinin gölgesinde büyüdü. Ailesinden bazıları o yıllarda tutuklandı. Ancak onun siyasete yönelmesinde en etkili olay 1991’de Halkın Emek Partisi Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın’ın öldürülmesiydi. Aydın’ın cenazesine katılan Demirtaş, güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu yaşanan ölümleri hiç unutmadı. Yıllar sonra, “O gün yaşadıklarım hayatımın dönüm noktasıydı,” diyecekti.
Avukatlıktan insan hakları mücadelesine
1994’te Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra bir süre avukatlık yaptı. Ardından İnsan Hakları Derneği ve Uluslararası Af Örgütü gibi kuruluşlarda görev aldı. Gözaltında kayıplar, işkence ve çatışma döneminde yaşanan hak ihlalleri üzerine raporlar hazırladı.
Meclis’e giden yol
2007’de Diyarbakır’dan milletvekili seçildi. Demokratik Toplum Partisi’nde grup başkanvekilliği yaptı. Ardından DTP’nin ve daha sonra HDP’nin eş genel başkanı oldu. 2014’te yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 10’a yakın oy alarak Türkiye siyasetinde yeni bir dönemin kapısını araladı.
Kobani olayları ve tutukluluk süreci
6-8 Ekim 2014’te yaşanan Kobani olayları, Demirtaş’ın siyasi hayatında bir dönüm noktasıydı. Olaylarda 37 kişi yaşamını yitirdi ve hükümet, HDP’yi sorumlu tuttu. 4 Kasım 2016’da Demirtaş tutuklandı. Hakkında “terör örgütü üyeliği” ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamaları yöneltildi.
AİHM kararı ve siyasi değerlendirme
2020’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Demirtaş’ın tutukluluğunun siyasi amaçlı olduğuna hükmetti ve derhal serbest bırakılması gerektiğini belirtti. Ancak karar uygulanmadı. 2024’te Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi, Kobani davasında Demirtaş’a 42 yıl hapis cezası verdi. Mahkeme, şiddet olaylarını doğrudan organize ettiğini kabul etmedi ama “terör örgütü amaçlarına uygun ortam oluşturduğu” iddiasıyla hüküm kurdu.
Demirtaş savunmasında “Bu dava bir kumpastır. Demokratik siyaseti tasfiye etme girişimidir,” diyerek suçlamaları reddetti.
Siyasetten yazarlığa
Demirtaş, cezaevinde geçirdiği yıllarda üç kitap yazdı. Mektupları, öyküleri ve değerlendirmeleriyle kamuoyuna seslenmeye devam etti. 2023 seçimlerinden sonra aktif siyaseti bıraktığını açıklasa da, düşünceleri ve etkisi hâlâ güçlü.
Selahattin Demirtaş, eşi Başak Demirtaş ve iki çocuğuyla birlikte uzun süredir ayrı olsa da, halkın gözünde “cezaevinden halkına seslenen bir lider” olarak anılmaya devam ediyor.
(ALINTI)