SGK kapısına düşmeyegör!

Şeyhmus DİKEN

Daha önceki bir yazımda sosyal sigortalar kurumundan bir işçi olarak emekliye ayrıldığımı yazmıştım. 14 Ekim 2013 günü çalıştığım kurumdan evrakı alıp aynı gün SGK Diyarbakır il müdürlüğüne başvurdum. Evrakları teslim alıp işlemleri başlattılar. Bağ-Kur’lu olarak çalışma sürem olduğundan oraya havale edildim. Bir gün içinde Bağkur’dan belgeyi alıp sgk’ya teslim ettim. Emekliliği hakkettiğimden tamam dediler ve İçişleri Bakanlığı bünyesinde mülki idare amiri olarak üç yıllık hizmetim olduğundan Ankara’ya yazıp oradan da gerekli evrakı isteyeceklerini ifade ettiler. Olur deyip ayrıldım.

Ekim 2013’ten sonra siz sağ ben selamet. Ben diyeyim üç, siz deyin beş belki de daha fazla fırsat buldukça ziyaret ettim Diyarbakır Sosyal Güvenlik Kurumunun Hizmet Tahsis Biriminin bankosunun arkasındaki çalışanların masalarını. Her defasında olumsuz cevapla “henüz gelmedi” deyip geri çevrildim.

Bir defasında İl müdürü Mehmet Delil Beyi makamında ziyaret ettik bir dostumla. Yakın ilgisine rağmen ondan da sonuç çıkmadı.

Tahammüllü biri olduğumu dostlarım bilir.

Defalarca Ankara’daki dostlarımı aradım, evrak takibi için. Sağolsunlar uğraştılar.

En son öğrendim ki; İçişleri bakanlığı 3 Şubat 2014 günü hizmet belgemi SGK Ankara Başkanlığına yollamış. 15 gün makul bir süredir deyip bekledim ve 20 Şubat günü tekrar SGK Diyarbakır İl Müdürlüğünün Hizmet Tahsis Birimine gittim. Her zaman başvurduğum masadaki hanımefendi yerinde yoktu. Yanındaki masaya sordum, şefi işaret etti. Şefe gittim. Kurum içinde bir arkadaşının taziyesine gitti beş dakikaya gelir, bekle, dedi. Oturdum, onbeş dakika geçti gelen giden yok. Bir daha ilgilinin masasının yanındaki beye sordum, beş dakikaya gelir, dedi. Bir onbeş dakika daha geçti. Memur hanım geldi.

Bankonun önüne geçip durumumu sormak için başladım anlatmaya. Sözümü tamamlamadan iki kez hanımefendiyi sorduğum ve beş dakikaya gelir diyen bey yerinden sesini yükselterek parladı. ‘Evrakınız gelmemiş. Madem Ankara’dan takip edebiliyorsunuz bu beklediğiniz evrakı da takip edin’, dedi.

Kızmıştım, hem de çok. Belki de bundan sonrasında işimin daha da gecikmeye uğrayabileceğini göze alarak, “Siz burada sigortalıların işini kolaylaştırmak, bizlere yardımcı olmak için mi, yoksa güçlük çıkarmak için mi bulunuyorsunuz. Size artık söyleyecek söz bulamıyorum” deyip ayrıldım SGK Diyarbakır İl Müdürlüğünün ikinci katından.

Ayrılırken kurum müdürünü sordum, şikâyetimi paylaşayım diye, yoktu kurum dışına çıktığını söylediler.

Velhasılı kelam siz bu satırları okurken emeklilik işlemlerim başlayalı beşinci aya girmiş oluyor. Hâla bir ışık yok.

SGK Allaha emanet. Bir de devlet erkânı e-devlet sisteminin gayet iyi işlediğinden söz ediyorlar. Soruyorum şimdi; sahi sizin e-devletiniz nerede. Sadece telekulaklar için mi çalışıyor bu e-devlet denilen kurum. SGK’da neden çalışmaz bu e-devlet. Siz 31,5 yıl kamu görevi yapmış bir insanı dört buçuk ay nasıl mağdur edersiniz. Hem size bu hakkı kim veriyor.

Ben bu yazıyı belki de benim durumumda olan başkaları için de yazmış olmak için yazıyorum aynı zamanda. Ve o zatlar o koltuklarda rahat oturmasınlar diye yazıyorum.

SGK İl Müdürünü, İl Valisini bu ağır işleyişten yana haberdar etmek istiyorum. Lütfen kurum memurlarınızı uyarın, insanlara önce saygılı davransınlar. Sonra da sorunlarını çözmek için gayret göstersinler. Sıradan bir vatandaş gibi gidip o bankonun arkasında duruyor ve araya kimseyi sokmuyorsam kendime duyduğum saygıdan dolayıdır, haberiniz olsun.

Biz gençken büyüklerimiz derdi ki “ne iyiden, ne de kötüden Allah kimseyi devlet kapısına düşürmesin”. Geç oldu öğrenmemiz, galiba büyüklerimiz haklılarmış. Allah kimseleri devlet kapısına düşürmesin, evet.

Üstelik o salonun duvarlarını “BES-Büro Emekçileri Sendikası”nın yani KESK’in üyesi bir emek örgütünün afişleri, takvimleri süslemişti, yazık çok yazık…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.