Sur içi-Tarih-Turizm ve temizlik

NACİ SAPAN
Israrcı olacağım, kentin tamamına yayılması konusunda meseleyi hep gündemde tutacağım. Bir şey yapılacaksa, olacaksa, olacak; öyle yalan dolan, kandırmaca, günü kurtarma hareketleri ile geçiştirmeler olamayacak, yapılmayacak. Olmasına da seyirci kalmayacağız, izin vermeyeceğiz.
Çatışacağımız, kavga edeceğimiz kamu kuruluşlarıysa onlar, Belediye, STK, şahıslar, her neyse, kent için, kentin geleceği için, evet hangisiyse onlar.
Bayram öncesi sur içi bölgesindeki keşmekeşliğe, rezalete, kirliliğe, yayılan pis kokulara hep birlikte tanıklık ettik, aynı durum bayramın 2,3 ve 4’üncü günlerinde de devam etti.
Esnaf elinden gelen bütün ihlalleri yaptı, belediye bunun karşısında pasif kaldı.
Bu rezaletin bundan sonraki süreçlerde, bayramlarda, normal günlerde de devam etmemesi için uyarıyor ve tedbir alınmasını talep ediyoruz.
Kimseyi suçlamıyoruz, sadece göreve, gerçek manada göreve davet ediyoruz.
Kente karşı yeteri kadar zaten ihanet var, daha fazla ihanete izin vermeyelim!
*
Diyarbakır denince, tarih ve turizm potansiyeli olarak akla ilk gelen sur içi değil mi?
O zaman UNESCO mirası surlar ile birlikte, onun kucakladığı 5,5 kilometrelik alan istisna kurallarla yönetilmek üzere düzenlenmelidir.
1-Esnafa kural getirilmeli, dükkân önündeki tezgâhlarını kaldırım üzerlerine, hatta cadde kenarlarına kadar uzatmamalıdırlar.
2-Dükkân içindeki ciğerci-kebapçı-tatlıcı-dondurmacı-atletçi-doncu tezgâhlarının cadde ve kaldırımlara taşırılmasına izin verilmemeli.
3-Diğer Cadde ve sokaklardan daha ayrıcalıklı, günün her saatinde temiz tutulmalı (Özel temizlik birimi oluşturulmalıdır.)
4-Güvenlik özel olarak sağlanmalı (Turizm polisi ihdas edilmelidir)
Yapılması gereken çalışmalar ile ilgili maddeler çoğaltılabilir, hatta çoğaltılmalıdır.
Bunları neden yazıyorum, çok net söyleyeyim.
Sadece Belediyeler, Valilik değil, kent olarak, kent bireyleri ve STK’lar olarak hep birlikte sınıfta kaldığımızın fotoğrafını çok net gördüğüm için. Benim gibi herkes de görüyor, bazıları tek gözünü, bazıları da iki gözünü de kapatıyor, günü kurtarma projesine dâhil oluyor.
Başka sur içi yok.
Başka UNESCO dünya mirası yok.
Samimi olup, bu mirasa sahip çıkacağız.
Çok özel çalışmaları yapılmalı ve Sur içi bölgesi istisnai kent kuralları ile yönetilmelidir. Bu kurallara da o bölgede yaşayan, ticaret yapan, gezen, dolaşan her kes uymalıdır.
Sonuç herkesin faydasına olacaktır.
Bu arada, Yeni kapı bölgesinde devam eden restorasyonlar ne durumda, neden gecikiyor, neden bir an önce tamamlanıp turizme dâhil edilmiyor gibi soruları da ayrıca sormaya devam edeceğiz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.