Yeneni de, yenileni de olmayan ama herkese, hepimize çok büyük kaybettiren, hepimizden can alan, hepimizin can verdiği, bilmem kaç kuşağın yaşamını alt üst eden, on yıllara yayılan uzun soluklu çatışmalı dönem ömrünü tamamlamış gibi görünüyor. Hayati bir ihtiyaç olarak öne çıkan barış talebinin, demokratik topluma ulaşma isteğinin, korkusuz, kaygısız günlerde yaşama heyecanının dorukta olduğu bir dönemden geçiyoruz. Çatışmanın ağır yükünü sırtlayan başta Kürtler, Türkler, Aleviler olmak üzere bu ülkede yaşayan herkes, tüm halklar barışa hazır. Asrın fırsatı olarak önümüze çıkan barışma ve demokratik toplumda yaşama, ama eşit, özgür ve onurlu birer yurttaşlar olarak yolumuza devam etme imkanını heba etmemek adına “küçük olsun ama benim olsun” düşüncesinden kurtulmanın, toplum olarak hepimizi yokluğa ve yoksulluğa mahkum eden, ret ve inkarı esas alan çatışmacı ulus devletin esaret zincirlerini kırmanın tam zamanıdır. Ayak sürtmeden, bildik komisyon marifetleriyle işi yokuşa sürmeden, bölge ve ülke gerçeklerine uymayan taleplerin arkasına sığınmadan, akla ziyan şartları birbirimize dayatmadan, kayıkçı kavgasına girmeden hep birlikte, aynı heyecanı yaşayarak barışa ve demokratik topluma adım atalım…
*
Hiçbir halk, hiçbir kimliğe, dile, kültüre, tarihe düşman değildir. Gerçekte ne Kürt halkı, Türk halkının değerlerine, sembollerine düşmandır nede Türk halkı, Kürt halkının değerlerine ve sembollerine düşmandır. Halkların tarihinde bir an bile olmayan son yüzyılda yaratılan ulus devlet anlayışının sonucu olarak ortaya çıkan kaostan beslenen kimi ırkçı, faşist çevrelerin halklarımızı düşmanlaştıran ipe sapa gelmez heyezanlarını, kan ve gözyaşından beslenen argümanlarını bir tarafa bırakacak olursak, geri dönülemeyecek, düzeltilemeyecek, hal yoluna koyulamayacak hiçbir hata, hiçbir yanlış, hiçbir sorunumuz yoktur. Devletlerin devletlerle olan savaşından çok devletlerin toplumlarla savaşını, dahası toplumların kırım ve katliamlarını meşru göstermeyi, bunun üzerinden kendilerini var etmenin gerekçelerini yaratmayı amaçlayan halkların düşmanı elitist monşerlerin uydurduğu, insanlığın değiştirilemez kati bir düsturuymuş gibi sunulan “devletlerin dostları yoktur, çıkarları vardır” düşüncesi, tarihin en büyük gayya kuyusu olduğunu akıldan çıkartmamak gerekiyor. Genel anlamda halklar arasında savaş çıkartan, özelde ise devletler arası bir sorun olarak görülen Kürt sorunu gerekçe gösterilerek Kürtlerin inkarını ve imhasını esas alan gayya kuyusundan çıkmanın, kötücül tuzaktan kurtulmanın fırsatını kaçırmamak bu ülkede yaşayan herkes için elzem olacaktır. Bu tarihi fırsatı kaçırma lüksümüz yoktur, elimizi çabuk tutalım…