Tüketiciyi koruma kanunu, çıkış noktası itibarıyla son derece kıymetli bir amaç taşır: Zayıf konumda olan tüketiciyi, güçlü üretici ve satıcı karşısında korumak. Ancak gelinen noktada, bu koruma dengesinin ciddi biçimde bozulduğunu görmek artık bir zorunluluktur. Çünkü bugün, “koruma” amacıyla hazırlanan bu kanun, birçok durumda esnafı ezme aracına dönüşmüş durumda.
Art Niyetli Tüketicinin Yükselişi
Son dönemlerde giderek artan bir gerçek var: Art niyetli tüketici profili. Ürünü kullanıp iade eden, bilerek zarar veren, hatta bilinçli olarak şikâyet oluşturup esnafı cezalandıran bir kesim türedi. Bu kişiler, “tüketici hakları” kavramını bir hak arama mekanizması olmaktan çıkarıp, bir tür sömürü aracına çevirmiş durumda.
Ne yazık ki, mevcut sistemde bu durumun farkına varılsa dahi, kanun çoğu zaman “tüketici lehine” işlemeye devam ediyor. Hakem heyetleri ve mahkemeler, neredeyse refleks haline gelmiş şekilde “tüketici haklıdır” kararı veriyor. Oysa her şikâyet haklı değildir. Her tüketici mağdur değildir. Her esnaf da güçlü değildir.
Bir Taraf Hep Mağdur, Hep Suçlu: Esnaf
Bugün sokaktaki küçük esnaf, mağaza zincirleriyle yarışmaya çalışırken bir yandan da “kanun karşısında suçlu ilan edilme” korkusuyla ticaret yapıyor. Ürünü tamir ettirse de, açıklama yapsa da, müşteri memnuniyetini sağlasa da… Sonuç değişmiyor: “Tüketici haklıdır.”
Bu anlayış, sadece esnafı mağdur etmiyor; aynı zamanda dürüst tüketiciyi de zedeliyor. Çünkü sistem, suistimale açık hale gelmiş durumda. Dürüst esnafın ayakta kalması, güven esasına dayalı ticaretin sürmesi, ancak adalet terazisinin iki tarafı da eşit tartmasıyla mümkündür.
Çözüm: Esnafın Kara Listesi
Bugün birçok büyük kurum —THY, bankalar, sigorta şirketleri— kendi kara listelerini oluşturuyor. Örneğin bir yolcu uçağı defalarca gereksiz şikâyetlerde bulunuyorsa, sisteme işleniyor ve ilgili kurum bir sonraki işlemde bu bilgiyi değerlendiriyor. Bankalar da benzer şekilde, riskli müşteri profillerini takip ediyor.
Peki neden esnaf aynı hakkı kullanamasın?
Küçük esnafın da kendisini koruyabileceği, art niyetli tüketicileri kayda alabileceği bir sistem kurulmalı. Bu sistem, kötü niyetli kişilerin ticareti manipüle etmesini engellerken, dürüst tüketiciyle dürüst esnaf arasındaki güveni de güçlendirecektir.
Bu elbette hukuka ve kişisel veri koruma ilkelerine uygun biçimde tasarlanmalı; ama artık bu konu konuşulmalı, tartışılmalı ve bir model önerilmelidir.
Sonuç Yerine: Dengeyi Yeniden Kurmak
Tüketici korunmalı, evet. Ancak bu koruma, esnafı “şüpheli” konumuna getirmemeli.
Hakkaniyet terazisi, bir tarafın eline tamamen verilirse adalet yerini bulmaz.
Bugün yapılması gereken şey, “tüketici hakları” kadar “esnaf hakları” kavramını da konuşmaktır.
Çünkü unutmayalım:
Esnaf da bu ülkenin tüketicisidir.
Ve o da adaletin, korunmanın ve saygının hakkıdır.