Varolasın Diyarbakır

Meltem Gönüllü

 

Bundan birkaç hafta kadar önce yüzüme baka baka söylenen; “Siz buralı değilsiniz Meltem Hanım. Diyarbakır’ı tanımıyorsunuz. Köylerini, muhtarlarını bilmiyorsunuz” sözleri oldukça ağırıma gitmişti. Böylesine bir davranış ve böylesine anlam veremediğim sözler karşısında o an yüreğimden geçenleri iyi ki dışa vurmamışım.

 BENİM ADIMA EN GÜZEL YANIT, YİNE DİYARBAKIR’DAN GELDİ...

Teşekkürler Diyarbakır.

Yine büyüklüğünü gösterdin ve yine bana sahip çıktın. Bugün haklı olarak, henüz daha ilk yazım olmasına rağmen binlerce Diyarbakırlıdan gelen yoğun ilginin sevincini ve gururunu yaşıyorum. İnanın bana, bu duygu asla başka hiçbir şeyle kıyaslanamaz...

CEFASINI ÇEKMEYEN, SEFASINI SÜREMEZMİŞ

Yıl: 1985

Adres: Kaynartepe mahallesi Gürsel caddesi 283.sokak No:1 Kat: 2 BAĞLAR /DİYARBAKIR

Şimdi halen altında BAHÇELİEVLER KIRAATHANESİ var.

Yıllarca oturduğumuz ve iki çocuğumu dünyaya getirdiğim bu ev ve asla unutmadığım komşularım...Rahmetli Hacı SALİH ÇETİN’İN evi idi. Su akmazdı, 2 –3 kat aşağıdan su taşırdım her gün. Kapımı çalan ne anam vardı ne de babam...Yediğim peynir ekmek, benim için baklava börekti. Orada bana sahip çıkan komşularımla aramızdaki bağ o kadar sağlamdı ki, her geçen yıl daha da güçlenerek arttı ve bu günlere kadar geldi. Hani nasıl der AHMET ARİF:

“Terk etmedi sevdan beni

Aç kaldım susuz kaldım”

Bu bendeki Diyarbakır sevdası da böyle bir şey işte...

İçinde bütün tatlar var...

ŞİMDİ VEFA ZAMANI

HAMDIK, PİŞTİK ELHAMDÜRİLLAH …

Bu Vefa borcu ne kadar ağır bir yük olursa olsun, ödemek boynumun borcu...

BEN İSTİYORUM Kİ BU KADİM KENT TERÖRLE SAVAŞLA DEĞİL; GÜZELLİKLERLE, EV SAHİPLİĞİ YAPTIĞI TÜM MEDENİYETLERİN KENDİNE KAZANDIRDIĞI ZENGİNLİKLERLE ANILSIN.

Binlerce yıl Türk, Kürt, Ermeni, Süryani, hatta Yahudi ve Arap halklarıyla iç içe yaşayan Diyarbakır’da; bu kültürlerin harmanlanmasından doğan çok zengin bir mutfak var örneğin...

Ya mimarisine ne demeli?

Hele yöresel kıyafetler ve zengin folkloru...

Müziğe ve sanata olan düşkünlüğü ise, bambaşka.

Yıllar sonra gözlemlediğim en önemli hususların başında gelenlerden biri; yöre halkının hem siyasi hem de toplumsal anlamda çok bilinçlendiğidir.

En çok hoşuma gidense, geleneklerini hala yaşatan bir kent olmasıdır.

İşte bu nedenle hem yaşayan hem de yaşatan bir kenttir DİYARBAKIR.

YAŞATAN KENT DEYİNCE:

Geçtiğimiz hafta Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi bünyesinde faaliyet gösteren Sokak Hayvanı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi’ne bir ziyaretim oldu. Bu ziyarete vesile olan Ramazan Yasa’ya da ayrıca teşekkür ederim. Barınak sorumlusu Veteriner Süleyman Bey ve Ekibi bizi çok güzel karşıladılar. Nasıl derler; TEK KELİME İLE MÜKEMMEL!...

Kısıtlı araç gereç ekipman ve elamana rağmen, büyük bir özveri ile sarf ettikleri çaba her türlü taktirin üzerinde. Biraz daha olanak sağlansa, kim bilir ne kadar güzel işlere imzalarını atacaklar.

Diyarbakır’ın sokak hayvanlarına böylesine güzel sahip çıkması, bu kadim kentin büyüklüğünü bir kez daha gözler önüne serdi. Umarım bu BARINAK; Büyükşehir Belediyemiz ve İlgili Kaymakamlıklarımızın da biraz daha konuya katkı koymaları sayesinde tüm Türkiye’ ye örnek teşkil edecek bir seviyeye gelir.

Ben kendi adıma son olarak şunu belirtmek istiyorum: Eğer bu topraklar üzerinde bilmediğim ve ayak basmadığım herhangi bir yer varsa, her şeyden önce bu benim ayıbım. Bu nedenle:

BUNDAN SONRA HEMEN HER HAFTA BİR İLÇEMİZİ ZİYARET EDİP, İZLENİMLERİMİ AKTARMAYA ÇALIŞACAĞIM.

TEKRAR SONSUZ TEŞEKKÜRLER DİYARBAKIR.