Bir üniversitenin arkeoloji bölümü öğrencileri, staj yapmak amacıyla, yaz sezonunda, Denizli ilimizin yakınlarında, arkeolojik bir alanda kamp kurup, öğretmenlerinin nezaretinde, arkeolojik kazı yapmaktadırlar.
Öğrenciler, Temmuz Ayı’nda, güneşinin kavurucu sıcağı altında, sabah başladıkları kazı çalışmalarına, gün batıncaya kadar devam ediyor ve günün sonunda, bedenlerinden adeta can çekilmişçesine, bitap düşüyorlar.
Akşam yemeğinden hemen sonra, dermansız kalan her bir öğrenci, uyuyup dinlenmek için kendilerini çadırlarındaki yataklarına zor atıyorlar.
Gel gelelim, her gün, sabahın alaca karanlığında, sürmeli gözlü bir Denizli horozu, kampın yakınlarına gelip, güçlü, dalgalı sesi ve davudi ötüşü ile serenat yapınca, öğrenciler zamansız uyanmak zorunda kalıyor ve yeterince uyuyup dinlenemediklerinden dolayı da huzursuz oluyorlar.
Bir günün akşamında, bir öğrenci arkadaşlarına “eğer o horoz, yarın yine sabahın köründe öter ve beni zamansız uyandırırsa, vallahi onu keseceğim” der. Arkadaşları da onun söylemine katılırlar.
Ertesi gün horoz, doğal vazifesi gereği, gün ışıyınca yine kampın yakınına gelir ve günlük serenadını yapar yapmaz, öğrenciler uyanıp horozu yakalamak için peşine düşerler.
Horoz öğrencilere yakalanmamak için köye doğru kaçar. Köyün girişinde, sabahın güneşiyle güneşlenen yaşlı bir amca öğrencilere seslenip “hayırdır evladım sabah sporuna mı çıktınız?” deyip sorunca, öğrenciler baygın gözleri ve yorgun sesleriyle, horoz ile ilgili sıkıntılarını amcaya anlatırlar.
Yaşlı amca öğrencilere “siz kendinizi yormayın evladım, yarından itibaren horoz sizi asla rahatsız etmeyecektir” deyip, onları kamplarına geri gönderir.
Ertesi sabah, horoz, gark gurk etmesine rağmen ötememiş ve öğrenciler de rahat bir uyku çekmişler amma, horozun neden ötemediğini de merak edip, yaşlı amcaya bunun nasıl olduğunu sormaya gitmişler.
Yaşlı amca “evladım horoz öteceği zaman, kıçını kısar ve avazı çıktığı kadar bağırır, ben horozun kıçına biraz zeytinyağı sürdüm(!), dolayısıyla kıçını kısamıyor, ötmek istediği zaman kıçından hava kaçırıyor ve bundan dolayı da ses çıkaramıyor” der!
Ulusal sembolü horoz olan Fransa’nın Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron “Etoburların dünyasında vejetaryen olamayız!” deyip, Avrupalı yoldaşları ile Ukrayna ve Ortadoğudaki çatışma ortamlarından, nemalanmaları gerektiğini, emperyalist rahatlıkla dile getirmiştir.
Fransa Cumhurbaşkanı, bu düşünce ile Ukrayna’daki çatışmalardan nemalanmak için, Rusya’nın kapısını çalmış ve Rusya Devlet Başkanı’ndan nasihat alarak geri dönmüştür!
Aynı Fransa, şimdi de, boşaltılan Gazze ve parçalanan Suriye’den nemalanmak için, Avrupalı yandaşlarına gaz verip, Ortadoğu’yu sadece ABD ve İngiltere’ye bırakamayız, bizim de geçmişte olduğu gibi buralardan nemalanmamız gerekir demektedir.
ABD’nin ulusal sembolü kartal, İngiltere’nin ulusal sembolü aslan, Rusya’nın ulusal sembolü ayı olup, bu üç sembol hayvan da etoburdur.
Ulusal sembolü vejetaryen horoz olan Emperyal Fransa “aslan, kartal ve ayının et yediği ortamlarda, sadece ot ve solucanlarla yetinemem, ben de et yemek istiyorum” diyor!
Fransa’nın desteksiz çıkışıyla coşan Avrupalı bazı kurumlar, ABD başkanı Trump’ı ziyaret ederek emperyal arzularını dile getirmiş ve fakat Avrupa basınının da değerlendirmesine göre, ancak aşağılayıcı olan bir ticaret antlaşmasının onayını alıp geri dönmüşlerdir. Fransa ise bu çıkışından dolayı, geçen hafta, başbakanının kendi parlamentosundan güvensizlik oyu alması ve hükümetinin düşmesi sureti ile siyasi istikrarsızlık yaşamıştır. Ve hatta bu istikrarsızlığın, zaman içinde, Fransa’yı ekonomik krize sürükleyeceği ve Fransa Cumhurbaşkanını da makamından edeceği, özellikle Avrupa medyasında, kuvvetle dile getirilmektedir.
Horoz aklıyla “illa da et yiyeceğim” deyip, “aksi halde Filistin’i devlet olarak tanıyacağım” blöfünü de kullanan Fransa ile kendisine yoldaş olan bir kısım ülkelerin tehditleri de boşa çıkmıştır. Çünkü etobur olan Kartal, ayı ve aslanın et yemek için, müttefik olarak ortama saldıkları elektrikli yılan balıklarına sonsuz güvenleri vardır. (Elektrikli yılan balığı, çıkardığı 860 volta varan elektrikle, avlarını önce felç edip, sonra da parçalar.)
Ortadoğu’daki elektrikli yılan balığı İsrail, Avrupa’daki elektrikli yılan balığı da ”Ukrayna’yı Avrupa’nın İsrail’i yapacağım” diyen ve aynı zamanda Yahudi olan, Ukrayna Devlet Başkanı Volodomir Zelenski’dir.
Buna ek olarak, Filistin’de etnik temizlik yapan İsrail’e “ İsrail’deki iki buçuk milyon Rus Yahudi’yi görmezden gelemem” deyip tepkisiz kalan Rusya Devlet Başkanı ile damadı Yahudi olan ABD başkanı ve Yahudi anne /babası İsrail’de ikamet eden İngiltere başbakanının devletleri, Yahudi menfaatlerine koşulsuz hizmet ettikleri için de arkalarını sağlama almışlardır.
Etobur emperyallerin, elektrikli yılan balıkları ile birlikte, günümüz Avrupa ve Ortadoğu’daki Emperyal hedeflerine ulaşmak için, bu hedeflerdeki insanların çığlıkları ile yaratılan insanlık dışı manzaraları, bütün dünya, maalesef, sadece bağırıp çağırmak ve izlemekle yetinebiliyor.
“Etoburların dünyasında vejetaryen olamayız!” Emperyal hevesinde olan ülkelerin, etobur dünyasına dalmadan önce, bu dünya yanı başlarında da olsa, arkalarına yağ sürülmediğinden veya sürülemeyeceğinden emin olup, etobur devletlerin menfaatleri uğruna yarattıkları insanlık dışı manzaraları da unutmamaları önemlidir.
Devletler, kurumlar veya bireylerin; bir fikrin veya eylemin savunucusu veya kovalayıcısı olmadan önce, çıkılan yolda, seslerinin ne kadar güçlü çıkacağının muhasebesini önceden yapmaları, sağlıkları, huzurları ve varlıklarının devamı bakımından hayati önemdedir!
Aksi halde, Denizli horozu kadar alımlı ve güzel sesli olsanız da, ellerinde yağdanlıkla bekleyen bir yağcıyla, bir gün mutlaka karşılaşılacak ve sonuç değişmeyecektir!