Mümin AĞCAKAYA
TİGRİS HABER - Eğitim Sen 1 ve 2 nolu şubeler platformu 2024-2025 Eğitim Öğretim Değerlendirme Raporu'nu yapılan basın toplantısıyla duyurdu. Eğitim ve öğretim sorunlarının bir yıllık değerlendirmesinin yapıldığı raporu Saliha Zorlu okudu. Açıklamada, “Eğitimde yaşanan yapısal sorunlar bir yandan Türkiye genelinde ortak sonuçlar doğururken bir yandan da bölgeler, iller düzeyinde farklı sonuçlar ortaya çıkarmaktadır” denildi.
Yapılan ortak basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi;
“2024-2025 Eğitim ve öğretim yılında birçok yapısal ve dönemsel problemin birbirini besleyerek veya birbirine eşlik ederek devam ettiği bir dönem daha geride kaldı. Sorunların bir kısmı Türkiye’nin içinde bulunduğu ağır ekonomik kriz, yüksek enflasyon, yüksek işsizlik gibi sebeplerle oluşuyorken bir kısmı da hükümetin eğitime dönük ideolojik bakış açısından kaynaklanmaktadır. Kamusal hizmetlere ayrılması gereken kaynaklar özel sektörün büyütülmesine ayrılıyor. Hükumetin eğitim politikası, neoliberal ekonomi politikalarına denk ve eşgüdüm içerisinde sermayenin karını öncelerken aynı zamanda kendi ideolojik amaçlarına uygun toplumsal bir yapının zeminini oluşturmayı da amaçlamaktadır. Eşit, adil ve erişilebilir bir eğitim hakkını temel insani hak olarak görmeyen bu sistem; ekonomik sınıflar arasında oluşmuş eşitsizliğin derinleşmesine ve süreklileşmesine sebep olan, okullar arası bir kastlaşmayı ortaya çıkarmıştır.”
Açıklama şöyle devam etti;
“Evrensel değerlerle yetişmiş, bilimin ve sanatın aydınlığında , nitelikli bireyler yetiştirmek amacından fersah fersah uzaklaşmış, sermayeyi dinleyen bir eğitim politikası çırak- kalfa vizyonundan daha da öteye gidemeyecektir. iktidarın, sermayenin, şirketleşmiş cemaatlerin ihtiyaçlarına göre şekillenen; dayatmacı, tek tipleştirici, cinsiyetçi eğitim politikaları, toplumun olumlu potansiyelinin açığa çıkmasını engellemektedir. Demokratik, bilimsel, laik, ana dilinde ve kamusal eğitimin yaşamsallaşmaması eğitimde yaşanan krizleri süreklileştirmektedir. Eğitimde yaşanan yapısal sorunlar bir yandan Türkiye genelinde ortak sonuçlar doğururken bir yandan da bölgeler, iller düzeyinde farklı sonuçlar ortaya çıkarmaktadır”
ANA DİLİNDE EĞİTİM EVRENSEL DÜZEYDE TANINMIŞ BİR HAKTIR
Devamında şu görüşlere yer verildi; “Türkiye tarihsel olarak çok kültürlülüğü ile zengin bir geçmişe sahip olsa da bugün büyük oranda bu zenginliklerini yitirmiş, kültürel krizler yaşayan bir ülke durumundadır. Türkiye’de yaşayan milyonlarca Kürt çocuğunun kendi ana dili ile eğitim alamıyor olması eğitimde en temel eşitsizliği ifade etmektedir” diye devam eden açıklamada, şu görüşlere yer verildi;
“Kentimiz 1.844.000 e yakın nüfusuyla kalabalık kentlerden biri olma özelliğindedir . Türkiye nüfusunun %25,5 i çocuk nüfusu olup azalma seyrindedir. Kentimizde ise çocuk nüfus oranı genel nüfusun %36,3 ü düzeyinde olup Türkiye ortalamasının çok üzerindedir. Bu oranla çocuk nüfus yoğunluğu en yüksek 8. İldir. Yine ilimizde çocuk nüfus oranının en yüksek olduğu yaş aralığı 10-14 arası yaş grubu olup orta okul düzeyine denk gelmektedir. Tüm bu sayılar bize , çocukların temel haklara erişiminin eşit ve adil olması için güçlü yönetimsel tedbirlerin alınması, planlamaların yapılması gerektiğini de ifade etmektedir. İlimizde örgün eğitimdeki öğrenci sayısı 468 000 e yakın olup Türkiye ortalamasının çok üstündedir.
Kayıtlı ve tam zamanlı istihdam oranının çok düşük olması, işsizlik oranlarının % 15 i bulması, genel enflasyon içerisinde eğitim enflasyonunun dönemsel olarak çok yükselmesi, ailelerdeki eğitim giderlerini iyice düşürmekte, eğitim gereksinimlerine ulaşamayan çocuklarda duygusal kırılmalar oluşmaktadır. Bu gibi birçok sebepten gençlerin eğitim bağı oldukça zayıflamıştır.”