VİDEO - Diyarbakır’dan kuraklık ve susuzluk uyarısı; ‘Suyumuz sınırsız değildir’

Küresel iklim değişikliğinin etkilerini şu an bütün dünyada global ve lokal boyutuyla da yaşayarak hissediyoruz.

Mümin AĞCAKAYA

TİGRİS HABER - Küresel iklim değişikliğinin etkilerini şu an bütün dünyada global ve lokal boyutuyla da yaşayarak hissediyoruz. Bir taraftan sıcaklardan kavruluyoruz bir taraftan da su kaynaklarımız azalıyor. Küresel iklim değişikliğinin etkilerini yaşayarak derinden hissediyoruz. Son onlu yılların en büyük kuraklıklardan birini yaşıyoruz. Kuraklık yaygınlaşıyor. Ürünlerde verim kayıpları yaşanıyor. Konunun uzmanlarından Prof. Dr. Fuat Toprak uyarılarda bulundu.

Mevsiminde yağışlar olmuyor, göller, dereler kuruyor, nehirler derelere dönüşüyor. Küresel İklim değişikliğini su kaynakları üzerindeki etkileri üzerine Dicle Üniversitesi Makine Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fuat Toprak Tigris Habere konuştu.

Küresel iklim değişikliği yaşamın vazgeçilmezi olan su kaynaklarımızı nasıl etkiliyor? Neler yapmalıyız?

“Global ve lokal etkilerini biliyorsak çözümünü de bulmamız gerekiyor. Bu konuda bilim çevreleri üç şekilde yanıt veriyor. Birincisi diyor ki;’Bu bir periyottur. Isıl çağları buzul, buzul çağları da ısıl çağları takip ediyor’ diyor.

Bazı bilim insanı da; özellikle Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi çevresi, yani, Kyoto Protokolü çevresi de, %98 insan kaynaklı olduğunu söylüyor.

Eğer İnsan kaynaklı ise çözümü de bizdedir. Ama insan kaynaklı değilse, doğal bir süreç ise yapacağımız hiçbir şey yok.

Üçüncü bir görüş de; hem doğal bir süreci var hem de insanoğlu olarak bu doğal süreci hızlandırıyoruz.’ Diye değerlendirenler var. Ben de bu çerçevede düşünüyorum.”diye genel bir çerçeve çizen Prof. Dr. Fuat Toprak; dünyada bir sera etkisinin olduğunu söylüyor. Seraların nasıl kurulduğunu ve nasıl işleve sahip olduğunu söyledi.

SERA ETKİSİ NASIL OLUYOR?

Toprak şöyle devam etti;

“Seracılığı bütün vatandaşlarımız bilir. Serayı nasıl yapıyoruz? Ya naylonla veya camla bir yeri kapatıyor içinde sebze vb. yetiştiriyoruz. Bu yöntemin nasıl bir işleve sahip olduğunu ve ne işe yaradığını şöyle dile getiriyor;

Güneş ışınları farklı dalgalarla o camdan veya o naylondan giriş yapıyor. Gelen ışığın dalga boyları ile çıkış dalga boyları farklı olduğundan seradan içeri giren güneş dalgaları geri çıkamıyor. Çıkamayınca içeride hapsoluyor ve içerisi ısınıyor. Biz buna seracılık diyoruz.

Şimdi aynı şeyi küresel boyutta yaşıyoruz. Fabrika bacaları ne üretiyor? Karbondioksit. Araçlar egzozlarından karbondioksit salınıyor. Ayrıca sera etkisi olan gazlar da var. Bunlardan biri de su buharıdır.

Bunlar atmosferde belli bir oranın üstüne çıktığı zaman zararlı boyuta yani iklimi değiştirecek boyuta geliyor. Sera etkili olan bu gazlardan ışınlar yeryüzüne rahat iniyor. Çıkışta ise maalesef zorlanıyor. Dolayısıyla yeryüzü ısınmaya başlıyor. Zaten bilim insanlarının suç bizdedir demesinin nedeni de bundandır.”

‘Atmosfere sera etkili gazlar saldık’

Atmosfere sera etkili gazlar salındığını ifade eden Prof. Toprak, “Suç biz insanlardadır. Çünkü biz atmosfere gereğinden fazla sera etkili olan gazları saldık. Gereğinden fazla saldığımız takdirde sera etkisini yapay olarak bir bakıma biz oluşturmuş oluyoruz. Yani üçüncü görüş diye belirttiğimde; bir doğal süreç var. Ama biz insanlar da bu süreci bir şekilde hızlandırıyoruz.

Bir bakıma yaptığımız faaliyetlerle bir katalizör görevini görmüş oluyoruz. İklim değişikliğini hızlandırıyoruz. Diyelim ki 100 yıl sonra yaşayacağımız doğal koşulları daha yakın zamana çekiyoruz” dedi.

SU HAL DEĞİŞTİRİYOR

Su kaynakları ve yaşam nasıl etkileniyor?

İklim değişikliğinin A'dan Z'ye bütün insanlık faaliyetlerini etkilediğine değinen Toprak, bu konuda da şu ifadeleri kullandı;

“Bütün giyimimizden kuşamımızdan tutun yiyeceğimize, enerji üretimimize, enerji tüketimimize kadar bütün sektörleri de doğal olarak ilgilendiriyor.

Bizim için bütün dünyanın, insanlığın ve canlıların kullandığı su sıvıdır. Doğrudan kullanabileceğimiz sular; akarsularda, tatlı su göllerinde, barajlarda, buzullarda, karda ve yer altında bulunur. Yer altında olanı da enerji tüketerek elde ediyoruz.

Küresel iklim değişikliği özellikle ısınma yönünde olduğu zaman su buharlaşıyor. Halbuki insan için gerekli olan suyun sıvı halidir. Aslında su miktarı azalmıyor. Su hal değiştiriyor. Su buhar halinde olunca da fazla yararlanamıyoruz. Dolayısıyla su kaynakları açısından kaybımız böyle oluyor. İkinci kaybımız ise; kirletmeyle oluyor. Üçüncüsü ise; sıcaklığa bağlı olarak bütün canlıların ekstradan su tüketmesidir.”

Meteorolojik kuraklık

Prof.dr Fuat Toprak, mateorolojik kuraklık konusuna da eğinerek, görüşlerini şöyle açıkladı;

“Meteorolojik dediğimiz olay ise; çok az ihtiyaç hissetmediğimiz zamanlarda çok fazla, ihtiyaç hissettiğimiz zamanlarda da yetersiz yağmur yağmasıdır. Yazın ortasında korkunç bir sağanak gelir. Neredeyse tamamı nehirlere, denizlere akar. Az bir kısmı da buharlaşır. Kısa zamanda çok büyük miktarda yeryüzüne su iner. Ama bu sudan yeterince yararlanma zamanını bulamıyoruz. İklim değişikliği ile birlikte bu zamansız yağışların sayısı arttı. Periyodu kısaldı. Bu sebeplerden ötürü kuraklık meydana geliyor. Kuraklığın birkaç çeşidi var; meteorolojik, hidrolik ve tarımsal kuraklık. Tarımsal kuraklık her ikisinden de etkilenir.

‘İklim değişikliğinden en büyük endişe hidrolik kuraklıktır’

Yeterince yağış olmadı tarım alanlarını yeraltı suyuyla veya nehirlerden taşıma suyuyla sulama yaptık. Hidrolojik kuraklık olduğu zaman bunu da yapamayacağız. Mutlak kuraklık, mutlak kıtlık dediğimiz olayla karşı karşıya kalıyoruz. İklim değişikliğinden en büyük endişemiz, en büyük korkumuz sadece meteorolojik kuraklık değil, hidrolojik kuraklıktır.

Meteorolojik kuraklığa çare var. Gerekirse biz enerji tüketiriz. 400 m, 500 metre yer altından suyu çıkarır, ürünümüzü kurtarırız. Ve nehirden su taşırız. Ama netice itibariyle ürünümüzü kurtarırız.

Ancak hidrolojik kuraklık meydana geldiği zaman, yapacak herhangi bir şey kalmıyor ve o zaman kıtlık meydana geliyor.

Normal koşullarda anormal meteorolojik olaylar oluyor. İklim değişikliği bu periyodu sıklaştırıyor. Normal koşullarda ara ara kuraklıklar meydana geliyor. İklim değişikliği bu kuraklıkların periyodunu azalttı. Seller, taşkınlar, anormal yağışlar olumsuz olarak bizi etkiliyor.

İklim değişikliğinin su kaynakları üzerindeki olumsuz etkilerini dile getiren Prof. Dr. Fuat Toprak; “Zorunlu olunmadıkça; yer altı sularına, kar suyuna ve buzul sularına asla dokunulmaması gerektiğini söylüyor. Çünkü bu suların daha zor zamanların sigortası olduğunu söylüyor. Ancak birçok alanda köstebek yuvası gibi her tarafta kuyuların açıldığını, bunun önünün alınamaması durumunda ilerde hidrolik kuraklığa neden olacağını, obruklara yani göçmelere neden olacak diye uyarıyor.

Prof. Dr. Fuat Toprak; İklim değişikliği doğal bir süreç ise; buna adapte olmalıyız, daha az su tüketen üretimlere geçmeliyiz. İnsandan kaynaklanan nedenleri ortadan kaldırmalıyız. Sera etkili gazları atmosfere salmamalıyız. Su israfını yapmamalıyız. İllerimizin birçoğunda %70’e varan kayıp ve kaçak var. Bunu önlememiz gerekiyor. Yağmurlama sulama sisteminde o suyun yarısı buharlaşıyor, damla sulama sistemini teşfik etmeli ve mecburiyet getirilmeli. Suyu doğrudan etkili kök bölgesine vermemiz gerekir.” Dedi.

Diyarbakır ve çevresinde kuraklık

Diyarbakır ve çevresinde kuraklık konusuna da değinen Toprak, sözlerini şöyle tamamladı;

“Mevcut literatüre göre son 90 yılın en büyük kuraklıklarından birini yaşıyoruz. Kuraklığın şiddetinden çok yaygınlığından bahsediyorum. Türkiye’nin yarısından fazlası şu anda kuraklığı yaşıyor. Diyarbakır, Batman, Urfa ve Antep şu anda fiilen yaşıyor. Ürünlerde verim kaybı, ciddi azalmalar yaşanıyor.

Atatürk, Karakaya, Silvan, Ilısu gibi devasa barajlarımız var. İşimizi görecek suyumuz var. Bazı illerin kendine yetecek suyu var. Diyarbakır’ın kendisine yetecek suyu var. Barajlardan dolayı derin bir çölleşmeyi yaşamayacak ama yağmurla azalıyor, kar yağmıyor bu yüzden gelecek tehlikeyi görmek gerekir. Şu anda idare ediyoruz ama ileri de bir tehlikenin olmadığı anlamına gelmiyor.”

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Diyarbakır Haberleri