VİDEO - Diyarbakır’dan küresel ısınmaya bilimsel uyarı

Her yaz daha fazla yakıcı sıcaklara maruz kalıyoruz. Küresel ısınma yaşam alanlarını tehdit ediyor

Mümin AĞCAKAYA

TİGRİS HABER - Her yaz daha fazla yakıcı sıcaklara maruz kalıyoruz. Küresel ısınma yaşam alanlarını tehdit ediyor. DÜ. Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muzaffer Denli; bilim adamlarının uyarılarının dikkate alınmaması durumunda gelecekte zor ve sıkıntılı süreçlerin yaşanmasının kaçınılmaz olduğunu söyledi.

Yazın hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi hepimizin yaşamını derinden etkiledi. Sıcaklık artışlarından sadece insanlar değil; diğer canlılar, bitki örtüsü ve tarımsal üretim üzerinde de etkileri olmaktadır. Bu konuda Diyarbakır Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muzaffer Denli, Tigris Haber Gazetesine konuştu. Uyarı ve hatırlatmalarda bulundu.

‘Küresel ısınmanın etkilerini yaşıyoruz’

Prof. dr. Muzaffer Denli, Günümüzdeki küresel ısınmanın etkilerini artık her geçen gün daha fazlasıyla yaşadığımızı, ağır sonuçlarıyla karşı karşıya olduğmuzu belirterek, şunları söyledi;

“Küresel ısınmaya sebep olan faktörlerin ne kadar etkili olduğunu görüyoruz. Fosil yakıt, fosil yakıtların kullanımı, endüstri ve bunun yanındaki diğer etkenler dünyadaki küresel ısınmaya neden olan faktörler etkilerini gösteriyor. Küresel ısınmayla beraber iklim değişiklikleri oluyor ve sıcaklıklar mevsim normallerinin üzerine çıkıyor. Bu değişiklik ise hayatımızı son derece olumsuz etkilemektedir. Öncelikle küresel ısınmaya sebep olan etkenleri bizim minimize etmemiz gerekmektedir. Bilimsel çıktılar da bunu göstermektedir. Bunları biz minimize etmediğimiz zaman istediğimiz kadar küresel ısınmaya karşı biz pozisyon alalım. Bunda daha da zorlanacağımızı ifade etmek isterim. Çünkü canlılar olarak bizim terminatör dediğimiz ideal yaşam alanlarımız, alan sıcaklıklarımız mevcuttur. Bunların dışına çıkıldığı zaman hem insanda, canlıda, bitkide strese, yaşamın her alanında bir takım olumsuzluklara neden olmaktadır.”

Hastalıklara neden oluyor

“Küresel ısınmanın en büyük etkisini doğal olarak insanlar yaşamaktayız. Sıcaklığın aşırı yükselmesi, bu insan yaşamında solunum sisteminden tutun da su tüketiminin artmasına, terleme olayından dolayı sıvı kaybına ve bununla başlayan stres immün sistemini, bağışıklık sisteminin azaltması sonucunda da çeşitli hastalıkların çıkmasına neden olmaktadır.” Diyen Denli, sözlerini şöyle sürdürüyor;

“Tarımsal üretime etkilerine baktığımızda da özellikle bitkilerde, hayvanlarda su tüketiminin artmasına neden olmaktadır ki bu da mevcut su kaynaklarının giderek azalmasıyla kendini göstermektedir. Çünkü hayvanlarda olsun, bitkilerde olsun, ideal yaşam sıcaklık aralıkları, ideal çevre konforu dediğimiz bir alanın dışına çıkıldığı zaman her ikisinde de stres yaratmaktadır.

Hayvan ve bitki türüne göre tabii bu değişmekle beraber bu aralıklar genel olarak; 5- 25, 5- 30 santigrat derece ideal yaşam aralıklarıdır. Türe ve cinse göre değişmekle beraber; özellikle 30 santigrat derecenin üzerindeki sıcaklıklarda bitkilerde de strese, buna bağlı olarak verim kaybına, yeni bitki zararlarının ortaya çıkmasına sebep olabilmektedir. Yeni hastalıkların oluşmasına sebep olabilmektedir. Bunların sonucunda; hem başta su kaynakları olmak üzere, doğal kaynakların azalmasına, toprak erozyonuna, toprak verimliliğinin azalmasına neden olmaktadır. Sonuçta da üreticilerimizde, çiftçilerimizde ekonomik kayıplara, önceden hesap edilemeyen ciddi sonuçları beraberinde getirmektedir.”

Doğal dengenin bozulmasına karşı nasıl önlem alınabileceği konusuna da değinen Prof.Dr. Denli,

“İl düzeyinde, bölge düzeyinde, ülke veya dünya çapında önlemlerin alınması gerekmektedir. Her alanda önlemlerin alınması gerekmektedir. Öncelikle küresel ısınmaya sebep olan faktörleri bizim minimize etmemiz, etkilerini azaltmamız gerekir. İkincisi bizim doğal kaynaklarımızı başta su kaynaklarını korumamız gerekir. Suyun etkin kullanımına gitmemiz lazım. Su israfından kaçınmamız gerekir. Strese dayanıklı hayvan ve bitki türleriyle üretim yapabilmemiz lazım. Çok fazla su tüketen bitki, ağaç ve benzeri üretim modellerinin dışında suya, kuraklığa dayanıklı olan bitki türlerini seçmemiz gerekiyor” dedi.

‘Suya az ihtiyaç duyan bitki örtüsü’

Prof.Dr. Muzaffer Denli, alınacak tedbirler, yapılacak çalışmaları şu ana başlıklarda özetledi;

“Su ihtiyacı fazla olan özellikle park ve bahçelerde biz yaygın bir şekilde kullanıyoruz. Suyu ihtiyacı fazla olan ağaç türlerini de aslında bizim bir şekilde minimize etmemiz gerekiyor. Bunun başında çınar ağacı gelmektedir. Kurak bölgelerde su ihtiyacı fazla olan bu tür ağaçların da yetiştirmesinden sakınmamız gerekiyor. Bunları yapabildiğimiz ölçüde iklim değişikliği ile mücadelede önemli aşamalar kaydetmiş oluruz ve en az bir kayıpla çıkmamızı sağlamış olur.”

‘Doğa kaynakları sınırsız değildir’

“Bildiğimiz gibi doğa kendi içerisinde bir denge halindedir ve dünyadaki doğamızdaki kaynaklar sınırsız değildir. Bu kaynakların yerinde kullanılması, doğa ortamın korunmasında, doğal yaşamın korunması hayatı devam ettirmek için çok önemlidir. Bunun için herkesin üzerine çeşitli sorumluluklar düşmektedir. Gerek kamu yöneticilerinin gerek insanların yani herkesin üzerine ciddi sorumluluklar düşmektedir. Herkesin yapabileceği şeyler vardır. Çünkü doğanın dengesi bozulduğunda, doğada yaşayan bütün canlılar zarar görecektir. Tabi başta da insanlar.”

‘Doğaya en fazla zarar veren insan’

“İnsanlar olarak aslında doğaya en fazla zararı veren canlı türü de insanlar olduğunu söylemek mümkün. Burada dünyada kaynakların sınırsız olmadığının farkına varılması lazımdır. Doğayla dost, doğayla arkadaş, doğayla iç içeymiş, doğanın bir parçasıymış gibi bir bilinçle yaşamımızı sürdürmemiz lazım. Aksi takdirde başta insanlar olmak üzere bütün canlılar bu dengesizlikten, doğada oluşabilecek bir olumsuzluktan nasibini alacaktır.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Diyarbakır Haberleri