Ramazan YAVUZ-Özel
TİGRİS HABER - Diyarbakır’da yıllar yılı kentte özellikle Surların tarihi ve özellikleriyle ilgili yazılan kitaplarda ve bu konuya kafa yoran tarihçilerin verdiği bilgilerde ikinci bir Sur’dan hep bahsedilirdi.
Mardinkapı’dan Hevsel bahçelerine giden yolun sol tarafından bazı kalıntılar vardı ancak vatandaşlar bunun ne olduğunu açıkçası pek bilmiyordu. Çünkü burası da çevresindeki kaçak yapılar nedeniyle pek görülmüyordu. Mardinkapı’da Asri mezarlığa giden yolun Surlar tarafında da bazı kalıntılar vardı ancak burası da uzun yıllar otobüs ve minibüs garajı olarak kullanıldı.
Kuş bakışı kalkan balığı şeklinde olan tarihi Surların dışındaki ikinci surların orijinal hali ilk olarak Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan ilkokul mezunu Fesih Gündoğar’ın 21 yıl 21 aylık uzun bir zahmetten sonra yapıp sergilediği Surların maketinde görüldü. Makette mevcut Surlardan yükseklik olarak çok daha alçak olan ve Surlara estetik olarak ayrı bir hava katan 2.Sur kalıntıları 3-4 yıl önce yıkıntı halinde de olsa tam olarak gün yüzüne çıktı.
BEN Û SEN KESİMİNDEKİ YAPILAR TEMİZLENDİ
Şimdi İçişleri Bakan Yardımcılığı yapan ve 2020-2022 yıllarında Diyarbakır Valiliği yapan Münir Karaloğlu, Surların Mardinkapı ile Urfa kapı arasındaki Surların iyileştirme ve yıllardır kangren haline gelen çarpık yapıları temizlemek amacıyla önemli bir adım attı. Başlatılan çalışmalar kapsamında Ben û Sen semtinin Urfa Kapı ile Mardinkapı arasında bulunan ve Surlara adeta bitişik olan çarpık yapılar kamulaştırılıp yıkıldı ve böylece Surlar on yıllar sonra tekrar görünür hale geldi. Urfa Kapı ile Mardinkapı arasında çarpık yapılardan kurtarılan alan ise peyzaj çalışmaları yapıldıktan sonra Millet bahçesine dönüştürüldü.
ÇARPIK YAPILAR YIKILINCA ORTAYA ÇIKTI
Urfakapı ile Mardinkapı arasındaki yapılar yıkıldıktan sonra yıllardır sadece tarih kitaplarında anlatılan ve Fransız Arkeolog Albert LoisGabriel’in çektiği fotoğraflar ile Fesih Gündoğar’ınson yıllarda yaptığı Surların maketinde görülen ikinci Sur kalıntısı büyük oranda tahrip olmuş olsa da ortaya çıkmış oldu.
EVLERE DUVAR OLMUŞ
Sur kalıntılarındaki sıvalar, mavi boyalar ise, kim bilir ne zaman yapıldığı bilinmeyen kalıntıların yıllarca evlerin duvarları olarak kullanıldığını gösteriyordu. 2.Sur kalıntısı kentteki tarihçileri heyecanlandırıp Surların restorasyon çalışmaları sırasında tekrardan eski haline getirileceği beklentisi ise yıllar geçmesine rağmen boş çıktı. Surların başta Saraykapı’daki İçkale olmak üzere büyük bölümü restore edilip halen bazı bölümlerinde de çalışmalar sürerken 2.Sur kalıntısı ise 3-4 yıl önce ortaya çıktığı gibi duruyor.
DİKEN: “GEÇMİŞİ 3 BİN YILLIK”
Konuyla ilgili olarak Tigris Haber’e konuşan Diyarbakır Tanıtma Kültür ve Yardımlaşma Vakfı (DİTAV)Başkanı Yazar Şeyhmus Diken, Diyarbakır surlarının en eski kalıntısının tarihi geçmişinin milattan önce 3000'li yıllara kadar uzandığını, ancak bugün eski Suriçi'nin etrafını çepeçevre kuşatan Surların ise büyük ölçüde 2000 yıllık olduğunu dile getirdi. Diken, “Hatta biraz daha erkene alırsak 1700 yıllık Roma-Bizans döneminden kalan yapılardır. İçkale'deki verilere, özellikle Amida Höyük ve çevresindeki kazılara baktığımızda ise, bizi milattan önce 3000'li yıllara, yani Yukarı Mezopotamya'daki Hurri-Mitanni şehir devletlerine kadar götürdüğünü artık biliyoruz. Bu Surlar için geçerli; kentin yerleşik hayatı ve tarihi geçmişi ise çok daha eskilere, 9000 yıl öncesine kadar uzanıyor” dedi.
“İKİNCİ SUR SAVUNMA HATTIYDI”
Diken, mevcut Sur’un dışında ikinci bir sur duvarının daha olduğunu hem Fransız arkeolog Albert Louis Gabriel’in 1930'larda çektiği karelerden, hem de şehirdeki kalıntılardan bildiklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu dış Sur, mevcut surların yaklaşık üçte biri yüksekliğinde, bir nevi hendek görünümünde ikinci bir savunma hattıydı. Diyarbakır eski adıyla Amid, Amida veya Dikranagerd, yukarı Mezopotamya'nın önemli bir kale şehridir. Kale şehirlerinin temel amacı korumadır. Şehir halkını korumak için tek bir sur yapısı bazen yeterli gelmezdi. Bu yüzden, ana Sur’un görkemini kapatmayacak şekilde, onun yarısı veya üçte biri yüksekliğinde ikinci bir duvar yapılmıştır. Ancak bu dış Suru, şehri her yönden kuşatan kesintisiz bir yapı olarak düşünmemek gerekir. Örneğin Mardin Kapı'daki Keçi Burcu'ndan başlayıp Yeni Kapı'yı geçerek Hz. Süleyman Camii'nin olduğu noktaya kadar olan bölgede zaten doğal bir kaya duvarı (bazalt plato) vardır. Karacadağ'ın lavlarının nehirle buluşup taşlaştığı bu bölge, doğu tarafındaki saldırılara karşı zaten doğal bir koruma sağlıyordu.
“OVAYA AÇIK OLAN KESİMDE İSTİLAYA KARŞI YAPILMIŞ”
Asıl ikinci sur duvarları, kentin ovaya açık olan batı, kuzey ve güney yönlerinde yoğunlaşmıştır. İstila girişimlerini engellemek için bu yönlerde ikinci bir hatta ihtiyaç duyulmuştur. Ana sur ile bu dış sur veya hendek arasında yaklaşık 3 ila 5 metrelik bir boşluk bırakılır ve bu aralık genellikle suyla doldurulurdu. Dışarıdan gelenler burada durmak zorunda kalırken, surların üzerindeki askeri güçler ok, mızrak veya kızgın katran gibi malzemelerle şehri savunurdu”
“YILLARDIR KAYIPTI”
Dış Sur yapılarının yıllarca büyük oranda kaybolduğunu ancak 3-4 yıl önce Ben û Sen bölgesindeki Surları iyileştirme ve kaçak yapılardan temizleme çalışmaları sırasında bir bölümünün ortaya çıktığını belirten DİTAV Başkanı Yazar Şeyhmus Diken, “ayrıca Mardin Kapı'nın hemen dışında ve kuzey taraftaki Dağ Kapı ile Fiskaya arasındaki eski hastaneler caddesinde de küçük kalıntılar bulundu.Bu kalıntılar Surun 5,5 kilometrelik hattının tamamını kapsamıyor” dedi.
“KORUMA ALTINA ALINMALI”
İkinci Sur’un yeniden yapılmasının bir mantığının bulunmadığına dikkati çeken Şeyhmus Diken, “Yeniden yapılandırmanın bir mantığı olduğunu düşünmüyorum. Çünkü elimizde bu dış Surların tam fiziksel yapısını veya estetiğini anlatacak yeterli veri yok. Ana Surlardaki o görkemli bezemelerin, kabartmaların veya yazıtların bu dış hendek yapılarında olduğunu sanmıyorum. Bu yüzden onları bugün yeni bir yapı gibi inşa etmek yerine, mevcut kalıntıları koruma altına alıp şehrin kültürel hafızasının bir parçası olarak toplumun ve ziyaretçilerin bilgisine sunmak çok daha değerlidir” diyerek sözlerini tamamladı.