Mümin Ağcakaya
TİGRİS HABER - Spreyle duvarlara yazı yazmakla başladı, daha sonra işe dönüştü. Yaptığı işi dijitalleştirmek ve daha profesyonelleştirmek için Fırat Üniversitesi Grafik Tasarımı okuyor. Sanatçı Kadir Ödük’ün yaptığı her eseri bir hikâye üzerinden kurguluyor. Önce hikâyesini oluşturuyor daha sonra bunu heykel ya da resme yansıtıyor.
10 senedir 1+7, Sekiz Sanat Atölyesinde sanatsal tasarımlar yapan Kadir Ödük, duvarlara spreyle yazılar yazıyor, çizimler yapıyor. Bir nevi Grafit sanatı yapıyor. Bir kafenin karşısındaki duvara spreyle çizim yaparken kafe sahibi; "Kardeşim orayı boyayacağına gel burayı boya." Hem ben sana para da veririm” diyor. Böylece yaptığı iş zamanla bir işe dönüşüyor. Böylece Kadir Ödük 10 senedir grafiti, tablo ve heykel tasarımları üzerine çalışıyor. Yaptığı heykelleri tamamen kendi beceri ve tasarımlarıyla ortaya çıkarıyor.
Diyarbakır Bağlarda büyüyen Kadir’in çocukluğu biraz hırçın geçiyor. Hayal kurmayı çok seviyor. İnsan yarın öleceğini bilemezken 50 yıl sonrasının hayalini kuruyor. Ama insan hayal kurmadan da yaşayamaz diyor. Bazı insanların monolog dünyası çok güçlüdür. Saatlerce bir şey üzerinde yoğunlaşır. Dışarıdan bakınca çok a-sosyal gibi gözükebilir ama kendi içinde fırtınalı bir dünyası vardır. Bir konu üzerinde yoğunlaştığı zaman çok güzel ürünler ortaya çıkarabilir. Hayalleri çok farklı olabilir. Bu yoğunluk olmadan güçlü yaratımları ortaya çıkarmak zordur. Çocukluğundan itibaren kitap okumayı da çok seviyor. Kitap okumakla bir toplumu daha iyi tanıyabiliyorsunuz ve birçok karakteri görüyorsunuz. Hayal dünyasına yolculukta sana eşlik ediyor.
Hikâyeye göre tasarımlar üretiyor
Lise döneminde psikoloji de okumak istiyor. Bundan kaynaklı olarak psikoloji temalı çalışmalar ortaya çıkmaya başlıyor. Yaşadığı çevreye duyarlılık göstermesi çok sayıda hikâyenin de ortaya çıkmasını sağlıyor. Daha sonra bu hikâyeleri tasarımlayarak, çalışmalarına yansıtıyor. Bu yüzden albenisi yüksek olan tasarımlar ortaya çıkarıyor ancak ortaya çıkan tasarımlarından çok o tasarımın hikâyesi daha fazla dikkat çekiyor. Bazen de atölyeye gelenler hikâyesini de getiriyor ve bu hikâyelerine göre tasarımlar isteyenler de oluyor.
Bir hikâye oluştururken nelere dikkat ediyorsunuz? Nasıl detaylandırıyorsunuz?
Çok fazla psikoloji kitabı okudum. Dolayısıyla tasarımlarda genellikle psikoloji teması ağırlıklı oluyor. Bir yerde de toplumun psikolojisi de birbirine çok benzer ve toplumun dertleri de ortak. Ortak dertler üzerinde yürümeye çalışıyoruz. Ortak dertlere göndermeler yapıyoruz.
Atölyenin hikâyesi?
1+7 veya Sekiz Atölye ismi; Bu hikâye beşkardeşiz ve annem ve babam yedi kişi bir de ben küçükken kaybettiğim ikizim var. Onların anısına bu ismi kullandım.
Yaptığı tasarımların önce hikâyesini yapan sanatçı Kadir Ödük aynı zamanda şiir de yazıyor. Diyarbakırlı şairlerden büyük oranda etkileniyor. Şiirlerinde ölüm, aşk, ayrılık ve aile temasının işlendiği farklı alanı anlatıyor.
‘Diyarbakır nefes alabildiğim ve kendimi özgür hissedebildiğim şehir’
Sanatsal tasarımlar yapan Kadir Ödük, çalışmalarını sadece Diyarbakır’la sınırlı tutmuyor. İzmir, Antalya ve Kıbrıs’a kadar uzatıyor. Ama onun için Diyarbakır bir nefes alma alanı olarak gördüğü için Diyarbakır’a geri dönüyor. Diyarbakır için; “ Diyarbakır vazgeçilebilecek bir şehir değil. Her şeyini burada gördüm. Çocukluğum burada geçti. Depremde Tesislerdeydik. Buradan geçerken hala içim titriyor. Çünkü orası da benim geçmişim. Körhat kısmı da benim geçmişim. Buralar benim hem geçmişim, hem de geleceğim. Diyarbakır benim için kopamayacağım tek yer. Rahat nefes alabildiğimiz, kendimizi özgür hissedebildiğimiz ve ifade edebildiğimiz bir yer” diyor.