VİDEO - Doğa, Tarih ve Güvercinler

Diyarbakır’da bir zamanlar dedelerimizin nenelerimizin kullandığı eşyalardan farklı bir konsept oluşturarak; tarih, doğa ve terasında beslediği güvercinlerle farklı bir konsept.

Mümin AĞCAKAYA

TİGRİS HABER - Diyarbakır Sur içinde yer alan Dicle Kültür Cafe, benzerlerinden oldukça farklı bir konsepte. Üç katlı olan ve koridorlardan her katında yer alan odalara gidildiğinde; eskiden köylerde babalarımızın, dedelerimizin, nenelerimizin kullandığı eski eşyalarla dizayn edilmiş bir cafe karşımıza çıkıyor. Bu kadar eşyanın nasıl bir araya getirildiğini, böyle bir fikrin nasıl oluştuğunu ve nasıl bir amaçla bu kadar eşyanın bir araya getirildiğini Dicle Kültür Cafe’yi işleten Aziz Tofan şöyle anlattı;

Diyarbakır’ın yakın geçmişine kültürel yolculuk

“Burayı geçmişte babalarımızın dedelerimizin kullandığı ama sonraki kuşakların evde fazlalık olarak gördüğü eski malzemelerden oluşturdum. Burada yer alan objelerin ve kullanım eşyalarının bir kısmı bende vardı. Çünkü eskiden beri biriktiriyordum. Bir kısmını da eskicilerden bulduğum malzemeleri alarak böyle değerlendirmek istedim.

Burayı açarken geçmişten izler taşıyan, kültür ağırlıklı olsun istedim. Burası üç kattan oluşuyor ve her katta geçmişten ayrı bir kesit. Ayrıca buradaki küçük atölyede de atık malzemeleri yeniden dizayn ederek, raflarda yerini aldı.

Dedelerden, nenelerden kalan, kıymeti bilinmeyen eşyalar eskicilere verildi

Buraya gelenler bu görselliği görünce tepkileri nasıl oluyor?

Şaşırıyorlar. Dikkatlice inceliyorlar. Kendilerini ait bir şeyler görüyorlar. Hatta duygusallaşanlar, hüzünlenenler oluyor. Çünkü çoğu geçmişe ait bu eşyalardan evlerinde vardı. Babaları dedeleri ve nineleri de kullanmışlardı. Sonradan oğullar, kızlar ve torunlar; evlerde fabrikasyon üretimi eşyalar işgal etmeye başlayınca, eski olan bu eşyalar evlerde fazlalık, evde yer işgal ediyorlar diye eskiciye verilen ya da atılan bu eşyalar burada bir değeri olduğu görülünce çoğunun içinden pişmanlıklar geçiyor. Niye ben bunları attım diye.

Tarih, doğa ve güvercinler

Çünkü bu eşyaların her birinde babasından, dedesinden, atasından kalma anıların yaşanmışlıkların olduğu eşyalardı. Bu açıdan da manevi olarak da değerleri ölçülemez eşyalardır. Çünkü bir kısmı usta işi objeler. Bir benzeri yok. Her biri geçmişin farklı dönemlerine götürüyor. Ayrıca ortamın yeşillikli olmasına da dikkat ettim. Diyarbakır’ın kültüründe yer alan güvercinlere de yer verdim. Dolayısıyla çoğu fotoğraf ve video çekiyor. Hem doğadan hem de kültürden yansımaları görünce insanlar mutlu oluyorlar. Geride onlar için güzel bir anı kalıyor.

Bu gibi yerlerde sergilenip albenisi yükselince insanlar zamanında önemsemedikleri bu eşyaların değerini sonradan anlıyorlar fakat geride kalan bir pişmanlık oluyor.

Böylesi eski eşyalara merakım çocukluğumdan beri vardı. O yüzden böylesi eşyaları atmıyor, biriktiriyordum. Böyle bir yer düşünmeye başlayınca eskici dükkânlarından almaya başladım. Ayrıca arkadaşlarım ve dostlarım da benim ne aradığımı bildikleri için onlarda bulduklarını bana yönlendirdiler.

Böylece eski eşyalarla süslenmiş, kültürümüzü yansıtan, gelenlerin rahat edeceği, insanları anılarına götürecek bir kültür cafe ortaya çıktı.

Kültürün somut olanına da sahip çıkmak gerekiyor

Diyarbakır’ın geçmiş kültürünün çok zengin olduğunu, geçmişinin eski çağlara dayandığını söylüyoruz. Bu söylemlerin sadece sözde olmaması gerekiyor. Elimizdekilerin kıymetini ve değerini iyi bilmek gerekiyor. Yakın zamanda da yaşanmış bir kültür var. Bunlara ait kalanları da korumamız gerekiyor. Burada yer alanlar sadece bir hatırlatmadır. Her zaman hafıza da diyoruz ama bu sadece soyut değildir. Somut olanlarla da bunu ortaya koymamız gerekir. Yani burada yer alan objelerde bir hafıza ve hatırlatmadır. Bunların bile yarattığı etkiyi görüyoruz. Gerçekte burada bulunandan daha zengin olduğunu hepimiz biliyoruz.

‘Dedelerden, nenelerden kalan eşyaları evde fazlalık gördük’

Hala da eski eşyaları topluyorsun, bunlar antika eşya değil ama antik değerinde eşyalar. Bir de atık malzemeleri atık malzemelerden geri dönüşüm yapıyorsun. Ne söylemek istersin?

İnsanoğlu çok tüketici bir canlıdır. Her şeyi çok çabuk tüketiyoruz. Ama dünyada gittikçe tüketecek bir şey kalmıyor. Yani insanın bu kadar çok tüketici olmaması gerekir. Ayrıca eski eşyaları toplamanın yanında küçük atölyemizde; insanların artık işine yaramaz diye attığı atık eşyaları da bakım ve düzenlemelerini yaptıktan sonra bir yerde geri dönüşüm yaparak, değerlendiriyoruz. Böylece daha farklı görsellikler ortaya çıkıyor. Gelenlerin dokunabildiği, çabucak hatırlanacak bir yer oluşturmaya çalıştım. Ve yani bu anlamda da kendine özgün, eskiden evinde olan eşyalardan, huzurlu bir ortam oluşturmaya çalıştım.

‘Birçok şeyin değerini bilemedik’

Son olarak şunu belirtmek istiyorum; birçok şeyin değerini bilemediğimiz gibi. Bunların da değerini bilemedik. Bunu bir biçimde gerçekleştirdiğin için mutluyum. Bir bölümünü gerçekleştirdim. Ama elimde imkânlar olursa ileriki dönemlerde daha da bunu zenginleştirmek isterim.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Kültür-sanat Haberleri