VİDEO - “XewnênTarî”seyirciyle buluştu

Kültürel hafızanın oluşmasında;dengbejlerin önemli katkıları olmuştur. Yönetmen Sedat Kıran bir ilke imza atarak; görme engelli dört dengbejin hayat hikâyelerini ekrana yansıttığı;XewnênTarî (Karanlık Rüyalar) belgeseliMordem Sanat da seyirciyle buluştu.

Mümin AĞCAKAYA

TİGRİS HABER - Doğduklarında veya daha sonradan yaşadıkları sağlık sorunlarından dolayı görme engelli olan müzisyenler ya da dengbejler karanlık dünyalarından hayatı nasıl değerlendiriyorlar? Yaşadıkları toplum sorunlarına bakışlarını, yaşam içinde karşılaştıkları sorunları, dünyayı algılama biçimlerini, en büyük hayallerinin ne olduğunu, gözleri açıldığında ilk neyi görmek istediklerini ekrana yansıtan XewnênTarî (Karanlık Rüyalar) belgesel filmde; insanlarda farkındalık yaratmayı amaçlıyor. Görenlereempati yaptırıyor. MordemSanat’da ilk gösterimi yapılan filme ilginin oldukça yoğun olduğu görüldü. XewnênTarî (Karanlık Rüyalar) belgesel filmin yönetmeni Sedat KıranTigris Habere konuştu.Yönetmen Kıran;

“Çekimleri Hakkari,Mardin ve Diyarbakır’da yaptık. Bu filmi çekerken biz daha çok görme engelli dengbejler dediğimiz bir kültürün taşıyıcılarıdırlar. Seyda Abdulkadir Hakkâri’den, FadilêKufragî ve DerwêşŞêxmûs Mardin ve AlîyeQerejdaxîdengbejlerinhikayelerini, müzikle olan ilişkilerini derlemeye çalıştık. Müziğin dışında da bunların hayatı görme engelli olduklarından dolayı onlar için yaşam nedir? Görmemek nasıldır? Nasıl hissederler. Onların bakış açısı nedir? Toplumla ilişkileri nedir çerçevesindebelgeselbir film yaptık.

Görme engelli dengbejlerin ayrı bir hafızası var. Bunlar bizim sözlü tarihin aktarıcıları. Kürt Kültürü daha çok sözlü edebiyatla gelişmiştir. Sözlü edebiyat da günümüze kadar dengbejlerinklamlarıyla bugüne kadar gelen bir müziktir. Bu kültürel bir hafızadır. Görme engellilerin de hayata bakış açıları çok farklıdır. Bizim düşünemediğimiz, bizim hissedemediğimiz çok muazzam bir hafızaları vardır.Bunu içinde bulundukları ortamda direk kaydedebiliyorlar. Biz görmeyi karanlık görüyoruz ama onlarda görme yetisinin dışında bir perde aralığı olduğunu düşünüyorum. Onlarda hissediyorlar, onlarında bir görme eşiği dokunarak hissederek bir yaşam biçimi var. Tabi onların toplumsal diyaloglarla toplumsal yaşamdaki zorlukları sıkıntıları nedir? Biz bunu da belgesel filmde konu edindik. Yani tarihin aktarıcılarıdır bunlar. Biz benimsiyoruz, önemsiyoruz. Ben bir yönetmen olarak bu tarihin kültürün Kürt kültürünün mirasçısı olan dengbejleri işlemek istedim. Bir yönetmen olarak bu kültüre, bu insanlara borçluyuz diye düşünüyorum. O anlamda böyle bir çalışma yaptık.

Bunlar tarihin aktarıcıları kültürel kodların aktarıcıları, yüzlerce yıllık bir Memê Alan Destanını eskiden yaşanmış bir aşk öyküsüdür. Kahramanlık öyküsüdür. Bunlar dengbejlerin kayıtlarıyla, özellikle hafızların kayıtlarıyla günümüze kadar gelmiştir. Filmde izlediğimizde görme yetisi olanla görme yetisi olmayan arsındaki bağı, farkı orda yakalayabiliyoruz. Görebiliyoruz. Filmin var olmasının nedeni de biraz bu perspektiften bakıyoruz. Görme ve görmeme arasında bir yaşam arasında bir şartı formülü nedir? Bu insanlar ne hissediyor? Bu insanlar nasıl bir algı üzerinden sosyalleşebiliyorlar mı ya da sosyalleşemiyorlar mı? Biz ne kadar sahip çıkıyoruz? Bağlamında bağlantılar kurmaya çalışıyoruz.

Toplum olarak biz bu değerlere sahip çıkamadığımızın farkındayım. Bu çalışmayla ben bunlara bir değer vermek istiyorum. Sonuçta benim için çok kutsal nitelikte olan insanlar Özellikle dengbejler tarih aktarıcı insanlar. Bu hikâyelerin aktarıcıları bunlar binlerce yıldır aktarıcılardır. Ben bu insanlara borçlu olduğumdan bu insanlara hepimiz ve toplumun geneli bu insanlara bir şekilde borçluyuz. Bir şeyler yapmamız gerekiyor. Bu anlamda bu belgeselin var olmasının temel nedeni de bu kültüre ve bu insanlara bir hizmet sunabilmektir. Onların toplumda karşılığının ne olduğunu gösterebilmek anlamında var olan bir çalışmadır bu.

3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla da sıkıntı yaşayan insanların sorunlarına biraz değinebilmek buna sanatsal anlamda bir eser yaratmak insanların da bu perspektifte görme engellilerin sıkıntıları nelerdir? Bir farkındalık yaratabilmek ve empati yapabilmektir.

Bu çalışmada beni şaşırtan onların gözleri açıldığında neyi görmek istedikleri, hayalleri beni şaşırttı. Filmde normal bir insanın görme engelli insanlara bakış açısı arasında farklılığı görebilme açısından bir farkındalık yaratıyor.

Belgeselde yer alan sanatçıların kısa öyküleri:

1. ElîyeQerejdaxî (Ali Sanal) – Diyarbakır / Karacadağ

Diyarbakırlı Ali Sanal, Karacadağ eteklerindeki bir köyde 1961 yılında dünyaya gelmiş. Ateşli bir hastalık sonucu henüz iki yaşında gözlerini kaybeden Ali’ye ailesi, avunması için kendisine bir kaval alır. Böylece kaval, Ali’nin hem arkadaşı hem yoldaşı olur. Karacadağ yaylalarında koyunların peşinde yankılanan kavalın sesi zamanla Ali’nin sesi olur. İyi bir kaval ustası olan Ali, köydeki dengbêjlerden etkilenerek kılamlar da söylemeye başlar ve zamanla kendi dengbêj kimliğini oluşturur.

2. DerwêşŞêxmûs (Şeyhmus Bakış) – Mardin / Sultan Şeyhmus Köyü

Mardin bölgesindeki ziyaret yerlerinden biri olan Sultan Şeyhmus köyünde 1946 yılında doğan Şeyhmus Bakış, yoksul bir ailenin çocuğudur. Bir yaşındayken geçirdiği bir hastalık sonucu gözlerini kaybeder. Annesi ve küçük yaşta aynı kaderi paylaşan kız kardeşiyle birlikte zorluklar içinde büyür. Köylerinde bulunan ziyarete sık sık götürülen Şeyhmus, burada dergâha gelen dervişlerin çaldığı erbane (bendir) sesinden etkilenir. Daha sonra kendisi erbane çalmayı öğrenir ve Sultan Şeyhmus ziyaretgâhında usta bir erbane sanatçısı olur. Müzik, zamanla kendisi için hem geçim kaynağı hem hayat dayanağı olur.

3. FadilêKufragî (Fadıl Dağlı) – Mardin / Kızıltepe / Kufrak Köyü

Mardin’in Kızıltepe ilçesinin Kufrak köyünde 1948 yılında dünyaya gelen Fadıl Dağlı, henüz kırk günlük iken gözlerinde oluşan bir rahatsızlığı iyileştirmek amacıyla yerel bir kadın hekim tarafından gözlerine kızartılmış tereyağı damlatılması önerilir. Bunun sonucunda Fadıl’ın gözleri enfeksiyon kapar ve zamanla görme yetisini tamamen kaybeder. Çocukluğunda babasıyla köy odalarında dolaşan Fadıl, burada anlatılan hikâyelerden, kılamlardan ve dengbêjlik geleneğinden derinden etkilenir. Dinlediği kılamları ve ezgileri hafızasına kaydeder. Daha sonra bu yüzlerce yıllık aşk ve kahramanlık kılamlarını muhteşem sesi ve kendine özgü makamıyla kendisi söylemeye başlar.

4. Abdulkadir Kızılkaya – Hakkâri

Hakkâri’de 1943 yılında dünyaya gelen Abdulkadir Kızılkaya, sekiz yaşında geçirdiği bir göz hastalığı sonucu görme yetisini kaybeder. Babası, onu tedavi ettirmek için Bağdat’a, Tahran’a kadar götürse de çabalar sonuçsuz kalır. Görme yetisini tamamen yitiren Abdulkadir, çocukluk yıllarında babasıyla birlikte Hakkâri köy odalarını, divanları dolaşır. Bu ortamlarda binlerce yıllık sözlü edebiyat geleneğiyle buluşur, tanışır. Anlatılan masallar, efsaneler ve kılamlar zihnine işlenir. Daha sonra artık kendisi bu kültürel hafızayı şiirle, sözle, kitaplarla yeni nesillere aktarır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Kültür-sanat Haberleri