DİYARBAKIR - Dünya'da çocuk istismarı (cinsel istismar) sıralamasında Türkiye üçüncü sırada ve yapılan araştırmalara göre her 4 saatte bir çocuk cinsel istismara maruz kalıyor. Son dönemlerde de Türkiye'de ve bölgede özellikle çocuklara yönelik yaşanan cinsel istismar olaylarında ciddi bir artış yaşanıyor. Yaşanan bu vakalarda hukuki süreçlerde herhangi bir cezai yaptırım ve caydırıcı uygulanmaya gidilmeyişi ise bu tür vakaların gün geçtikçe artmasına sebep oluyor. Çocuk istismarlarının önlenebilmesi ve cezaların daha caydırıcı nitelik kazanması için çeşitli çalışmalar yapan ve çocuğun yaşadığı travmaları değerlendiren Diyarbakır Barosu üyesi Avukat Gazal Bayram Koluman, çocukların haklarını ele alan yasalara değindi.
“Öykünün tamamıyla bozulması demektir”
TCK'nın 103'ncü maddesinde çocuklara yönelik cinsel istismar vakalarını önlemek amacıyla, “her hangi bir gerekçe istenmeden çocuğun cinsel istismara uğramış olduğunun kabul edileceği” hususunun olduğunun altını çizen Koluman, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastaneleri Beden ve Ruh Sağlığı Heyeti tarafından cinsel istismara uğrayan S.T. için verilen raporu yasanın aksine ve çelişkili bulduklarını ifade etti.
“Çocuk yaşta evlilikler çok fazla arttı”
Çocukların cinsel istismara uğramasını engelleyen 103'ncü madde aksine bir sonraki 104'ncü maddede yer alan "Reşit olmayanla cinsel ilişki" çocuk yaştaki evliliklerin yolunu açtığını belirten Koluman, cinsel istismar vakaları hakkında ki yasalar arasında büyük çelişki olduğuna dikkat çekti. Reşit olmayan ve 15 yaş altı çocukların evlendirilmesinin yasal olarak önünün açılmasını değerlendiren Koluman, "Çocuk gelinler, 18 yaşın altında ergen olma halleri içerisinde olan çocukların kanunda, anne baba rızasıyla, hakim önünde evlilik izni alınabiliyor. Bu yasayla birlikte çocuk evliliğinde rakamlar çok ciddi oranda arttı. Tam olarak sayısal bir veri elimizde olmaması ile birlikte gelen davalarla bu durumun ciddiyetini koruduğunu ve her geçen gün arttığını görmekteyiz” dedi.
Bakanlığın verileri yok!
İstismar vakalarının önünün açılmasına “evlilik” yoluyla kurumsallaştırarak izin veren TCK'nın 104'ncü maddesinin yarattığı cinsel istismar vakalarını Diyarbakır Barosu avukatları olarak Adalet Bakanlığı'ndan istatistiki veriler şeklinde istediklerini dile getiren Koluman, ancak Adalet Bakanlığı tarafından "her hangi bir istatistiki veri bulunmadığı" şeklinde kendilerine bilgi verildiğini aktardı. İlgili bakanlığın dahi elinde çocuklara yönelik cinsel istismar verilerinin olmamasının, bu tür vakalara olası bir yaptırım uygulanmamış olduğunu da gösterdiğini dile getiren Koluman, "Çok ciddi bir araştırma yapılması gerektiğini düşünüyorum. Böylece bu suçun ne kadar yaygın ve ne kadar artmış olduğunu, bu suçla nasıl mücadele edilmesi gerektiğini gösterecektir” diye konuştu.
“Diyarbakır'da acil olarak ÇİM'ler açılmalı”
Yaşadıkları bu tarz acı olaylar karşısında geri dönülmez travmalar yaşayan çocuklar için kendilerini son derece güvende hissedecekleri bir ortamın oluşturulması gerektiğini söyleyen Koluman, olaya dair farklı birimlere ve kişilere ifade veren çocukların aynı travmayı anlattıkça tekrar yaşadıklarını dile getirdi. Bu nedenle yalnızca ilgili ve sabit bir kaç kişi vasıtasıyla ifade alma işlemlerinin son derece hassas bir yaklaşımla yapılması gerektiğini vurgulayan Koluman, "Diyarbakır'da da acil olarak Çocuk İzleme Merkezleri (ÇİM) açılmalıdır. Ancak bu şekilde korunan ve yalnız bırakılmayan çocuklar düşük bir ihtimal de olsa bu durumu atlatabilirler” dedi.
“Takipsizlik ile sonuçlanabiliyor”
Cinsel istismar suçlarıyla ilgili cezaları yeniden düzenleyen kanun tasarısının meclis gündemine gelmesini gerektiğini kaydeden Koluman, Diyarbakır Barosu avukatları olarak böyle olması gerektiğini düşündüklerini ve bu suçlar için yaptırım uygulanması gerektiğini dile getirdi. Yine istismara maruz kalan çocuğun yaşadığı travmayı bir süre kimseyle paylaşamadığını ve bu sürenin aşınması halinde polise başvursa da davanın takipsizlik ile sonuçlandığını belirten Koluman, bu durumunda kanun tasarısı ile kaldırılması gerektiğini sözlerine ekledi. (diha)