Yavuz: Eğitimde Ezber Bozmaya geldik

2018/2019 Eğitim Öğretim yılında eğitim sektörüne katılacak olan Düşünür Koleji Diyarbakır Kampüsünün tanıtım toplantısı yapıldı.

Toplantı öncesi Tigris Habere Düşünür Kolejlerinin misyonu ve eğitim sistemi hakkında değerlendirmelerde bulunan Yavuz, Diyarbakır’a eğitimde ezber bozmaya geldiklerini söyledi.

Ali Abbas Yılmaz / Özel

2018 - 2019 Eğitim Öğretim yılında açılacak olan Düşünür Koleji Diyarbakır Kampüsünün tanıtım toplantısı yapıldı.

Mitannia Otelde dün yapılan toplantıya Düşünür Koleji kurucusu ve CEO’su Behçet Yavuz, Eğitimden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Fatih Karadağlı, Doğu ve Güneydoğu Bölge Koordinatörü Ahmet Özmen başta olmak üzere Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen, Milli Eğitim kurum müdürleri, eğitimciler ve öğrenciler ve aileleri katıldı.

 

Düşünür Koleji tanıtım toplantısı, öğrenci aileleri, Kurum müdürleri, STK temsilcileri ve Düşünür Koleji Diyarbakır şubesinde görevli eğitimciler onuruna verilen bir kokteyl ile başladı.

Kokteylin ardından toplantıya geçildi. Düşünür Koleji Doğu ve Güneydoğu Bölge Koordinatörü Ahmet Özmen toplantının açılış konuşmasını yaptı. Özmen’in ardından Düşünür Kolejini tercih eden öğrencilerden Sefa Ak ve Havin Demirel kısa birer konuşma yaptı. Öğrencilerin konuşmalarını takiben Düşünür Koleji Eğitimden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Fatih Karadağlı, slayt eşliğinde Düşünür Kolejlerinde uygulanan öğrenme sistemi üzerine tanıtım ve bilgilendirmede bulundu.

İyi sistem nitelikli kadrolarla hayat bulur

Sunuma geçmeden önce Düşünür Kolejleri yönetim ekibini tanıtan Karadağlı, Diyarbakır kampüsünün Düşünür Kolejlerinin 11.’inci kampüsü olduğuna vurgu yaptı. Karadağlı, Düşünür Koleji eğitim sisteminin en üstünde DÖGA (Düşünür Öğretmen Gelişim Akademisi) olduğunu belirterek şunları söyledi: “ Sisteminiz ne kadar gelişkin olursa olsun eğer öğretmeniniz iyi olursa o sistemi bir adım ileriye taşır ve öğrenme süreçleri başarıya ulaşır. Çünkü ülkemizin her yerinde çocuklarımıza dokunacak öğretmenlerin gelişimi bizler için son derece önemli.”

Öğrenciyi tanıma

Karadağlı ardından Düşünür Eğitim Sistemini (DES) anlattı. DES’in öğrenciyi tanımayla başladığına değinen Karadağlı sonrasında toplantıya katılım sağlayanlara sağ beyin ve sol beyin ayrımı üzerinden öğrenciyi tanımaya dikkat çekti. Her öğrencinin parmak izi gibi farklı olduğunu ve her öğrencinin öğrenme stillerinin farklı olduğunu belirten Karadağlı, bunu “Görsel, işitsel ve Kinestetik” olarak üçe ayırarak şunları söyledi: “Öğrencileri serbest bırakıyoruz ve sınıfta oturduğu yerlere göre farklılıklarını keşfediyoruz. Öğrenci eğer en öne oturuyorsa işitseldir. Çünkü öğretmeni daha iyi duyup öyle öğrenme eğilimindedir. Eğer en arkaya oturuyorsa görseldir, bütün öğeleri görmek istiyordur ve tamamıyla resmin bütününü görmek ister. Eğer kenarlara oturuyorsa Kinestetiktir ve sıkılırsam dersten kaçarım mesajını veriyor. Yani, bir konuyu Kinestetik öğrencilere farklı anlatmanız gerekiyor, görsele farklı, işitsele farklı. İşte; sol beyin sağ beyin; işitsel, görsel, kinestetik ve hatta bunun daha pek çok ayrım noktaları var; kimi çocuk sıcak ortamlarda çalışmayı sever kimi serin, kimi karanlık ortamda kimi aydınlık ortamda çalışmayı sever. Bütün bunların hepsinin bilimsel yolları var ve bunların her biri öğrenme haritasını oluşturur. Eğer öğrencinin bu öğrenme haritasını çözebilirsek o zaman o öğrenciye ulaşmış oluruz. Düşünür Kolejinde öğrenemeyen öğrenci yoktur, çünkü biz onun parmak izi kadar benzersiz olan öğrenme haritasını çıkartıyoruz ve ona göre eğitim öğretimimizi yönlendiriyoruz. Her öğrencimizi Eylül ayında bir envantere tabi tutuyoruz ve bahsettiğimiz bütün bu kriterleri tek tek saptıyoruz. Bunu da hem öğretmeniyle hem ailesiyle hem de öğrenci ile paylaşıyoruz. Öğrenciyi tanıdıktan sonra DÖGA’da vermiş olduğumuz bu tip eğitimlerle öğrenciye hangi metotlarla nasıl yaklaşılacağı üzerinden bilgi ve beceri odaklı öğrenmeyi gerçekleştiriyoruz ve en sonda da bir ölçme değerlendirme yapıyoruz. Bu ölçme ve değerlendirme sonunda çocuk başarılı olmuşsa hedefe ulaşılmış demektir. Eğer yeterli başarı sağlanamadıysa da bütün bu süreçleri tekrar gözden geçirip öğrenci için doğru yolun hangisi olduğunu saptamaya çalışıyoruz.”

Dünya dillerini öğreniyoruz

Karadağlı, sunumunu sınavlara hazırlık süreçleri üzerinden devam etti. Düşünür Kolejlerinin öğrencilere doğru düşünmeyi öğretmeyi amaçladığına vurgu yapan Karadağlı, dünya dillerini öğrenmenin önemine değinerek, İngilizce dışında, İspanyolca, Fransızca ve Almanca seçmeli ders verdiklerini belirtti. Öğrencilere üç ayrı kodlama dili öğrettiklerini ifade eden Karadağlı, Techzone 4.0, D-STEAM eğitimi, Maker eğitimi, kodlama eğitimi ve robotik eğitimi atölyeleri ile öğrencilere değişen teknolojiye uyum sağlayacak altyapı eğitimi verdiklerini söyledi.

İnsanlık değerlerine bağlı bir teknolojik üretim

Düşünür Koleji öğrencilerinin teknolojinin her alanında ürettikleri ürünleri, insanlığın faydasına olacak şekilde etik değerlere bağlı olduğunu belirten Karadağlı, Düşünür Kolejinin öğrenme anlayışı içerisinde “öğretme” kavramını kullanmadıklarına dikkat çekti. Karadağlı son olarak Düşünme Becerileri Akademisine vurgu yaptı. Karadağlı, şunları söyledi: “Öğrencilerimize 3 yaştan Ortaokul 7.’inci sınıfa kadar Düşünme Becerileri Geliştirme eğitiminin temelini veriyoruz. Analitik düşünme becerisi, problem çözme becerisi. Bütün bunlar birleştiğinde ise yaşam becerilerine gidiyor. Yani, düşünme becerilerinde olduğu kadar yaşam ve iletişim becerilerinde de ön plana çıkıyor. Cambridge Üniversitesinin yaşam becerilerini Türkiye’de uygulayan tek okul biziz. Birlikte bir program geliştiriyoruz. Ayrıca her öğrencimiz senenin sonunda en az bir sosyal sorumluluk projesi yapar. Örneğin kodlama dersinde yapılan bir oyuncağın dezavantajlı bölgelerdeki bir köy okuluna götürülerek o öğrencilerle paylaşılması, öğrencilerimizin yaşama dokunması bizler için çok değerlidir. Yine sanat ve spor alanında da öğrencilerimize iyi bir eğitim sunuyoruz. Düşünür’deki her öğrenci en az bir müzik aleti çalar ve sporun en az bir dalıyla ilgilenir.”

Karadağlı’nın ardından Düşünür Koleji kurucusu ve CEO’su Behçet Yavuz konuştu. Eğitimcilerin gelecek öngörüsüne vurgu yapan Yavuz, “Eğitim geleceğe yapılan bir yatırımdır” dedi. Yeni kuşağın yeni bir öğrenim sisteminin içine doğduğuna vurgu Yapan Yavuz, “Artık değişimin hızı çok arttı. Eskiden olduğu gibi nesiller 50 60 yılda bir değişmiyor. On yılda çok ciddi değişimler gerçekleşiyor. Değişimin önünde durabilme şansınız yok. Yapılan araştırmalara göre15 yıl sonra Avrupa’da mesleklerin yüzde 45’i, ABD’de yüzde 40’ı yok oluyor. Yani, bundan 20 yıl sonra bugünkü mesleklerin yarısı yok olacak ve onların yerine yeni meslekler gelecek. Çünkü teknolojinin, sosyal yaşamın değişmesiyle beraber mesleklerde yok oluyor ve yeni biçimlere göre uyarlanıyor. Örneğin Tıp alanında ciddi değişimler var. Birçok operasyon robotlarla yapılmaya başlandı, organlar üretiliyor. Değişimin sonu yok ama çocuklarımızı gelecekte neyin beklediğini öngörerek onları bu gelişimlere uygun bir şekilde donatmak için öngörülü olmak gerek. Biz Düşünür Koleji olarak eğitim sistemimizi tasarlarken ve dünyadaki bilimsel teknolojik gelişmelere göre sürekli bir şekilde güncelliyoruz” dedi.

Teknoloji kullanan nesiller değil teknoloji üreten nesiller yetiştirmeyi amaçladıklarını belirten Yavuz, “ Bizim bugün dünya ile yarışabilmemiz için teknoloji üreten nesiller yetiştirmemiz lazım. Onun için de çocuklarımızın fark yaratacağı uygulamaları onlara şimdiden öğretmemiz lazım. Bunun yolu da düşünme becerilerinin geliştirilmesinden geçiyor. Düşünen, sorgulayan olayların bağıntıları arasında neden sonuç ilişkileri kurabilen nesiller yetiştirmeliyiz. Sadece bilimsel teknolojik üretimin yapılabilmesi değil, bu üretimin insanlığın faydasına kullanılabilmesidir aslolan. Atom muhteşem bir buluştur ama atom bombası insanlığın faydasına değildir. Biz atomu enerjide, insanlığın yararına olan alanlarda kullanabilmeliyiz. Yani, ahlaki online kararlar alabilen çocuklar yetiştirmeliyiz” diye konuştu.

Eğitimin geleneksel yapısını değiştirmek için Diyarbakır’da önderlik yapacaklarını ifade eden Yavuz, son olarak “Hem sınavlarda hem de hayatta başarılı öğrenciler yetiştireceğiz” dedi.

Toplantı öncesi Tigris Habere Düşünür Kolejlerinin misyonu ve eğitim sistemi hakkında değerlendirmelerde bulunan Yavuz, Diyarbakır’a eğitimde ezber bozmaya geldiklerini söyledi.

Geleneksel eğitimin ezberini bozacağız!

Çocukları hayata hazırlamak yerine sınavlara hazırlayan geleneksel eğitimin ezberini bozacaklarını belirten Yavuz, “Biz başarıyı her şeyden önce hayat başarısı olarak algılıyoruz. Çünkü biz çocukları hayata hazırlıyoruz. Sınavlar birer araçtır asla araç değildir. Günümüz eğitiminde geleneksel olarak kısa vadede sonuç almayı esas alıyor. Oysa bütün araştırmalar gösteriyor ki, sınav başarısının yüksek olması hayat başarısının da yüksek olacağı anlamına gelmiyor. Matematikte bütün soruları çözebilirsiniz ama bu hayatın içine atıldığınızda bütün sorunları çözeceğiniz anlamına gelmez. O yüzden biz şunu iddia ediyoruz; insanın düşünme becerilerinin gelişmiş olması hayattaki birçok alanda da başarı sağlayacaktır. Buna sınav başarısı da dahildir. Önünüze konan bir soruyu doğru ve hızlı bir şekilde okuyabiliyorsanız, düşünme becerileriniz gelişmişse doğru yanıta ulaşmanız daha kısa bir sürede gerçekleşir. Düşünme becerilerini geliştirdiğiniz zaman bu hem sınavda bir başarı hem de hayatta karşılaşılan bütün problemlerde bir başarı sağlayacaktır. Burada temel olan doğru düşünmeyi öğrenmektir” şeklinde konuştu.

Meslek seçiminde Düşünür Kariyer Merkezinin rolü

Teknolojinin gelişimiyle beraber bilgiye erişim noktasında kolaylık sağlandığına işaret eden Yavuz, önemli olanın ulaşılan bilgiyi test edebilecek becerilere sahip olup olduğunu söyledi. Düşünür Kariyer Merkezi ile çocukların yetenek, beceri, eğilim ve yönelimlerine göre en uygun mesleği ailelerin de bu süreçlere dahil edilmesiyle belirlendiğine işaret eden Yavuz, “Çocuğun kendi özellikleri o mesleğe uygun mu değil mi, bunun için çeşitli testler yapılıyor. Her meslekte başarı farklı özellikler gerektiriyor. Mesele sadece bir meslek edinmek değil o meslekte çok iyi bir noktaya gelebilmektir” dedi.

Her aile farklıdır

Eğitimin bir ayağını da ailelerin oluşturduğuna dikkat çeken ve Düşünür Koleji olarak ailelerin de öğrencilerin eğitim süreçlerine katılımı konusunda ailelere de farkındalık kazandırma çabaları olduğunu ifade eden Yavuz, “Hikayesi farklı aileler ile benzer hikayesi olan aileleri ayrı grupta değerlendirmek gerek. Çünkü ailelerin dertleri, sorunları, yapıları farklılık gösterecektir. Nasıl ki Düşünür’de her öğrenci farklı ise her aile de farklıdır” ifadelerini kullandı.

‘3 yaşından itibaren çocukların anaokuluna verilmesi gerekiyor’

0-6 yaş arası dönemde çocukların kişiliğinin şekillendiğine vurgu yapan Yavuz, son olarak şunları söyledi: “Bunun için de 3 yaşından itibaren çocukların anaokuluna verilmesi gerekiyor. En az üç dört yılını çocuğun okul ortamında geçirmesi onun kişiliğinin gelişimine muazzam katkısı olacaktır. Dünyadaki bütün araştırmalarda erken çocukluk eğitimi almış çocukların gelecekteki hayat başarılarının çok yüksek olduğu görülmektedir. Türkiye’deki Y kuşağı artık bu gerçeğin farkındadır.”

Toplantının ardından katılımcılar akşam yemeğinde kaynaşma sohbetlerine devam ettiler.

                                                                                                                                                             

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Diyarbakır Haberleri