Mümin Ağcakaya
TİGRİS HABER - Amed, günümüz dünyasında artan “gürültünün”, insanların birbirini duymasını engellediğini belirterek çözümün “sessizliğe yönelmekten” geçtiğini söylüyor.
“İnsanların sesleri birbirine gitmiyor”
Yazar, kitabının ana temasının sessizlik olduğunu vurgulayarak şunları dile getiriyor:
“Dünyada aşırı bir gürültü var. İnsanların sesi birbirine gitmiyor. Aile içinde de böyle, iş yerinde de böyle. Birbirimizi duymadığımız için anlam yitimi yaşadık; sevgi ve dostluk da kayboldu.”
Amed’e göre maddi olguların her şeyin önüne çıkması, insanı ve anlamı görünmez hâle getirdi:
“Önce sessizliğe girmeliyiz ki birbirimizi duyalım.”
Geleneksel akımlar neden sonuç vermedi?
Bêjdar Ro Amed, tarih boyunca birçok düşünce akımının insanı anlamaya çalışırken yanlış yerden başladığını ifade ediyor:
“Budist gelenek ormanda, Zerdüşti gelenek dağ başında, Yunan filozofları akademilerde anlamaya çalıştı. Oysa hayat yaşamın içindedir; ilişkide anlaşılır.”
Kitap, ideolojik, kuramsal, inançsal ve kültürel gürültülerin arttığına ve bu gürültünün insanların birbirini duymasını engellediğine dikkat çekiyor. Amed, bu nedenle kitabının “sessizleşme” çağrısı yaptığını belirtiyor.
“Toplumu iyileştirmenin yolu bireyden geçer”
Yazar, toplumsal sorunların kaynağını bireyin dönüşememesine bağlıyor:
“Toplumun yapı taşı bireydir. Bir binanın tuğlası bozuksa bina da bozuk olur. Sağlıksız bireylerle sağlıklı bir toplum kurulamaz.”
Eski kuramcıların toplumu sorgularken bireyi göz ardı ettiğini belirten Amed, çözümün bireyin kendisini sorgulamasıyla başlayacağını savunuyor.
Bireyden topluma uzanan dönüşüm
Amed, insanların ideolojik yapılara girdiklerinde üzerlerine eklenen etiketlerin bu yapılardan çıktıklarında yok olduğunu söyleyerek bireysel dönüşümün önemini şu sözlerle anlatıyor:
“Bir atom toplumsa, elektron, proton ve nötron bozuk olamaz. Sağlıklı birey olmadan sağlıklı toplum olmaz.”
“Kendimizden başlamalıyız”
Yazar, sağlıklı toplumun ancak kendini tanıyan bireylerle oluşabileceğinin altını çiziyor:
“Beni bu hale getiren zihin yapımsa, o yapıyı değiştirebilirim. Her insan kendi evini temizlerse sokak temiz olur. Kendimizi tanırken önce etiketlerden ve imajlardan kurtulmalıyız.”
“Neyi ölçü alacağız?”
Amed’e göre insan, yaşamına, ilişkilerine ve paylaşımlarına dürüstçe baktığında sorunların kaynağının kendisinden geldiğini görebilir:
“İnsan kendindeki nedenleri ortadan kaldırdığında bataklıktaki lotus çiçeğine dönüşür. İçsel huzur ve mutluluk kazanır.”
“İdeal olanı değil, kendisi olanı arıyoruz”
Amed, dijital çağda insanın kendinden koptuğunu, ancak bu çöküşün aynı zamanda farkındalığa kapı araladığını ifade ediyor:
“Biz ideal insanı aramıyoruz; kendi olan insanı arıyoruz. Kendisiyle buluşmuş insanla buluşmak istiyoruz.”
“Değişim içeride başlar”
Yazar, kitabının ana fikrini şu sözlerle özetliyor:
“Bütün mesele toplumda değil, insanda düğümleniyor. Gürültü büyüdükçe insan kendini duyamıyor; kendini duymadıkça kimseyi duyamıyor. Sevgi kayboldu, anlam dağıldı. Oysa değişim dışarıda değil, içeride başlar. Bir insan kendisiyle yüzleştiğinde bir dünya temizlenir. Kendini görebilen bireyler toplumu iyileştirir. Herkes içindeki gürültüyü susturduğunda yeni bir başlangıç belirir: İnsan kendine döner… İnsan kendine dönünce dünya toparlanır.”