Yeni kuşakları anlamak

Mustafa Nesim Sevinç

Mustafa Nesim SEVİNÇ

Z Kuşağı, Alfa Kuşağı... Birileri bu kuşaklara isim vermeye bayılıyor. Yakında “Wi-Fi Bağlantısı Kadar Sabırsız Kuşak” falan da çıkarsa şaşırmayın. Her doğum yılına bir karakter atfetmek, biz yetişkinler için adeta eğlenceli bir hobiye dönüştü. Ama gençleri sadece doğdukları yıllara göre tanımlamak, bir insanı burcuna bakarak anlamaya çalışmak gibi bir şey: “Ay sen 2005’li misin, kesin kararsızsındır!”

Yok, öyle bir şey.

Bu gençler bizden farklı, evet. Çünkü başka bir çağda doğdular. İnternetin içinde büyüdüler, ekranla oynayarak konuşmayı öğrendiler. Ve bizim hâlâ tam anlamlandıramadığımız “metaverse”te ev bakıyorlar. Ama bu farklılık bir sorun değil. Sorun, bizlerin bu farkı anlamaya çalışmak yerine hemen panikleyip “Bunlar da hiçbir şeyi beğenmiyor!” diyerek işi kestirip atması.

Şunu unutmayalım: Bu gençleri biz büyüttük. Evde üç yaşındayken YouTube’dan çizgi film açtığımız çocuklar bugün TikTok'ta dans ediyor diye neden şaşırıyoruz? Teknolojik olarak ne ektiysek, şimdi onu izliyoruz. Ama mesele sadece teknoloji değil; mesele, değerler, umutlar, beklentiler. Ve kabul edelim ki bu gençler bugün yalnızca bilgiye değil, “geleceğe açlar”.

Sıkça duyuyoruz: "Bu gençlerin çoğu yurt dışına gitmek istiyor." Sadece okumak için değil, yaşamak için. Çünkü önlerinde kapalı kapılar görüyorlar. Liyakatsizlikle, torpille, adamcılıkla mücadele etmekten yorgun düşmüş bir gençlik var karşımızda. Bir kısmı “burada nefes alamıyorum” diyerek çantasını topluyor. Gitmek istemesini “ihanet” saymak yerine, neden gitmek istediğini sormalıyız. Çünkü bu, sadece bireysel bir tercih değil; aynı zamanda toplumsal bir gösterge.

Gençler bilgiye aç, evet, ama bilgiyi bizden farklı biçimlerde tüketiyorlar. Biz bir konuyu öğrenmek için ansiklopedi karıştırırdık; onlar 30 saniyelik videolardan özet çıkartıyor. Bazen öyle güzel anlatıyorlar ki, biz hâlâ ilk paragraftayken onlar çözümü çoktan bulmuş oluyor. Bu bir yozlaşma değil; sadece farklı bir beceri seti.

Üstelik bu gençlerin kullandığı araçlar, çoğu zaman onlara eğitim veren sistemden daha güncel. Öğrenci ChatGPT’ye veri analizi soruyor, öğretmeni hâlâ “slaytı geçelim” diyor. Yani bazen sadece kuşak farkı değil, çağ farkı yaşanıyor. Mevcut eğitim sistemimiz hâlâ sınav merkezli, ezbere dayalı ve eleştirel düşünceye kapalı. Türkiye, 2022 PISA sonuçlarına göre öğrencilerin “problem çözme” ve “okuduğunu anlamada” OECD ortalamasının altında. Bu, sadece öğrenciye değil, sistemi tasarlayana dair de bir gösterge. Eğitim uzmanı Ken Robinson yıllar önce söylemişti: “Eğitim sistemleri sanayi devriminin ihtiyaçlarına göre tasarlandı; oysa biz bilgi çağında yaşıyoruz.” O hâlde, 21. yüzyılda 19. yüzyıl mantığıyla çocuk yetiştiremeyiz. Artık mesele, geleceği ezberleyerek geçmek değil; birlikte tasarlayarak kurmak.

Ama onları “yüzeysel” olmakla suçlamadan önce dönüp kendimize bakalım. Evde telefondan susturduğumuz, her isteğini “hüner” saydığımız çocuklara “neden sabırsızsınız?” diye sormak ne kadar anlamlı? Bu çocuklar sadece okul sisteminin değil, evlerin, ekranların, algoritmaların ve yöneticilerin ortak ürünü. Suçlayacaksak, jeneriği tamamen izleyelim.

Bakın, Spinoza ne demiş: “Önemli olan yargılamak değil, anlamaktır.” E kolay değil tabii. Hele biri size “bu Excel dosyasını ChatGPT’ye sorup çözdüm” diyorsa, içinizdeki 90’lar ruhu biraz sarsılabilir. Ama belki de artık mesele bilgiye sahip olmak değil, onu doğru ve hızlı kullanmak.

Unutmayalım: Artık bilgi her yerde. Üniversiteler hâlâ sosyal olarak değerli ama bilgi açısından rakipleri cebimizde taşıdığımız telefonlar. O hâlde, internet yeni üniversiteyse, bu gençlik de yeni profesör. Bazen fazla özgüvenli, bazen dağınık ama kesinlikle zeki.

Kısaca, etiketlemeyelim. Dinleyelim. Mizahlarını anlamaya çalışalım (zor ama denemeye değer), hızlarına yetişemesek bile en azından çelme takmamaya gayret edelim. Çünkü bu dünya artık sadece bizim kurduğumuz düzenle değil, onların hayal ettikleriyle de şekilleniyor.

Ve belki de bazı şeyleri, bizden daha iyi biliyorlar. En azından daha cesurca sorguluyorlar.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.