Yeni süreç ve politikalar

NACİ SAPAN

 

7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri ile Türkiye’de dengeler iki kez farklılaştı, değişti, sonra beklenen ya da arzulanan güzergâha oturtuldu. Her iki seçimin ana merkezinde Kürtler vardı.

Sonuçlardan dolayı Kürtlerin lehine ortaya çıkan bir durum oldu mu?

Asıl tartışılması gereken durumda bu ya.

7 Haziran sonuçları ‘Sivil demokratik siyaset’ alanının genişletilmesi anlamında son derece önemliydi. Türkiyelileşme projesi ile kendini ortaya koyan HDP, Türkiye genelinde kabul gördü. Sürdürülebilir bir zemin ortaya çıkmasına rağmen, olmadı. Olmamasının neden-sonuç ilişkisi her zaman tartışmaya açıktır, ayrıca tartışılması gerekir. Bu tartışmanın odağındaki aktörler ise hiç kuşku yoktur ki, HDP-Kandil-İmralı-Hükümet-Saraydır.

 

Çözüm süreci tartışmaları şimdilik dondurucuda. Buzdolabından indirilip indirilmeyeceği ise henüz net değil. Net olmayan bu durumun kısa sürede yeniden gündem olma ihtimali şimdilik mümkün görünmüyor. Ortadoğu’daki gelişmelerle bağlantılı olarak düşünmemiz gereken ‘çözüm süreci’ meselesinin yeniden tartışılarak gündeme geleceği zaman diliminin de başkanlıkla ilgili referandum yapılmasının gündemleşeceği zamana taşınacağı inancındayım. 7 Haziran’da tutmayan hesapların 1 Kasım’da tutmuş olması ise bu mesele için çok önemli bir örnektir.

 

Türkiye yeni bir sürece doğru gidiyor ve Kürtler bu sürecin bir parçası yapılmak isteniyor. Uluslar arası dengeler ve hesaplarda bunun üzerine inşa edileceği için Ortadoğu’nun yeniden dizaynı konusunda alınan/alınacak kararların içinde bu anlamda Kürtlerin var olduğunu, böyle olması gerektiğini artık çok net görmemiz gerekiyor. Bu durum sadece Türkiye Kürtleri ile ilgili bir durumda değil. Küresel bir çözüm gündemde. O nedenle Suriye-İran-Irak Kürtlerinin de içinde tartışma konusu olduğu ‘çözüm’ modeli Türkiye Kürtlerini de kapsayacak nitelikte olacaktır. O nedenle PKK-PYD-YPG’nin de varlık nedenleri ve gelecekteki rolleri de bu kapsamda değerlendirilmelidir.

 

İşte bu nedenledir ki; Türkiye Kürtlerinin bundan sonraki aşamada tartışacağı, içinde yer alacağı konum; silaha, çatışmaya, sokak gösterilerine, ilçe kuşatmalarına, özerklik, öz yönetim, öz savunma gibi sonuçta getirisi olmayan, demokratik mücadele azmini kıran, halkta bıkkınlık, kırgınlık, kızgınlık yaratan, yorgun ve bitap düşüren yöntemlerde ısrar etmek olmamalıdır.

 

Israr edilmesi gereken yol ve yöntem; Daha önce topluma sunulmuş olan ‘Silahlı mücadele dönemi sona ermiş, demokratik sivil siyaset dönemi başlamıştır’ ruhuna sadık kalmak ve bunu geliştirmektir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.