TİGRİS HABER - Cumhurbaşkanı Erdoğan’a 500 milyon dolar değerindeki özel uçak ve 53 yarış atını hediye eden Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed El Sani ile Türkiye arasındaki ekonomik iş birliği tartışmalı bir kararla gündeme geldi. 30 Temmuz 2025 tarihinde yayımlanan düzenlemeyle, Katar menşeli yüzlerce üründe gümrük vergisi ve ek mali yükümlülükler sıfırlandı.
Vergi muafiyeti getirilen ürünler arasında paçavralardan LED aydınlatmalara, LPG’den mineral yağlara, plastikten cam ürünlerine kadar geniş bir yelpaze bulunuyor. Bu adım, ekonomik iş birliği olarak sunulsa da, yerli sanayi ve üretici açısından ciddi bir rekabet dezavantajı oluşturacağı gerekçesiyle muhalefet cephesinden tepki aldı.
İYİ Parti: "Yerli Sanayi Zarar Görür"
İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, alınan kararı eleştirerek, yerli sanayinin bu tür muafiyetlerle rekabet gücünü kaybedeceğini ifade etti. Çömez, Ticaret Bakanı Ömer Bolat’a yönelttiği soru önergesinde, “Bu kararın gerekçesi nedir? Yerli üretici üzerindeki etkileri değerlendirilmiş midir?” sorularını gündeme taşıdı.
Katar’ın Türkiye’deki Ekonomik Yayılımı
Katar’ın Türkiye’deki yatırımları sadece hediyelerle sınırlı değil. Tank Palet Fabrikası’na ortaklık, Borsa İstanbul’un yüzde 10’luk hissesi, Antalya Limanı’nın işletmesi, Finansbank, ABank, Digitürk, BeIN Sports, İstinyePark, Boyner ve Banvit gibi birçok stratejik alım dikkat çekiyor. Ayrıca, Katar Emiri'nin annesi ŞeyhaMoza'nın Kanal İstanbul güzergahında arazi aldığı, TOKİ’nin Ataköy sahilindeki arazilerinin Katarlı firmalara satıldığı bildirildi.
Güney Kıbrıs ile İlişkiler Tartışma Yarattı
Öte yandan Katar’ın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımamasına rağmen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile doğalgaz arama çalışmaları yürütmesi ve bu ülkeye geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiği resmi ziyaretle yatırım anlaşmaları imzalaması, Türkiye ile olan stratejik ilişkilerle çelişen bir adım olarak değerlendirildi.
Türkiye-Katar İlişkileri Yeni Bir Döneme Mi Giriyor?
Türkiye, 2022 FIFA Dünya Kupası döneminde Katar’a 2.500 polis göndererek güvenlik desteği sağlamıştı. Ancak günümüzde gelinen noktada, vergi muafiyetleri, mülk satışları ve siyasi tavizlerle şekillenen bu ilişkilerin, yerli üretici ve milli çıkarlar üzerindeki etkisi giderek daha fazla sorgulanmaya başlandı.