Yurt dışı yolu da kapandı

Selim Kaplan

“Meğer candan öte bir can daha varmış, onun adı da evlatmış” sözü, anne ve babaların evlatlarına ilişkin duygularını ifade eden, milyonlarca güzel sözden sadece birisidir.

Kendisinden başka insanların başarıları ve sahip olduklarını kıskanabilen insanın, kendisinden daha başarılı ve daha iyi bir yaşama sahip olmasını arzuladığı tek varlık evladıdır.

Kendileri için bu denli değerli olan bir varlığın, sağlıklı büyümesi, iyi ve mutlu bir insan olması, başarılarla dolu bir geleceğinin olması için, her anne ve baba, güçlerinin yettiğince, evlatları için en iyisini yapmaya çalışırlar.

Onun içindir ki, evlatlarının en iyi okullarda okuması, iyi eğitim alması ve güzel bir geleceğe sahip olması için, devamlı bir gayret ve arayış içinde olurlar.

Mevcut iktidarın, yirmi yıllık süreçte, dokuz Milli Eğitim Bakanı denediği, her gelen bakanın da kendine göre bir sistem getirdiği ve eğitimin adeta sistemsiz bir deneme tahtasına döndüğü ülkemizde, anne ve babalar ile evlatlarının işleri hayli zordur.

Bu zorluklarla geçen, ilk ve orta öğretimden sonra, evlatlarımızın eğitime ilişkin sonraki durakları üniversite kapısıdır.

2023 yılında üniversite sınavına, üç milyon civarında gencimiz girdi. Bunların dokuz yüz bine yakını herhangi bir yere yerleşti ve iki milyondan fazlası dışarıda kaldı (Dünyadaki elli ülkenin nüfusu iki milyondan daha azdır).

Üniversiteye yerleşemeyip dışarıda kalan öğrenciler, yurt dışı eğitim kurumlarının hedefi ve müşterisi olurlar.

“Sınavsız tıp, eczacılık, hukuk, mühendislik vb.” kulağa hoş gelen ifadeler, şartları müsait aileler ve öğrenciler için de cazip söylemlerdir.

Evlatları için en iyiyi arzulayan aileler ve öğrencilerin, yurt dışı eğitim kurumlarının bu tür söylemlerine itibar etmeden önce, okulu bitirip Türkiye’ye döndükten sonra, alınan diplomanın, YÖK tarafından tanınıp tanınmadığını, denkliğinin alınmasının hangi şartlarda mümkün olduğunu ya da tamamen geçersiz olabileceği ihtimalini, önceden araştırmaları gerekir.

YÖK’ün “Denklik Yönetmeliği”, yıllarca büyük fedakârlıklar ile yurt dışında okuduktan ve Türkiye’ye döndükten sonra, hüsranı yaşamamak için, yurt dışı eğitim kurumu tercih etmeden önce, incelenmesi gereken önemli bir dokümandır.

15 Mart 2024 tarihli Resmi Gazete, bu yönetmeliğe ilişkin önemli değişiklikler yayınlandı!

Son yapılan değişiklikler de dikkate alınarak, yurt dışındaki üniversitede kayıt yapmak için temel olan bir kısım hususlar şunlardır:

  • Tercih edilen üniversitenin, dünya üniversiteler sıralamasında, “tıp, diş hekimliği, eczacılık, hukuk” için ilk binde, diğer branşlar için ilk dört yüzde olması gerekir.
  • Öğrencinin, YÖK’ün yurt dışı üniversitelere yerleştirdiği öğrencilerle en az aynı puanı alması(Bu puanı alan zaten yerleşmiştir).
  • Kayıt yapılan yılda, ÖSYM’nin yapmış olduğu sınavda tıp, diş hekimliği, eczacılık ve hukuk alanları için, Türkiye’de üniversiteye yerleştirilen puanların asgarisini almış olması (Bu puanı alan zaten yerleşir, yurt dışına neden gitsin ki)!

Son değişiklikler de dikkate alınarak, YÖK’ün özetle demek istediği;

  • ÖSYM’den aldığın puanla, Türkiye’de herhangi bir yeri kazanabiliyorsan, yurt dışında da aynı bölümü okuyabilirsin,
  • Eğer aldığın puanla tıp, diş hekimliği, eczacılık, hukuk vb. bir yer kazanamıyorsan ve yurt dışında kendi namı hesabına okuduysan, git yurt dışında çalış

deyip, yurt dışında okuma hayallerini bitiriyor, yurt dışı yolunu da kapatıyor.

Mensubu olduğu çevre ve okuduğu okullar dolayısı ile ÖSYM’de arzu ettiği puanı alamayan ve yurt dışında okuma imkânı olmasına rağmen, yolu bu şekilde kapatılan nice zeki evladımızın, yaşamlarının heba olmasından endişelenen, anne ve babaların üzüntülerine katılmamak mümkün değil.

Hal böyle olunca, denklikleri kabul edilip Türkiye’de çalışma izni alan, Türkî Cumhuriyetler ile Suriye vatandaşlarının, ülkelerindeki hangi ilk bine giren üniversitelerde okuduklarını sorgulayan gençlerimize de hak vermemek elde değil.

Yurt dışında üniversite okunmasına ilişkin, vatandaşı olmayanlara sağlanan imkânları, kendi vatandaşına layık görmeyen mevcut sistemin, yeniden gözden geçirilmesinde, evlatlarımızın istikbali açısından, fayda olacağı kanaatindeyiz.

Bu amaçla, çocuklarımızın yurt dışı eğitimi için önerilerimiz;

  • İmkânı olanın, istediği ülkede, istediği bölümü okuması,
  • Diploması ile YÖK’e başvurup eğitimini sorgulatması,
  • Eğitim sorgulaması uygun olanların, branşlarına uygun akademik değerlendirmesinin yapılması,
  • Değerlendirme sonucunda, yeterli olanlara çalışma izni verilmesi, yeterli olmayanlara eksiklerini Türkiye’deki üniversitelerde tamamlama imkânı verilmesi,

şeklindedir.

Bu şekilde, herhangi bir nedenle ÖSYM’nin narin delikli eleğinden geçemeyen, eğitim sistemimizin kazazedesi zeki çocuklarımıza, istikbal kazandırmanın mümkün olacağı, üretken insan sayımızın da artacağı değerlendirilmektedir.

En düşük doğurganlık özelliğine sahip Güney Koreli kadınların, çocuklarına iyi bir yaşam ve gelecek kazandırabilecekleri endişesinden dolayı, çocuk doğurmaktan kaçınması ve bunun da etkisi ile Güney Kore nüfusunun azalma trendine girdiği bilinmektedir.

TÜİK verilerine göre, 2014’ten itibaren, ülkemizde de doğum oranlarının gittikçe azaldığı ve nüfusumuzun da önceki yıllara göre azalma sürecine girdiği görülmektedir!

Nüfusumuzun azalma sürecinde, kadınlarımızın, çocuklarının geleceğine ilişkin endişelerinin olup olmadığının araştırılması, ilgililerin görev alanına girmektedir.

Muhataplarına duyurulur.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.