Kur’an-ı Kerim’de Yusuf Suresi, bize insanlık tarihinin en dramatik sahnelerinden birini anlatır. Kardeşleri, kıskançlıkla Hz. Yusuf’u bir kuyuya atar. O karanlık kuyuda bir çocuk tek başına kalır. Ne bir ses, ne bir nefes… En acı olan ise ihanetin yakınlardan gelmesidir. Yalnızlığın açtığı yara, o kuyunun karanlığından bile daha ağırdır.
Bugün Gazze’deki manzara, işte o sahnenin yeniden yaşanışıdır. Çocuklar, anneler, babalar; adeta dünyanın ortasında bir kuyunun dibine atılmış gibiler. Üzerlerine yağan bombalar yetmezmiş gibi, ümmetin sessizliği onların yaralarını daha da derinleştiriyor. Çünkü yalnız bırakılmak, en ağır ihanettir. Gazze’nin çocukları Yusuf’un kuyudaki yalnızlığını yaşıyor; bizler de Yusuf’un kardeşleri gibi sırtımızı dönüyor, susuyoruz.
Ama unutulmamalıdır ki Allah’ın kaderinde hiçbir kuyu son değildir. Yusuf’un kuyusu nasıl ki Mısır’ın vezirliğine giden yol olduysa, Gazze’nin kuyusu da ümmetin yeniden dirilişine işaret ediyor. Karanlığın en koyu anı, sabahın en yakın olduğu andır.
İsrail ise her attığı bombayla kendi karanlığını büyütüyor. Bugün dünyada zalimliğin simgesi haline gelmiş durumda. Bir zamanlar “mazlum” imajına sığınan bu devlet, artık nefret edilen bir objeye dönüştü. Meydanlarda, sokaklarda, dünyanın dört bir yanında insanlar tek bir ağızdan “İsrail zulümdür” diye haykırıyor. Bu, onların geleceği için tehlikeli bir işarettir. Çünkü artık onlar için sorunlu bir zaman diliminin fitili ateşlenmiştir; öyle bir yola girdiler ki geri dönüş neredeyse imkânsız hale geldi.
Ama Gazze’nin kuyusunda ağlayan çocuklar için yol farklıdır. Onlar sabırla, imanla ve direnişle büyüyorlar. O küçük bedenlerdeki büyük acılar, yarının büyük dirilişini mayalıyor. Bir gün bu çocuklar ümmetin Yusuf’u olacak. Bugün gözyaşı döktükleri kuyudan, yarın izzetle, onurla yükselecekler.
Dünya İsrail’in zulmünü yazıyor ama yarının tarih kitapları Filistin’in sabrını, direncini ve zaferini yazacak. O gün geldiğinde bugün susanların yüzü kızaracak; mazlumun yanında duranların alnı ise ak çıkacak.
Çünkü Allah’ın vaadi haktır:
“Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara, 153)
Ve biz inanıyoruz ki Gazze’nin yalnızlığa terk edilmiş çocukları, bir gün kuyudan çıkıp ümmetin geleceğini aydınlatacak. Çünkü Yusuf’un hikâyesi bize şunu fısıldıyor: Karanlık kuyular, Allah’ın nuruyla aydınlanmaya mahkûmdur.