Silahla değil, siyasetle çözün

Silahla değil, siyasetle çözün
İşte Diyarbakır halkının Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan beklentisi...

Ali ABBAS YILMAZ/özel

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Binali Yıldırım’ın Diyarbakır gezisi öncesi STK temsilcileri ve halkla görüşerek, beklenti ve taleplerini sorduk. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gelişinden umutlu olan STK temsilcileri ve vatandaşlar, bölgede yaşanan çatışmaların sona ermesi için çözüm sürecine dönülmesini isterken, sorunun silahla değil, siyasetle çözülmesini talep etti.

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım bugün Diyarbakır’a geliyor. Diyarbakır halkına, esnafına ve STK temsilcilerine Cumhurbaşkanı ve Başbakanın kente gelişlerini ve onlardan beklentilerini sorduk.

“Bugüne kadar barış barış barış diyenler bugün niye savaş savaş savaş diyorlar?” diye soran Çiğköfte ustası Recep Alaca, “ 40 yıldır bu çileyi çekiyoruz, artık yeter dayanacak gücümüz kalmadı. Bir misal var; ‘Hırsız Allah’ı çağırıyor, Ev sahibi Allah’ı çağırıyor’ herkes kendine göre haklıyım diyor ama yeter artık dayanacak güzümüz kalmadı. Bu şehir bu halk size ne yaptı? Yeter artık, bu kan, gözyaşı, savaş, ölüm dursun! Analar ağlamasın, çocuklar yetim, Gelinler dul kalmasın. Bu işe bir çözüm bulunsun.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın kentte yapacağı ziyaret öncesi STK ve halk ile yaptığımız röportaj…

30 yıllık Eczane işçisi Ağa Fidan, “ Yıllardır Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, Bakanlar Diyarbakır’a geliyor, gidiyorlar ama hiçbir gelişlerinin bir sonuç getirdiğini görmedik.  Ben 1985 yılında Eczacı çırağı olarak işe başladım ve o günden bu yana bu işi yapıyorum ama hala aynı sorunları yaşıyoruz. Bölgemizdeki işsizlik sorunu çözülmüş değil, gençlerimiz hala işsiz. Bir iş ilanı oluyor on binlerce genç başvuruyor.

 

“Bu memlekette bir günde insanın hayatı alt üst olabiliyor”

İsterim ki, Diyarbakır’a, bölgemize bir devlet yetkilisi geldiğinde sorunlarımızı görsün, derdimize bir çare olsun ama yok, sadece geliyorlar ve gidiyorlar herhangi bir etkileri olmuyor. Yıllardır Eczane sektöründe çalışıyorum ama işlerimiz hiç bu kadar kötü olmamıştı. Bir süre Eczane ortaklığım da vardı ama bir sabah kalktık ki, Eczanemizdeki ürünlerin fiyatları yarı yarıya düşmüş. Ecza depolarından 10 TL’ye aldığımız ilaçların fiyatı 5 TL olmuş. Depoya borcumuz 10 TL ama biz ürünü 5 TL fiyatına satmak zorundayız. Bir gecede hayatımız alt üst oldu ve borçlu bir şekilde Eczanemizi devretmek zorunda kaldık. Sonuçta yine bu sektörde işçi olarak hayatımı kazanmaya çalışıyorum. Bu memlekette bir günde insanın hayatı alt üst olabiliyor, hiçbir şeyin bir garantisi yok.

“Devlet teşvik veriyor ama verdiği teşvikin takibini, denetimini yapmıyor”

İkinci bir husus, bu ülkede denetim yok. Devlet teşvik veriyor ama verdiği teşvikin takibini, denetimini yapmıyor. Teşvik alanlar bir süre sonra bakıyorsunuz iflas gösterip sırra kadem basıyorlar ve milletin cebinden dolan devlet kasasından ödenen paralar bir bakıyorsunuz buhar olup uçmuş. Haliyle vatandaşa iş imkânı açılsın umuduyla verilen teşvikler uyanıkların cebinde erimiş gitmiş ve devlet de bu durumun takipçisi olmuyor.

 

“Bölgedeki sorunların siyasetle çözülmesi lazım”        

Cumhurbaşkanından isteğim, beklentim her şeyden önce gençlerimize iş imkânı sağlamasıdır. Teşviklerin boşa verilmemesi, denetimlerin sağlanmasıdır. Tabii ki, bütün bunlar için her şeyden önce bölgenin normal bir yaşama dönmesi gerekiyor. Bunun için de bir an önce bölgedeki sorunların siyasetle çözülmesi lazım. Bugün, vekillerimizin dokunulmazlıkları kaldırılıyor, belki tutuklananlar olacak bu gidişat her şeyi daha da içinden çıkılmaz hale getirecektir. Devleti yönetenlerin sorunları çözmesi lazım, sorunları daha da karıştırmanın kimseye bir yararı yoktur. Sorun yoktur demekle sorunlar yok olmuyor. Bugün çözülmezse yarın çözümü daha zor olacak. İnsanların daha fazla acı çekmesi, daha büyük sıkıntılar yaşaması sorunları daha da büyütmekten başka bir işe yaramayacak. Yol yakınken siyasi bir çözümle, demokratik barışçıl yöntemlerle bir huzur ortamı sağlansın” şeklinde konuştu.

 

Erdoğan’ı severdim

İsmini vermek istemeyen bir emekli vatandaş ise, “Memleketimizi bu hale getirenlere bir çift sözüm var: bir orta yol bulun! Sur ne haldedir, yazıktır bu insanlara. Sur’u eski haline getirsinler, orada yaşayan insanlar orada yaşamaktan mutluydu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı severdim, ilk geldiği zamanlar güzel şeyler söyledi, umutlandık ama sonra ne oldu da değişti. Ben kim olursa olsun hiçbir insanımızın kanının dökülmesini istemiyorum. Erdoğan Cumhurbaşkanı olmadan önce barış dedi, sonra ne oldu da memleketimiz daha büyük yıkımlar yaşadı.

“Tek bir insan bir ülkeyi yönetemez”

Cumhurbaşkanı Erdoğan Başkan olmak istiyor, her sözüne tek diye başlıyor. Tek olmak Allah’a mahsustur. Tek bir insan bir ülkeyi yönetemez. Tek bir insan her şeyi doğru bilemez. İnsan Beşerdir, şaşar; bir tek insanın iki dudağı arasına bir memleket bırakılamaz. Türkiye’de demokrasi diye bir şey kalmadı, tek bir insanın demokrasisi olmaz. Demokrasi çeşitliliktir, farklılıktır, çoğulluktur.  Ne deyim, Allah tektir, büyüktür; Allah başımızdaki tekçileri ıslah etsin” diyerek tepkisini dile getirdi.

 

Cumhurbaşkanı devlet büyüğüdür, derdimize bir çare bulsun”

 Geçmiş yaşına rağmen geçim mücadelesinden kopmayan Behçet Baz, “ 76 yaşındayım, 6 aydır evime gidemiyorum. Evimizden apar topar çıktık elbiselerimizi bile alamadık. Sur’daki evimin kapı penceresi kırılmış, eşyalar harap olmuş. 6 aydır İŞKUR’un verdiği işte çalışıyorum, cami’ye bakıyorum. 6 ay oldu her gün orda burada kalıyorum. Hanım raporlu hastadır. İŞKUR işi devamlı değil, yarın bitti mi ne yapacağız, halimiz ne olacak bilmiyorum. Cumhurbaşkanı devlet büyüğüdür, derdimize bir çare bulsun” diye konuştu.

“Devletten sürekli bir iş istiyorum, asgari ücretle de olsa sabit bir işim olsun”

66 yaşındaki Mehmet Sait Demirdağ, ” 23 sene oldu köyden çıkmışım. Hanım kalp hastasıdır ve doktorlar yüksek binada oturmamızı yasaklamış ama evimiz en üst kattadır. Hanım özürlü maaşı alıyor ben geçici olarak İŞKUR’da çalışıyorum. Bu iş bittiğinde halimiz perişandır. Devletten sürekli bir iş istiyorum, asgari ücretle de olsa sabit bir işim olsun.   66 yaşındayım ve şuana kadar hiçbir kötü işte adım geçmedi. Hiçbir zaman devlete karşı gelmedim. Cumhurbaşkanından tek isteğim var, sürekli bir işim olsun” dedi.

 

“Ağzımıza bir parmak bal çalıyorlar sonra bir bakıyoruz cebimizden paramız eksilmiş”

İsmini vermek istemeyen bir kadın ise, “Allah var, başta iyi yaptı, ‘Yiğidi öldür hakkını yeme’ ama sonra yavaş yavaş verdiklerini geri aldı. Bak bugün Eczaneye geliyorum dünya kadar para veriyorum. Özel hastaneler açıldı yaşasın ama baktık cebimizden para eksiliyor. Bir cebimizden para giriyor diğer cebimizden ne olduğunu anlamadan para gidiyor. Ağzımıza bir parmak bal çalıyorlar sonra bir bakıyoruz cebimizden paramız eksilmiş” diye konuştu.

“Aldığımızı ödeyemiyor, verdiğimizi alamıyoruz”

Diyarbakır’ın ünlü çiğköfte ustası Recep Alaca, “ Yüzlerce yıl Mezopotamya topraklarında kardeş kardeşe yaşadık. 58 yaşındayım, ömrüm burada geçti. Birbirimizden kız alıp verdik, kimi zaman tavuklarımız karıştı birbirine. Diyarbakırlı olmak bir erdemliktir, kültürdür, sabır işidir.

Bizim memleketimiz bunu hak edecek ne yapmıştı? Diyarbakır bu olayları hak etmemişti. Demek ki, Allah’u Teâlâ bizi bazı imtihanlarla sınıyor.  Bugüne kadar barış barış barış diyenler bugün niye savaş savaş savaş diyorlar? Bu memleket Peygamberler şehridir, 9 Peygamberin 27 Sahabenin yaşadığı bir şehirdir. Bu olaylar niye biran önce bitmiyor. Bir Diyarbakırlı olarak artık, kan, savaş, gözyaşı, ölüm istemiyoruz. Bizim büyüklerimizden ricamız, biran önce bu işe bir çözüm bulsunlar. Halk perişandır, esnaf perişandır, kan ağlıyor. Aldığımızı ödeyemiyor, verdiğimizi alamıyoruz. 10 tane işçi çalıştırıyorum, yarın kapatır gider İstanbul’da, İzmir’de Bursa’da, Ankara’da yine bu işi yaparım. Peki, bu 10 tane işçi ne olacak? Bunların hepsi, 5 -  10 nüfusa bakan insanlardır ve her biri 15 20 senedir yanımda çalışıyorlar. Ben bu dükkâna kilit vurduğumda yarın vicdan azabı duymaz mıyım?

“Kimse bizim üzerimizden de rant yapmasın”

Diyarbakır Doğunun Paris’idir, kutsal bir mekândır. 8 tane Peygamberin kabri Diyarbakır’dadır. Biran önce büyüklerimiz bu soruna bir çözüm getirsinler. Sur’da evim vardı, annem sadece bir entarisini alıp kaçabildi. Şimdi evim top sahası olmuş, boş bir alan. Kurşunlu Caminin girişinde sağda iki katlı evim vardı. Evim gitti, içinde 60 bin TL eşyam gitti. Evden hiçbir şey çıkartamadım ama bu da önemli değil, bizim için önemli olan bu toprakların, memleketin huzurudur. Biz artık kan istemiyoruz, savaş istemiyoruz. Kimse bizim üzerimizden de rant yapmasın. Biz artık Kürtçülük davası istemiyoruz. Biz bu ülkeye huzur, refah ve iş sahası istiyoruz.  Gençlerimizin hepsi boştadır, iş bulamıyoruz. İş yapıyoruz paramızı alamıyoruz. Ne olacak bunun sonu?

“İnsanlar dışarı çıkmazsa ben çiğköfteyi kime satacam”

Elimizde ne varsa tükettik, şimdi sefil sefil yaşıyoruz. Ben bu saatte 20 kişiye yemek verirdim, öğlen oldu siftah yok boş boş oturuyoruz. Evet, Sur’daki olaylar bitti ama hala işler düzelmiş değil, çünkü akşam 7’den sonra kimse sokağa çıkmıyor. İnsanlar dışarı çıkmazsa ben çiğköfteyi kime satacam. Akşam 7’den sonra burası bomboş ve çocuklar top oynuyor, top sahası oluyor sokaklar.

“Bu şehir bu halk size ne yaptı?”

40 yıldır bu çileyi çekiyoruz, artık yeter dayanacak gücümüz kalmadı. Bir misal var; ‘Hırsız Allah’ı çağırıyor, Ev sahibi Allah’ı çağırıyor’ herkes kendine göre haklıyım diyor ama yeter artık dayanacak güzümüz kalmadı. Bu şehir bu halk size ne yaptı? Yeter artık, bu kan, gözyaşı, savaş, ölüm dursun! Analar ağlamasın, çocuklar yetim, Gelinler dul kalmasın. Bu işe bir çözüm bulunsun” dedi.

“Ayda 5 daire satardım, 3 aydır tek daire satamadım boş boş oturuyorum”

Emlak işleri yapan Tarık Ekinci, “Aylardır kimse ev alıp satamıyor. Diclekent bile kan ağlıyor, 250 bin TL ev 200 bin TL’ye düşmüş ama alıcı yok. Ayda 5 daire satardım, 3 aydır tek daire satamadım boş boş oturuyorum. Önceleri para kazanabiliyordum, eve gidiyordum huzurum vardı. Şimdi eve gidiyorum içim rahat değil. Haberlere bakıyorum, çatışma, ölüm, acı, gözyaşı moralim, psikolojim bozuluyor.

“Bu mesele şeffaf, temiz bir siyasetle ancak çözülür”

Bugün herkes kendi rantı için yaklaşıyor meseleye. Kimsenin vatandaşı düşündüğü yok. Yeter artık, bu mesele silahla çözülecek bir mesele değildir. Bu mesele şeffaf, temiz bir siyasetle ancak çözülür. Silahla sadece Türk, Kürt halkları zarar görür.

“Erdoğan’ın eski halini seviyorum ve ondan beklentim çoktu”

Ben iki dönem AK Partiye oy verdim. Erdoğan’ın eski halini seviyorum ve ondan beklentim çoktu. Neden sonra böyle oldu bunu bilmiyorum ama yeter artık asker de polis de Kürt genci de ölmesin. Cumhurbaşkanı Erdoğan büyük bir liderdir, bu işe siyasi bir çözüm bulsun” diye konuştu.

“Sur harabe olmuş, kokudan evlerimize giremiyoruz”

Eskiden Balıkçılık yapan Aziz Temiz, “ Sur’da yaşıyordum ama artık Sur’da hayat kalmadı. Sur’da bir evim vardı ama artık korkudan evime gidemiyorum. Önceleri Sur cıvıl cıvıldı, Turistler gelirdi, hayat Sur’da güzeldi.  Sur harabe olmuş, kokudan evlerimize giremiyoruz.  3 ay İŞKUR’da çalıştım ama artık işsizim. Şimdi seyyar satıcılık yapıyorum. Bu olayların biran önce bitmesini istiyorum. Düzenli bir işimin olmasını istiyorum ” dedi.  

“Korkmadan evimizden dışarı çıkmak istiyoruz”

Cumhurbaşkanını çok sevdiğini söyleyen Ev Hanımı Mahpusiye Güzel, “ Bir an önce bu olayların bitmesini istiyoruz, hiç kimse ölmesin. Hayat normale dönsün, yollar açılsın, hastanelere rahat gidemiyoruz. Korkmadan evimizden dışarı çıkmak istiyoruz. Akşam saatleri olduğunda bir an önce evimize nasıl gideriz diye düşünüyoruz.  Çatışmaların, olayların son bulmasını istiyoruz, kan dökülüyor, insanlar ölüyor psikolojimiz bozuluyor. Çok canlar yandı, çok insanımız öldü. Ne olduysa fakir fukaranın çocuklarına oldu.  Hep birlikte bu soruna bir çözüm yolu bulsunlar.  Erdoğan’ı çok seviyoruz, Allah yardımcısı olsun. Baştan beri oyumu AK Partiye veriyorum. Erdoğan geldi okullara, Kur’an kurslarına rahat rahat gidiyoruz ” şeklinde konuştu.

İki taraf çok sert

GÜNSİAD Başkanı Şah İsmail Bedirhanoğlu: Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın Diyarbakır’a gelmesi her anlamda önemlidir. Bölgede son dönemlerde olağanüstü koşullar yaşandı. Hendek siyaseti, çatışmalar ve operasyonlar toplumu hem siyasi, hem ekonomik, hem de psikolojik anlamda çok etkiledi. Ağır bir tabloyla karşı karşıyayız. Özellikle bölgede ekonomik anlamda ağır bir tablo yaşanıyor. Bu tablonun hafifletilmesi için daha önce hem Cumhurbaşkanı’na, hem de Başbakan’a taleplerimizi ilettik, ancak taleplerimizin bir kısmı karşılandı bir kısmı ise karşılanmadı. Kürt meselesiyle ilgilenen biri olarak bir an önce bu meselenin sona ermesini umut ediyorum. Umarın yeni bir diyalog sürecinin kapıları aralanır ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuda Diyarbakır’da bir mesaj vereceğini sanmıyorum. Her iki taraf açısından da posizyonlar çok sert. Erdoğan’ın yine terörle mücadelede kararlılık vurgusu yapacağını düşünüyorum” diye konuştu.

Çözüm sürecine geri dönülsün

Diyarbakır Barosu Başkan Yardımcısı Ahmet Özmen: Bu süreçte Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın bölgeye yapacağı ziyaret önemli. Umarım bu ziyaret bölgedeki çatışma ortamının son bulması için vesile olur. Çözüm sürecine dönülmesi için bir adım olur. Umut ediyorum ki silah ve çatışmanın çözüm olmadığını anlarlar  ve bu duruma bir an önce son verirler. Kürt meselesi bu şekilde yol alamaz. Hatta mevcut durumu daha da derinleştirdiği gibi toplumda ciddi kırılmamalara ve ayrışmalara sebebiyet veriyor. Bunu her fırsatta dile getiriyoruz. Sizler aracılığıyla bu görüşümüzü tekrar dile getiriyoruz. Çözüm sürecine bir an evvel geri dönülmesini temenni ediyoruz.”

Halk mutsuz

Pir Sultan Abdal Derneği Başkanı Cafer Koluman, “Hafta sonu Cumhurbaşkanı ve Başbakan Diyarbakır’a geliyor. Keşke geliş amaçları halkların iradesine hizmet eden bir geliş olsaydı. Geliş amaçları keşke içinde bulunduğumuz bu kaos sürecini tüketen,  bu savaş haline son veren bir amaç olsaydı. Ama maalesef dokunulmazlıkların kaldırılması hamlesinde de gördüğümüz gibi Cumhurbaşkanı,  Başkanlığa nasıl geçerimin derdinde.  Bir Cumhurbaşkanı temsil ettiği makam itibarıyla halkıyla barışık olması gerekiyor. Cumhurbaşkanının halkı bu savaş atmosferinin inden çıkaracak adımlar atması lazım. Ama maalesef Cumhurbaşkanı savaş halini tetikleyen açıklamalarda bulunarak vatandaşlarda büyük bir hayal kırıklığına, mutsuzluğa neden olmaktadır. Cumhurbaşkanının buraya gelişi halklar açısından bir anlam ifade etmeyecektir. Tamamen Cumhurbaşkanının kendi siyasi amaçlarına hizmet eden bir geliş olduğunu buradan ifade etmek isterim” dedi.

 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.