STK temsilcilerinden referandum yorumu: Sandık, uzlaşın dedi

STK temsilcilerinden referandum yorumu: Sandık, uzlaşın dedi
STK temsilcilerinden referandum yorumu: Sandık, uzlaşın dedi

Ali Abbas YILMAZ-ÖZEL HABER

Diyarbakır’daki STK temsilcileri, 16 Nisan’da yapılan Anayasa referandumunun sonuçlarını gazetemize değerlendirdi.

18 maddelik anayasa değişiklik paketinin oylandığı halkoylaması sonuçları ülkenin ve bölgenin siyasal gündeminin baş sırasında yer alırken,  görüşlerine başvurduğumuz STK temsilcileri referandum sonuçlarına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundular.

 

 

‘Önümüzdeki süreçte yeni, sivil, demokratik bir anayasa yapılmalı’

Türkiye’nin yeni anayasa ihtiyacına vurgu yapan Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen,  16 Nisan referandum sonuçlarını şöyle değerlendirdi: “ Bilindiği gibi referandum sonuçları artı 1 farkla %51 ‘Evet’ olarak çıktı. Bu referandum süreci ne yazık ki, Türkiye toplumunda ciddi bir ayrışmaya, kutuplaşmaya sebebiyet verdi. Biz, defaatle görüşlerimizi dile getirirken bu ayrışma ve kutuplaşmanın Türkiye’ye bir yarar sağlamayacağına değindik. Toplumun her bir bireyinin ve tabii ki, başta da siyasetçiler olmak üzere bu ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı, ötekileştirici dili bırakmaları ve toplumu bir araya getirecek, toplumun tamamının sahipleneceği bir dil kullanmalarını ifade ettik. Bunun da sadece söylemde kalmaması gerektiğini ve bu yönde bir politik tutum gösterilmesi gerektiği kanaatimizi defalarca paylaştık. Anayasa değişikliği, yürütme, icra organının şeklini değiştirdi ama Türkiye’nin ihtiyacı olan değişiklik bu değildi. Türkiye’nin ihtiyacı olan 12 Eylül anayasasının ruhunu tamamen ortadan kaldıracak, sivil, demokratik ve yeni bir anayasadır. Bundandır ki, bu anayasa değişikliği Türkiye’nin anayasa ihtiyacını ortadan kaldırmamıştır ve önümüzdeki süreçte yeni, sivil, demokratik bir anayasa yapımı çalışmalarına başlanmasının ve yeni anayasanın gerçekleştirilmesi gerektiğini ifade ediyorum.

 

‘Çatışmasız, şiddetsiz, silahsız bir bakışla…’

Bölge açısından da bir başka hususu değerlendirecek olursak; Bölgede özellikle Diyarbakır’da ‘Hayır’ oyları ‘Evet’ oylarından daha fazla çıkmıştır. Bunu da Kürt meselesi bağlamında düşünmek ve değerlendirmek gerekiyor. Son iki yılda yaşanan çatışmalı süreç, nihayet bulan çözüm süreci, bu çatışmalı süreçte yaşananlar; Milletvekillerinin tutukluluğu, belediyelere kayyum atanması gibi uygulamaların aslında Kürt halkı tarafından olumlanmadığı, kabul görmediği sonucuna da varmak mümkündür. Güvenlik perspektifli politikalar yerine, Kürt meselesini nihai, kalıcı bir çözüme kavuşturacak demokratik perspektifli çözüm önerileri geliştirecek bir politikaya geri dönülmesi gerektiğinin işaretini vermiştir. Çatışmasız, şiddetsiz, silahsız bir bakışla bir yöntemle Kürt meselesinin üzerine gidilesi gerekiyor.

‘YSK’nın almış olduğu karar mevzuata aykırıdır’

Bir diğer husus ise referandum gününden bu yana tartışıla gelen ‘mühürsüz pusula ve zarfların’ YSK tarafından geçerli olduğu yönünde vermiş olduğu karardır. YSK aldığı bu kararla ne yazık ki, referandum sonuçlarını tartışmalı hale getirmiştir. Bu konuda Yüksek Seçim Kanunu çok açıktır ve YSK’nın almış olduğu karar mevzuata aykırıdır. Yüksek Seçim Kurulu, en azından kamuoyunu rahatlatmak adına bir bilgilendirme, açıklama yapması gerekiyor. Bu açıklama da şu şekilde olması gerekiyor: mühürsüz zarf ve pusulaların ne kadar oyu içerdiğini ve bu oyların ne kadarının ’Evet’ ne kadarının  ‘Hayır’ olduğunu kamuoyunun karşısına çıkarak paylaşmalı ve bu tartışmalara noktayı koymalıdır.

‘Yeni bir siyasi anlayışla hareket edilmesinin beklentisi içerisindeyiz’

Sonuç olarak, referandumun sonucu daha önce de ifade ettiğimiz gibi Türkiye toplumunun sorunlarını bir gecede ortadan kaldırması mümkün değil. Türkiye toplumunu bütünleştirecek, kucaklaştıracak yeni bir siyasi anlayışla hareket edilmesinin beklentisi içerisindeyiz ve referandum sonuçlarının Türkiye toplumuna hayırlı olmasını diliyorum.”

 

 

Halk, siyasi iktidara mesaj verdi

Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri Diyarbakır şubesi Başkanı Cafer Koluman, “Referandum çalışmaları eşit koşullarda yapılmadı. ‘Hayır’ çalışmalarını yürüten kesim eksi 1 ile çalışmaya başladı. Ancak evet çalışmasını yürütenler devletin tüm olanaklarını kullandılar. Şayet kullanmamışlarsa bunu halka ispat etmek gibi bir sorumlulukları vardır. Referandumda ciddi oranda bir ‘Hayır’ oyu çıkmıştır. Yine, ‘Mühürsüz oy pusulaları’ konusunda YSK’nın yapmış olduğu açıklama ise kurumun bağımsızlığına gölge düşürmüştür. Referandum çalışmalarının eşit koşullarda yapılmadığı kanısındayız. Bütün bu gelişmeler üzerinden baktığımızda açıkça ‘Hayır’ kazanmış ve Erdoğan’a, siyasal iktidara ciddi bir mesaj verilmiştir. İstanbul, Ankara başta olmak üzere, Türkiye sanayisinin, ticaretinin ve turizminin ana arterleri olan büyükşehirlerde ‘Hayır’ çıkması hükümete verilen anlamlı bir mesajdır. Siyasal iktidarın politikalarının doğru olmadığı, bu politikaların halka bir fayda getirmeyeceği mesajı halk tarafından verilmiştir.

‘Artışlar doğru analiz edilmelidir’

Her ne kadar bölgemizde evet oylarının arttığı gibi bir algı yaratılsa da bu artışlar şişirilmiş bir artıştır. Bu artışlar doğru analiz edilmelidir. Bölgede yaşanan çatışmalı süreçle birlikte yüz binlerce insan yerlerinden yurtlarından edilmiştir. Seçmenler kayıtlı oldukları yerlerden uzaklaşmışlar ve bu seçmenlerin ne kadarının sağlıklı bir şekilde oy kullanabildiklerini göz ardı etmemek gerekir. Her ne kadar AK Parti ya da ‘Evet’ cephesinin bölgedeki oylarını arttırdığı yönünde açıklamalar yapılsa da bu sonuçların nasıl, hangi koşullarda elde edildiğinin objektif olarak değerlendirilmesi gerekir. Kürt siyasetinin en kitlesel partisi olan HDP’nin Eşgenelbaşkanlarının, Milletvekillerinin, on binden fazla çalışanının tutuklu olması, belediye başkanlarının görevden el çektirilmesi, tutuklanmaları, OHAL koşulları, kırsal bölgelere ulaşımda sıkıntılar yaşanması vs… bütün bunlar görmezden gelinerek tek başına ‘Evet’ oylarındaki artışa bakarak yapılan değerlendirmeler tek yanlı olacaktır.

‘Zarfların da oy pusulalarının da mutlaka mühürlü olması gerekir’

‘Mühürsüz oy pusulası’ meselesine de gelince, aslında bu konuda seçim kanunu açıktır ve bu kanuna göre, zarfların da oy pusulalarının da mutlaka mühürlü olması gerekir, olmadığı zaman da bu oyların bir geçerliliği yoktur. Nitekim Anayasa Mahkemesinin geçmiş seçimlerde bu konuda içtihat kararları da mevcuttur. Bu kararlardan YSK Başkanı Güven’in bilgisi olmadığı da düşünülemez ama buna rağmen YSK Başkanı S. Güven, çıkıp farklı bir açıklama yapıyor. Aslında bu açıklama kendinden menkul bir açıklama da değildir. Bu açıklama, tamamen, ‘Evet’ için çalışan siyasi iktidarın etkisinden kalarak yapılan zorunlu bir açıklamadır. Bu yapılan açıklama aslında çelişkiyi de açık bir şekilde ortaya koymuştur. Dolayısıyla, hukuka uygun bir sayım yürütülmemesi referandum sonuçlarını gölgelemiştir. Ayrıca bölgemizde sandıklar saat 16.00'da kapanmasına rağmen sayımın geç yapılması bir muammadır.”

‘Kazasız belasız bir seçimi daha atlattık’

Sandıktan çıkan sonuca herkesin saygı göstermesi gerektiğine vurgu yapan GÜNSİAD Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu, “Türkiye, kritik bir referandumu geride bırakmış bulunmaktadır. Öncelikle, referandum seçimleri sırasında toplumun gösterdiği sağduyu, aklıselim takdire şayandır. Kazasız belasız bir seçimi daha atlattık. Bir seçim sonucu çıkmıştır ve çıkan sonuca herkesin saygı duyması gerekir. Seçimleri geride bıraktık ve artık önümüzdeki döneme bakacağız. Hem siyasal hem toplumsal hem de ekonomik hayatta artık gerekenleri yapmamız gerekiyor. Toplumda istikrar duygusunun hakim olmasını sağlamak ve bir takım kaygıları ortadan kaldırmak bakımından hükümetin de bazı tedbirler alması ve yeni yaklaşımlar geliştirmesi gerekiyor. Bu bakımdan seçim sonuçlarının bölgemize, ilimize hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.

Halk her iki tarafa da mesaj verdi

1Kasım sonuçlarına kıyasla 16 Nisan’da ‘Evet’ oylarının bölgede artmış olmasında son yıllarda bölgede yaşanan hendek, barikat olayları ve çatışmalı sürecin seçmenlerin tercihini etkilediğini ve böyle bir eğilimin meydana geldiğini söyleyebiliriz. Bu sonuç hem yaşanan çatışmalı sürece bir tepkidir hem de Kürt sorununun çözülmesi noktasında Erdoğan’a verilmiş bir mesajdır diye düşünüyorum. Türkiye genelinde çıkan sonuç ise şudur: Gerçekten bir toplumsal uzlaşmanın olması noktasında seçmen net bir mesaj vermiştir”  şeklinde konuştu. 

‘İnsanlar kendilerini yakın gördükleri sonuca göre konumlandılar’

Diyanet Sen Diyarbakır Şube Başkanı Ömer Evsen, Referandum sonuçları üzerine yaptığı değerlendirmede Kürt sorununun çözümüne dair öngörülerini paylaştı. Evsen, şöyle konuştu: “ Tabii, referandum sonuçlarını siyasi partilere bir güven ya da güvensizlik olarak değerlendirmemek lazım. Sonuç itibariyle bir anayasa değişikliğine gidildi ve bu değişiklik de halkoyuna sunuldu. ‘Evet’ ya da ‘Hayır’ cephesi olarak adlandırılan gruplar tek partiden oluşmuyorlardı, öncelikle bunu belirtmek gerekiyor. Bu açıdan baktığımızda her iki taraftaki kitleden de ‘Evet’ ya da ‘Hayır’ tercihinde geçişlerin olduğunu görüyoruz. İnsanlar kendilerini yakın gördükleri sonuca göre konumlandılar ve bu yönde de tercihlerini yaptılar. Elbette ki, Cumhurbaşkanının alana çıkarak ‘Evet’ kampanyasına destek vermesiyle ciddi bir sinerji oluştu ve bu destek ‘Evet’ kampanyasını hızlandırdı ve bu durum karşın ’Hayır’ kampanyasını zayıflatan bir etken oldu.

‘Bölgenin yarısı ‘Evet’ yarısı ‘Hayır’ demişse bunu böyle okumamız gerekiyor’

Bölge açısından bakacak olursak da bölgenin, geleceğini Türkiye’nin geleceğinde gördüğünün bir kez daha teyidi oldu bu seçim sonuçları. İnsanlar hiçbir şekilde bu sistemin dışında kendilerini konumlandırmak istemediklerini açık bir şekilde gösterdiler. Bu referandum sonuçları, Kürtlerin ve Türklerin kaderinin ortak olduğunu ve birbirlerini dışlamayacaklarını bir kez daha kanıtlamıştır.  Bölgenin yarısı ‘Evet’ yarısı ‘Hayır’ demişse bunu böyle okumamız gerekiyor. Sonuç itibariyle bir hükümet sistemi değişikliği üzerinden hareket edildi ve bu hükümet sistemi için de adımlar atıldı. Bence bölgede yaşayan Kürtler bunun bir sistem değişikliği olduğunu açık ve net bir şekilde gördüler. Bundan sonra Kürtlerle ilgili atılacak adımlarda daha güçlü bir iktidar, daha hızlı hareket kabiliyeti olan bir yapının sorunları çözebilmesinin daha kolay olduğunu gördüler. Ben, Kürt sorununda Cumhurbaşkanının, ‘elinde silah olmayan herkesle görüşürüm’ , ifadesinin halkın nazarında karşılık bulduğunu ve bölgeden giden oylarla da bunun teyid edildiğini düşünüyorum. Bir önceki seçim sonuçları ile referandum sonuçlarını karşılaştırdığımızda ve 450 bin gibi bir oy artışının Cumhurbaşkanının söyleminin etkisini ortaya koymuştur.

‘Devlet, Kürtlere ne vereceğini açık ve net bir şekilde masaya koyacaktır’

Muhtemelen önümüzdeki dönemde yeni bir süreç başlayacaktır ve bu süreç içinde devlet Kürt sorunun silahla ilgili olan kısmını ayrı ama halkla ilgili olan kısmını çok ayrı bir konseptte çözme noktasında bir adım atacaktır diye düşünüyorum. Bunun çok iyi düşünülerek hazırlanmış bir süreç olacağını ve bir önceki sürecin sıkıntılarından derler çıkarılarak adımlar atılacağı kanaatindeyim. Önümüzdeki süreçte Kürt diliyle ilgili, seçme ve seçilme ile ilgili çok ciddi çalışmalar yapılacağını, basın yayın organları ve halkın kendisini ifade etmesinin kanallarıyla ilgili çok hareketli bir döneme girileceğini düşünüyorum. Bütün bu konularla ilgili gerekli yasal altyapının oluşturulacağını düşünüyorum. Devlet, önümüzdeki dönemde Kürtlere ne vereceğini açık ve net bir şekilde masaya koyacaktır. Bunun yanında önceki çözüm sürecinde masayı deviren taraf olarak görünen PKK’ya karşı mücadeleyi de devam ettirecektir. Belki de önümüzdeki günlerde Türkiye’deki tüm silahlı kanadın geri çekilmesi şeklinde bir durumla da karşı karşıya gelebiliriz, bunu da bir öngörü olarak ifade ediyorum ama bu olmayacak bir şey de değil. Ben, Cumhurbaşkanının AK Partinin başına geçtiğinde bu konuda daha hızlı adımlar atacağını okuyabiliyorum. Bence bunu siyasi çevreler de böyle okuyorlardır. Cumhurbaşkanının danışmanlarından Şükrü Karatepe’nin açıklamaları bu noktada bir sinyal veriyor gibi.

‘Sonuçları tek bir tarafa mal etmek çok yanlış’

‘Evet’ ya da ‘Hayır’ cephesinde oluşan sonuçlarda bu cepheleri oluşturan tüm parti ve çevrelerin katısı, etkisi vardır. Bunu sadece bir partiye ya da belli çevrelere indirgemek doğru olmaz. Mesela MHP’nin meclisteki desteği olmadan bu teklif halkın karşısına çıkarılamazdı. Yine, STK’ların çabalarını, çalışmalarını yok sayamayız. O nedenle de bu sonuçları sadece bir yapının işi olarak görmekten ziyade cepheleri oluşturan tüm yapıların ortak çabalarının ve çalışmalarının ürünü olarak görmek lazım. Bölgedeki ‘Evet’ oylarında Hüda Par’ın, MHP’nin, STK’ların, Memur Sen’in ve kendine bu işi dava edinen tüm bireylerin etkisi, katkısı olmuştur. Sonuçları tek bir tarafa mal edersek,  yontarsak çok yanlış bir okuma yapmış oluruz ve sosyolojik gerçekliği görmezden gelmiş oluruz.

‘Referandum geride kaldı ve herkesin artık önüne bakması gerekiyor’

Sonuç olarak referandum sonuçlarına hepimizin saygı göstermesi gerekir. %51.4 ‘Evet’ yerine sandıktan aynı oranda ‘Hayır’ da çıkabilirdi. Sonuç ne çıkarsa çıksın sandıktan çıkan iradeye herkesin saygı göstermesi gerekir. Toplum ayrışmaya karşı uyanık olmalı, adım atarken özellikle ayrıştırıcı bir dilden uzaklaşmalı ve daha çok birleştirici bir dil üzerinde uzlaşma sağlanmalı. Bunu hem siyasetçiler hem de bireyler yapmalıdır. Bu saatten sonra uzlaşmacı bir dil bizim geleceğimizi daha iyi inşa etmemizi sağlayacaktır. Bu uzlaşı ortamı hem siyaseten hem de maddi açıdan doğru bir yola girmemizin önünü açacaktır. Referandum geride kaldı ve herkesin artık önüne bakması gerekiyor.”

 

 

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.