Tanrıkulu, Kürt aileye ırkçı saldırıyı Meclis gündemine taşıdı
Uğur Kasioğlu
TİGRİS HABER - Önceki gün Mersin’in Çamlıyayla ilçesine bağlı Kisecik köyünde, Kürtçe konuştukları gerekçesiyle 8 kişilik bir aileye yönelik ırkçı saldırı gerçekleşmişti. Aralarında kadınların ve üç aylık bir bebeğin de bulunduğu aile, iddialara göre köy girişinde araçları durdurularak önce sözlü, ardından fiziki şiddete maruz bırakıldı. Saldırıda ağır yaralanan Adnan Nazlı’nın yoğun bakımda tedavisinin sürdüğü öğrenildi. Olayın, aralarında köy muhtarının da bulunduğu bir grup tarafından gerçekleştirildiği öne sürüldü. Olayın ardından gözaltına alınan şüpheliler, dün akşam saatlerinde serbest bırakıldı.

CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, konuyu hem idari hem de yargısal boyutuyla Meclis gündemine taşıyarak İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un yanıtlaması istemiyle iki ayrı yazılı soru önergesini TBMM Başkanlığı’na iletti.
“Olay nefret suçu kapsamına alındı mı?”
Tanrıkulu, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya yönelttiği sorularda, olayla ilgili idari soruşturma başlatılıp başlatılmadığını, köy muhtarı hakkında herhangi bir görevden uzaklaştırma veya disiplin işlemi uygulanıp uygulanmadığını sordu. Ayrıca, gözaltına alınan kişi sayısı, olayın “nefret suçu” kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği ve Türkiye’de yurttaşların anadillerini kamusal alanda konuşmalarına yönelik tehdit ve şiddet olaylarının önlenmesine dönük özel bir politika veya eylem planı olup olmadığı konularında yanıt talep etti. Tanrıkulu, son 5 yılda “Kürtçe konuşma” gerekçesiyle yaşanan saldırıların sayısını ve yargıya taşınma oranlarını da sordu.
Tanrıkulu’nun Yerlikaya’ya yönelttiği sorular şöyle:
-Mersin’in Çamlıyayla ilçesinde Kürtçe konuştukları gerekçesiyle saldırıya uğrayan aileye ilişkin Bakanlığınızca yürütülen idari soruşturma başlatılmış mıdır?
-Saldırının faili olduğu iddia edilen köy muhtarı hakkında herhangi bir görevden uzaklaştırma veya disiplin işlemi uygulanmış mıdır?
-Bu olay kapsamında gözaltına alınan kaç kişi vardır ve haklarında hangi adli işlemler başlatılmıştır?
-Olayın “nefret suçu” kapsamında değerlendirilmesi için Bakanlığınızca herhangi bir girişimde bulunulacak mıdır?
-Türkiye’de yaşayan yurttaşların anadillerini kamusal alanda konuşmalarına yönelik tehdit, baskı ve şiddet olaylarının önlenmesi için Bakanlığınızın özel bir politika veya eylem planı var mıdır?
-Son 5 yıl içerisinde Türkiye genelinde “Kürtçe konuşma” gerekçesiyle gerçekleştirilen saldırı sayısı kaçtır ve bu saldırıların kaçı yargı sürecine taşınmıştır?
“Adli soruşturma ne aşamada?”
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un yanıtlaması istemiyle soru önergesi veren Tanrıkulu, Mersin’de yaşanan bu saldırının adli makamlar tarafından TCK kapsamında “nefret suçu” olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Tanrıkulu, Türkiye genelinde son 5 yılda anadil nedeniyle yaşanan saldırılarla ilgili açılan davaların sayısı ve sonuçları ile Bakanlığın nefret suçlarına yönelik özel bir yargısal izleme veya istatistik sistemi yürütüp yürütmediği konusunda kamuoyunun bilgilendirilmesini talep etti.
Tanrıkulu’nun Tunç’a yönelttiği sorular şöyle:
-Mersin’in Çamlıyayla ilçesinde Kürtçe konuştukları gerekçesiyle saldırıya uğrayan aileye yönelik soruşturma hangi aşamadadır?
-Saldırıya karıştığı iddia edilen köy muhtarı hakkında yürütülen adli süreç ne durumdadır?
-Olay, Türk Ceza Kanunu kapsamında “nefret suçu” olarak değerlendirilmekte midir? Bu yönde savcılık tarafından özel bir soruşturma başlatılmış mıdır?
-Saldırıya ilişkin gözaltına alınan şüphelilerin mevcut tutukluluk veya adli kontrol durumları nedir?
-Türkiye genelinde son 5 yılda anadil konuşma gerekçesiyle gerçekleştirilen saldırıların kaçı hakkında kamu davası açılmıştır ve bu davaların sonuçları ne olmuştur?
-Bakanlığınız, nefret suçlarıyla mücadeleye yönelik özel bir yargısal izleme mekanizması veya istatistik tutma sistemi yürütmekte midir?
Nefret suçlarıyla etkin mücadele
Tanrıkulu, bu tür saldırıların yalnızca bireysel şiddet vakaları olmadığını, sistematik ayrımcılık ve nefret söyleminin sonucu olarak ortaya çıktığını vurgulayarak, hem idari hem yargısal makamların olayı ciddiyetle ele alması gerektiğini belirtti.




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.