Toprağa değil, yüreklere gömüldü!

Toprağa değil, yüreklere gömüldü!
Diyarbakır eski Baro Başkanı Tahir Elçi 2 yıl önce bugün Sur İlçesi’nde, daha önceki çatışmalarda zarar gören tarihi dört ayaklı minare önünde açıklama yaptıktan sonra vuruldu.

 

 Ölümünün üzerinden 2 yıl geçti ancak Elçi’nin failleri bulunmadı. Elçi için başta Diyarbakır olmak üzere birçok kentte anma etkinlikleri düzenlenecek. Elçi’nin son anında birlikte olan avukatlar, saldırı ve sonrasına dair ilk kez konuştu.  

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi ve bir grup avukat 28 Kasım 2015’te, Sur ilçesinde bulunan ve güvenlik güçleriyle PKK'nin gençlik yapılanması YDG-H'liler arasında çıkan çatışmada hasar gören 4 ayaklı minarede incelemelerde bulundu. Baro üyeleri basın açıklaması yaptıktan hemen sonra silah sesleri duydu. Ardından çatışma çıktı. Sokakta güvenlik önlemi alan polisler, elinde silahla yanlarından hızla geçen kişinin arkasından ateş açtı. Bir süre sonra Elçi’nin ensesinden vurulduğu görüldü. Aynı gün iki polis memuru da hayatını kaybetmişti. Elçi’nin vurulmasının üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen dosyasında hiçbir ilerleme yok. Elçi başta Diyarbakır olmak üzere birçok kentte ölümünün 2. Yıl dönümünde çeşitli etkinliklerle anılacak. 

 

 

 

Avukatlar o günü anlattı

Elçi’nin son anına kadar yanında olan avukatlar o gün yaşadıklarına dair ilk kez konuştu. Avukat Abdullah Çağer, “Basın açıklamasından sonra yaşlı birisi Tahir Başkanla konuşuyordu. O sırada silah sesi duyuldu. Panik halinde herkes kaçıştı. Hemen ötede solda Diyarbakır kahvaltı evine sığındık…O sırada silah seslerinin haddi hesabı yoktu. Tahir Başkanı göremeyince cep telefonundan aradık. Baro personeli Hasan’daydı telefonu ve onu görmemişti. Baro yazı işleri müdürü Ahmet Karadaşlı beni aradı. Yerde yatan biri var ve ceketi Tahir başkanın ceketine benziyor dedi. Ben hemen Başsavcıyı aradım. Başsavcı bana “iki polis şehit oldu, bir sivil de yaralı,’ dedi. Ben de Başsavcıya ‘o sivil Baro başkanımız olabilir’ dedim. O sırada silah sesleri susmuştu. Biz korktuğumuz için çıkamadık. Mahzendeydik. Daha ön taraftaki dükkanlarda olan yönetim kurulu üyesi Av. Serap Erkuş hastaneden beni aradı. Ağlıyordu yerdeki yaralı kişinin Tahir Başkan olduğunu söylüyordu. O anda Başsavcı beni aradı. Başınız sağ olsun dedi. Eski bazalt taşlı evin mahzeninde saat 11.00’den 12.30’a kadar kaldık. Orada olan annelerin üç adet başörtüsünü bir sopaya bağlayarak dışarıya çıktık.”

50 dakika mahsur kaldık

Avukat Velat Alan, “ Eşim, avukat Gülay ve iki çocuğumuzla basın açıklamasına gittik. Tahir başkanın yanındaydım. Sokağın başında iki silah sesiyle irkildik ve oğlum Baran’ı alıp karşıdaki demirciye sığındık. Kızımı göremedim. Diğer avukatlar almış. Bu arada durmadan silah sesleri geliyordu. Demircide 50 dakika mahsur kaldık. O an öldürüleceğim duygusu sarıp sarmaladı beni. Avukat Serap Erkuş oradan bizden önce çıktı ve morga gitti. Sonra bizleri aradı ve Tahir Başkanın öldürüldüğü söyledi. Dışarıya çıktığımızda özel timler hepimize ana avrat küfrediyordu. Ne olduğunu anlamıyorduk. Susuyorduk.”

 

 

 

Tahir başkan arkamızdaydı

Avukat Serap Erkuş, “Basın açıklaması öncesi beni aradı, ‘Gelmezsen felaket olacak, gel’ dedi. Basın açıklaması sonrası Tahir başkan yaşlı birisiyle sohbet ediyordu. Elimizdeki dövizleri dört ayaklı minarenin yanına bırakıyorduk. O anda sokağın başında silah sesi geldi. Panik içindeydik karşıda demirci esnaf bize gelin dedi. Koşarak dükkana sığındık. Tahir Başkan arkamızdaydı. Sonra göremedik. O dükkan sokağa çıkma yasağı nedeniyle üç aydır kapalıymış. Tesadüfen o gün adam gelip açmış. Yoksa hepimiz dışarıda kalırdık. Silah sesleri durmadı. 30 dakika boyunca orada kaldık. Sonra çıktık. O anda özel timler bizlere galiz küfürler savurdular. Bazıları bize zarar vermek için elleriyle uzandı. Bağırarak arkamıza bakmadan Japon Pasajı’na koştuk. Taksiyle morga gittim. Tahir Başkanı morgda kanlar içinde yatarken gördüm. Bağırdım ağladım. Başsavcı geldi ona ‘siz vurdunuz’ dedim. Bana sarıldı. ‘Kim vurduysa bulacağız’ dedi. Bana sarıldı. Olduğum yere çöküp ağladım.”

Kadına değer veriyordu

Avukat Gülay Çay, “28.11.2015 günü Tahir Abi, “Bu tarihi bölgede, birçok medeniyete beşiklik etmiş, ev sahipliği yapmış......” diye başlarken pür dikkat kendisini izliyordum. Yüzünde hiç olmadığı kadar kararlılık, halkına, tarihine, medeniyetine sahip çıkmamın gururu vardı. Kelimeler tek tek dökülüyordu ağzından. Kendine has üslup ve mimikleri ile duygu ve düşüncelerini Kürtçe ifade etmesi görülmeye değer başka bir nüanstı. Basın açıklamasına geç gitmeme rağmen bana yer açıp, gözünün ucuyla da olsa selam verme nezaketini göstermesi onun üstün kişilik ve kadına vermiş olduğu değerin başka bir kanıtıydı. Nasıl olduysa dakikalar sonra silahlar patladı ve kendimizi bir anda kargaşanın ortasında bulduk. Toz, duman ve silah sesleri arasında koşturmaya başlarken, o telaş içerisinde Tahir abinin yerinde durmasını aklım almıyor. Öyle bir felaket ve kıyamet anıydı ki, 10 yaşındaki kızım bile o kargaşada kayboldu. Kendimi bir anda dört ayaklı minarenin 10 metre uzağında bulunan, marangoz dükkanın içinde buldum. 45 dakika silah sesleri neredeyse hiç susmadı. 45 dakika sonra üzerimize doğrulan silahlar ve ağır küfürler eşliğinde bulunduğumuz yerden çıkarıldık. Tek amacım; kızımı bulmak ve o lanet olası yerden bir an önce uzaklaşmaktı. Bilemedik, bilemezdik, oracıkta başkanımıza kıyacaklarını, onu vuracaklarını.”

Herkese ulaştık Tahir başkana ulaşamadık

Avukat Servet Özen, “Çocukluğumun geçtiği sokak, o minare bir kentin coğrafyanın toplumun varoluşu neyse benim için oydu. Tahir Başkanın deyimiyle ‘ayaklarından vurulan minare’ benim için boyumun bir daha uzamamasıydı. O sabah mirasımıza ve her şeyden öte yarınlara olan sorumluluğumuzun heyecanıydı bizi başkan şahsında oraya sürükleyen. Çatışmasızlığa dönüş, sivil yerleşim alanlarında çatışmanın yaşanmaması ve toplumsal birlikteliğe ve barışa zarar gelmemesi için çırpınıyordu. Tanıyanlar çalışanlar bilir, Tahir başkan inanmadığı istemediği hiçbir karara uymazdı. Vurulma anına ilişkin ise bir inanmazlık, uyku halindeyim hala. Sokağın başındaki silah seslerini duyunca ben, rahmetli Avukat Önder ve Avukat Şeyhmus Bayhan, Avukat Süleyman Kaya bir dükkana sığındık. Bütün arkadaşlara ulaştık, Tahir başkana ulaşamadık. Hastaneden gelen bir telefon ile Tahir Başkanın vurulduğunu duyduk. Hastaneye koştuk. Av. Cihan Aydın’a ağlayarak sarılıp ‘duruşumuz onlara ağır geldi, kaldıramadılar’ dedim.”

Son sözleri: çatışma, operasyon istemiyoruz

Tahir Elçi, çatışma çıkmadan önce yaptığı basın açıklamasında "Silah, çatışma, operasyon istemiyoruz" mesajı vermişti. Elçi'nin öldürülmeden önceki açıklaması şöyleydi: "Biz Diyarbakırlılar olarak Diyarbakır barosu olarak tarihi değer ve eserlerimize insanlığın bin yıllık emeğine birikimine bu kadim şehre sahip çıkalım. Biz buradan çağrı yapmak istiyoruz. Biz bu tarihi bölgede bir çok medeniyete beşiklik etmiş ev sahipliği yapmış bu kadim bölgede insanlığın bu ortak mekanında silah, çatışma, operasyon istemiyoruz. Savaşlar, çatışmalar, silahlar, operasyonlar bu alandan uzak olsun diyoruz."

Kim ne söylemişti?

Öte yandan Elçi’nin ölümünün ardından başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu şu açıklamaları yapmıştı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tahir Elçi'nin öldürülmesiyle ilgili "Bir üzüntümü ifade etmek istiyorum. Az önce Diyarbakır'da yaşanan bir çatışmada Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin öldüğünü, bir polisimizin de şehit olduğunu öğrendim. Sayın Elçi'ye ve şehit polisimize Allah'tan rahmet diliyorum. Bu olay Türkiye'nin terörle mücadeledeki kararlığının ne kadar doğru olduğunu göstermiştir" diye konuştu.

Faili meçhul kalmayacak

Başbakan Ahmet Davutoğlu da saldırıyla ilgili "Tahir Elçi'ye suikast planı olabilir. Hedef açıktır, hedef Türkiye'dir. İkinci ihtimal ise teröristlerin saldırısı sonrası 100 metre mesafede oradakileri korumak için polislerimizin ateş açması ve arada kalması" dedi. "Faili meçhul bizim dönemimizde kalmaz kalmayacaktır" diyen Davutoğlu, idari soruşturmanın yapılacağını kaydetti.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.