Tuzla Güzelleşin!

Tuzla Güzelleşin!
Diyarbakır’ın tarihi Sur ilçesindeki küçük bir iş yerinde tuz satarak geçimini sağlayan Ebru sanatçısı Kadri İşler, dört çeşit tuz karışımından cilt bakım ürünü elde ettiğini söyledi.

Diyarbakır’da 50 yıllık baba mesleğini yapan İşler, yarım asırdır geleneksel yöntemlerle çıkardığı tuzu satarak geçimini sağlıyor. Tarihi Suriçi’nde 60 yılık tuzcusu olan bir babanın Hüsnü hat ve Ebru sanatçısı olan oğlu Kadri İşler, zorunluluktan da olsa baba mesleğini sürdürüyor. Melikahmet caddesinde Sin Camii altında tuzculuk yapan Kadri İşler, dünyada tuzun bin 400 tane kullanım alanı olduğunu ama tuz cenneti ülkemizde değerinin bilinmediğini söyledi.

Çeşitli tuz ve yağlardan bir karışım hazırlayan İşler bu karışımın cilt bakımına yaralı olduğunu belirterek, “Bu karışım Avrupa’da şuan kullanılıyor. Hatta Fransa’da ünlü bir marka bu karışımı üretiyor ve 149 TL gibi yüksek meblağlara da satışını yapıyor. Tabii ki, insanlarımız da bu karışımı Fransız ürünü olduğu için alıyorlar. Aynı ürün bizde 35 TL olmasına rağmen insanlar fiyatını fazla buluyor. Tabii bizde reklam ve tanıtım yapsaydık ürünümüz şuan farklı bir yere gelmiş olurdu” dedi.

Tarihi Suriçi ilçesi Melikahmet caddesinde Sin Camii altında tuzculuk yapan Kadri İşler, tuzun bilinen bilinmeyen birçok özelliği hakkında çarpıcı bilgiler paylaştı.

Babasından kalan tuzculuk mesleğini mecburen sürdürmek zorunda kalan ve aynı zamanda Hüsnü hat ve Ebru sanatçısı olan Kadri İşler,  “Bu dükkân burada 1963 yılından beri var. Ben ü beş yıldan bu yana babama yardım ediyordum. Babam rahmet ettikten sonra ise işler bana kaldı. Benim aynı zanda sanatçı bir kimliğim de var. Hüsnü hat ve Ebru sanatçısıyım” dedi.

Türkiye’de sanatçılara hak ettikleri değerin verilmediğini belirten İşler, “Bir sanatçı olarak tuzculuk yapmak zorunda kaldım. Çünkü başvurduğum kurumlar, Belediye, Valilik, Halk Eğitim olsun burardan bir yanıt alamadım. Türkiye’de işi ehline vermezler ve böyle olunca da gerçek sanatçıları küstürürler. Benim tanıdığım birçok sanatçı var kendi sanatını icra edemiyor. Ben 15 yıldır bu eğitimi almaya devam ediyorum ama 3 ay eğitim görmüş ve bir sertifikası olan biri varsa dayısı bitti. Türkiye’de işler böyle yürüyor” diye konuştu.

Vatandaşların tuz hakkındaki bilgilerinin yetersiz olduğuna değinen İşler, “Aslında insanlarımız tuz konusunda pek bir şey bilmiyor. Deniz tuzu mu, kaya tuzu mu, göl tuzu mu veya Himalaya tuzu mu pek birbirinden ayırt edemiyor. Yani, vatandaş kullandığı tuzun özelliklerini bilmiyor. Şuan bu dükkânda nereden bakarsanız 12 çeşit tuz var. Deniz tuzu, kaya tuzu, Himalaya tuzu, kristal kaya tuzu, killi çamurlu tuz ve onun dışında bu tuzların türevleri var” şeklinde konuştu.

Tuz çeşitlerine ilişkin bilgi veren İşler, “ Bütün bu tuz çeşitlerinin birbirinden farkı ne; mineral farkı var ve değişik kullanım alanları var. Mesela, kaya, deniz ve Himalaya tuzları her türlü amaçla kullanılıyor. Hem yemeklerde hem turşularda ve sağlık amacıyla kullanılıyor. Örneğin fizik tedavide kullanılan tuzlar var. Vücudun ağrıyan bir bölgesi varsa, fıtık, kireçlenme gibi, ısıtılarak bu bölgelerde kullanılabiliyor. Suyun içinde eritilerek vücudu rahatlatan tuzlar var. Egzamada kullanılan tuzlar var. Cildin yağlı bölümlerini temizlemede kullanılan tuzlar var. Yine, karlanma buzlanmada kullanılan tuzlar var. Köydeki çamurlu evlerin yapımında kullanılan tuzlar var” dedi.

Tuzun kullanım alanlarının fazlalığının ülkenin gelişmişlik düzeyi ile ilişkili olduğunu belirten İşler, “Tuzun dünyada bin 400 kullanım alanı var. Tuzun kullanım alanının fazlalığı ülkelerin gelişmişliğinin ölçüsü olarak bile görülebiliyor. Almanya’da bir yılda kullanılan tuz miktarı bir milyon ton iken, Türkiye tuz memleketi olmasına rağmen burada kullanılan tuz Almanya’nın onda biri kadardır. Tuz, sanayinin birçok dalında kullanılır. Gıda sanayinde tuz kullanılıyor, Petro kimyada kullanılıyor, Tuğla yapımında kullanılıyor. Yine sağlık ürünlerinde tuz kullanılıyor. Burun spreylerinde tuz kullanılıyor. Kozmetik ürünlerinin birçoğunda tuz var” diye konuştu.

Son yılarda Diyarbakır’da kaya tuzuna ilginin arttığını ifade eden İşler, “Diyarbakır’da son bir iki yıldan beri vatandaşların kaya tuzuna bir ilgisi var. Kaya tuzunun özelliği nedir; denizler her türlü kirliliğe maruz kalabilir. Keza göl tuzları atıklarla kirletilebilir ama kaya tuzu elden ayaktan uzak mağaralarda çıkarıldığı için temizdir. Ayrıca kaya tuzundaki mineral sayısı diğer tuzlara oranla daha fazladır. Kaya tuzunun oluşumu için bilim insanları 360 milyon yıldan bahsediyorlar. Deniz tuzlarının oluşumu kaya tuzlarına nazaran daha erkendir, yani yaklaşık 150 milyon yıldır” şeklinde konuştu.

Ülkemizde tuz kullanımı hakkında bir bilinç eksikliğinin olduğunu söyleyen İşler, “Tuz, hem insan sağlığı açısından hem de toplum yaşamındaki kullanım alanlarının çokluğu bakımından çok önemlidir. Ancak maalesef bugün ülkemizde tuz kullanımı konusunda ciddi bir bilinç eksikliği vardır. Bu hem tuzu kullanan vatandaşlar için hem de tuzu satan esnaflar için böyledir. Yani, bir tuz satan esnaf vatandaşın tuz konusundaki bilgi eksikliğinden yararlanarak kaya tuzu olmayan bir tuzu vatandaşa kaya tuzuymuş gibi satabilir. Vatandaş kaya tuzu diye deniz tuzunu satın alabilir” dedi.

Dört çeşit tuzun karışımından oluşan cilt bakım kürünün özelliklerini paylaşan İşler, “Tuzun kullanım alanlarından biri olan cilt bakımı için kendi el yapımı piringlerimiz var. Bu piringlerde 4 tuz çeşidi ve bazı aromatik yağlar kullanıyoruz. Bu karışım ölü deriyi kaldırıyor ve içindeki yağlarla da vücuda bakım yapıyor. Yani sabun kullanmasın dahi bu karışımı kullanarak elinizin bakımını yapabilirsiniz. Bu karışım, kaya tuzu, Himalaya tuzu, Deniz tuzu ve Göl tuzu ve artı tatlı badem yağı, kayısı yağı, jojova yağı, Hindistan cevizi yağı, kakao yağı gibi yağlar bulunuyor. Dört çeşit tuzun da oranları eşittir ama yağların oranı farklıdır.  Yani, yağlı, kuru ve karma ciltlere göre yağların oranı değişmektedir. Mesela çok yağlı bir cilt için badem yağı kullanmazsınız.  Bu karışımdan bir tutam alıp elinizi çok yavaş hareketlerle ovalayarak, elinizdeki ölü derilerden kurtulabilirsiniz. Bunu dirseklerinizde, topuklarınızda kullanabilirsiniz. Yapacağınız çok basit, bu karışımdan bir tutamı elinize ya da cildinizin her hangi bir yerine ovalayarak sürüyorsunuz. Sonrasında cildinizi suyla duruluyorsunuz ve kuruluyorsunuz.  Bu işlemden sonra cildinizin nefes aldığını ve yumuşacık olduğunu fark ediyorsunuz. Cildinizde müthiş bir temizlik hissi uyanıyor. Cildinizdeki ölü deri atıldığı için derinizin gözenekleri açılıyor ve müthiş bir rahatlama hissediyorsunuz. Cildiniz nemleniyor, hücreler yenileniyor ve kendinizi hafiflemiş hissediyorsunuz. Cildinize ipeksi bir görünüm kazandırıyor.  Tatlı badem yağı cildinizi yumuşatıyor, kayısı yağı hücreleri yeniliyor, Hindistan yağı da nemlendiriyor” şeklinde konuştu.

Çeşitli tuz ve yağlardan oluşan karışımın cilt bakımında nasıl kullanıldığına ilişkin bilgiler aktaran İşler, “Tabii ki, bu karışımı ancak sağlıklı bir cilt için kullanabilirsiniz. Cildinizde herhangi bir tahriş, hassasiyet ya da yara varsa bunu kullanamazsınız. Çünkü tuz cildinizdeki hassas bölgelerdeki tahrişi arttırabilir. Sağlıklı bir deride böyle bir olumsuzluk yaratmaz. Bu karışım Avrupa’da şuan kullanılıyor. Hatta Fransa’da ünlü bir marka bu karışımı üretiyor ve 149 TL gibi yüksek meblağlara da satışını yapıyor. Tabii ki, insanlarımız da bu karışımı Fransız ürünü olduğu için alıyorlar” ifadelerini kullandı.

Eski olsa da markalaşamayan küçük ölçekli bir üretici olarak satışlarının istenilen düzeyde olmadığına vurgu yapan İşler, “Biz bu karışımı hazırlarken, tuzları öğüttük ve yağ desteğimizi de Gökçeada’dan Kimya mühendisi bir arkadaştan aldık. Burada öneli olan kullanılan yağın doğal olmasıdır. Piyasada doğal olmayan yağların yaygın olarak satıldığını söyleyebilirim. Bizde bu karışımın 300 gramı 35 TL’dir. Buradan Antalya’ya kadar numune gönderdik. Satışlarımız şuan beklediğimizin altındadır. İnsanlarımız gelip numune alıyorlar ve kullandıklarında memnun da kalıyorlar ancak henüz markalaşmadığımız için satışlarımız istediğimiz düzeyde değil. Tabii ki, markalaşmak için de ciddi bir maliyete ihtiyaç var ama şuan bu maliyeti karşılayacak maddi güçten yoksunuz” diye konuştu.

Kaya tuzunun ayak sağlığına faydalarına değinen İşler, “Ayrıca tuz bakterilere karşı da çok etkilidir. Vücudunuzda mantar gibi bir rahatsızlık varsa, tuzlu su ve karbonat kullanabilirsiniz. Ayak kaşıntısı, kokusu için çok etkilidir. Ayak bakımı için bir avuç tuzu bir leğenin içine atıyorsunuz, bileğinize kadar su dolduruyorsunuz ve içine bir kaşık karbonat atıyorsunuz. Ayağınız bu suyun içinde yaklaşık yarım saat kalıyor ve daha sonra ayağınızı kuruluyorsunuz. Bir iki saat kadar ayağınızı durulamıyorsunuz. Yine, bu süre içinde pudra şeklinde karbonatı ağanıza serpiştirebilirsiniz ve üzerine çorap giyebilirsiniz. Aynı işlemi ayakkabınız için de yapabilirsiniz. Ayakkabınızın içine de karbonat atabilirsiniz. Yani, böylece hem ayak kokusundan hem de ayak mantarından kurtulmuş olursunuz” dedi.

Tuzun sağlık alanındaki yararları konusunda ayrıntılara giren İşler, “ Yine, vücuttaki yorgunluk için de tuzun yararı vardır. Özellikle sporcular için, sürekli olarak ayağı ayakkabının içinde olanlar için tuz ve karbonat önerilir. Tuz, aynı zamanda vücuttaki radyasyonu da alır. Mesela Rusya’da Çernobil gibi nükleer tesislerin bacalarında tuz kaplaması vardır. Tuz, radyasyonu çekiyor. Zaten onun için evlere kaya tuzu bırakılıyor. Tuz, kötü enerjiyi, havada uçuşan polenleri çeker. Mesela kaya tuzu mağaralarına gittiğinizde nefesinizin açıldığını hissedersiniz. Çünkü kaya tuzu astım, KOAH gibi rahatsızlıkların tedavisine yardımcıdır” şeklinde konuştu. 

Ali Abbas Yılmaz / Özel

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.