'Ülke elden gitmiyor, geçmiş temizleniyor'

'Ülke elden gitmiyor, geçmiş temizleniyor'
Diyarbakır'da "Ne Mutlu Türküm Diyene" yazılı tabelanın kaldırılmasını sağlayan Avukat Mahsuni Karaman, Türklüğün diğer etnik gruplardan üstün gösterilmesinin "nefret suçu" olduğuna dikkat çekerek, "Ülke elden gitmiyor. Aksine geçmiş temizleniyor" dedi.

NURCAN AYDIN-DİHA

Yenişehir ilçesi Büyükalp Caddesi üzerine 1980 askeri darbe döneminde kurulan "Ne Mutlu Türküm Diyene" yazılı tabella önceki akşam Avukat Mahsuni Karaman'ın yazılı dilekçesi ile kaldırılmıştı. Caddede adeta 12 Eylül havasını andıran tabelanın kaldırılması için Diyarbakır Barosu avukatlarından Mahsuni Karaman, 7 Ekim 2013 tarihinde yazılı başvuruda bulunmuştu. Yazılı başvurusuna 1 ay sonra olumlu cevap alan Karaman, başvuruda bulunduğu tarihlerde ilkokullarda zorunlu olarak okutulan "Andımız"ın kaldırılmasının gündemde olduğunu belirtti. Hemen akabinde yönetimde yapılan değişiklikler ile "Andımız"ın kaldırıldığını belirten Karaman, her sabah çocuklara okutulan bu marşın "ırkçı", "şoven" ötesi herkesi rahatsız eden bir marş olduğuna dikkat çekti. "Andımız" marşında "ırkçılık" ve "şovenizmin" en yoğun olduğu kısmının "Ne mutlu Türküm diyene" cümlesi olduğuna dikkat çeken Karaman, tamda bu kısmın Diyarbakır'ın merkezinde bulunan tabelada yıllardır var olmasının toplumu rencide ettiğini, bu nedenle böyle bir başvuruda bulunduğunu aktardı. 

O tartışmalarda esinlendiğini aktaran Karaman, "Ben bu başvuruyu kabul edilir ya da edilmez düşüncesiyle yapmadım. Edilirse iyi olur diye düşündüm, edilmezse de esas amacım idari mahkemene bir dava açmaktı. Yani idari mahkeme kanununun 10. yargı maddesine göre kişiler belirli konularda idareye başvurarak kendilerini ve toplumda istemleri hakkında bir işlem ya da bir eylem de bulunabilir, isteyebilir" dedi. 

'Dilekçeme henüz doğrudan cevap verilmedi'

Yapmış olduğu başvuru ile ilgili kendisine henüz doğrudan bir cevap verilmediğini söyleyen Karaman, "7 Ekimde yaptığım başvuru üzerine 6 Kasım'da yıkımın gerçekleştirildiği gün tarafıma bir tebligat yapıldı. Orada da, 'Vermiş olduğunuz dilekçe incelemekte olup değerlendirme sonucunda tarafınıza bilgi verilecektir' şeklinde bir yazıydı. Bu cevabı aldıktan 2-3 saat sonra yıkım başladı" diye konuştu. 

'Yıllar sonra yaptığımız için utanç duyacağımız şeyleri inşa ediyoruz'

Tabelanın kaldırılmasını önemsediğini söyleyen Karaman, tabelanın bir zihniyetin değişmeye dönük ilerlemeye yönelik sarf ettiği olumlu bir adım olarak değerlendirdi. Nusaybin'de yapılmak istenilen "Utanç duvarını" işaret eden Karaman, "Biz geçmişin kötü hatıralarını bu şekilde raflara kaldırmaya çalışırken, yine önümüzdeki senelerce raflara kaldırmaya çalışacağımız, yıllar sonra belki de yaptığımız için utanç duyacağımız şeyleri de inşa ediyoruz. Nusaybin'deki sınır boyuna yapılmak istenilen duvar gibi" diye konuştu. Bunların çelişki yarattığını belirten Karaman, bir yandan iyi olarak nitelendirilen olaylar olduğunu fakat aynı zamanda farklı durumların yaşandığına dikkat çekti. Verilen yıkım kararının hukukun demokrasinin bir gereği olduğuna dikkat çeken Karaman, var olan durumu çağın gereği olarak yorumladı. Bir etnik grubu ön plana çıkararak diğer kökenleri aşağılamanın hukuka ne de evrensel hukuk değerlerine yakışmadığını aktaran Karaman, yine demokratikleşme paketlerinde nefret suçunun tartışıldığını söyleyerek, "Ne mutlu Türküm diyene" sözünün ırkçılık koktuğunu ifade etti. 

'Düne kadar Kürtlerin Türk olduğu iddia ediliyordu'

"Türklükten mutluluk" duymanın insanın içsel dünyasına ait olduğunu vurgulayan Karaman, bunun Kürtler, Araplar ya da diğer etkin gruplar içinde geçerli olduğunu söyledi. Türklüğün bu şekilde dayatılmasının "nefret suçu" olduğunu vurgulayan Karaman, "Düne kadar Kürtlerin Türk olduğu iddia ediliyordu. Türklüğü asimilasyona vesile kılarak yani diğer etnik kökenlerden daha üstün olarak sunmak bir 'nefret' suçudur. Dolayısıyla sokaklardan bu tür şeylerin silinmesi gerekmektedir. Aynı zamanda hükümetin bizzati kendisini ihsas edeceği nefret suçunun alt yapısını hazırlamakta. Aksi taktirde devletin kendisi nefret suçu işleyen bir aktör haline geliyor olacaktır. Şöyle düşünün. Siz nefret suçunun düzenliyorsunuz. Irk, din, mezhep bir ayrımcılığı yapmayı nefret suçu olarak nitelendiriyorsunuz. Bir taraftan da nefret, hakaret söylemleri içeren birçok uygulama var. Bu uygulamalardan bir tanesiydi bu" şeklinde konuştu. 

'İnsanlık ve vatandaşlık ön plana çıkarılması gerekmektedir'

Kendisine gelen tepkiler arasında, "'Ne mutlu Kürdüm diyene' mi? asmak istiyorsun" sorusunun da geldiğini aktaran Karaman, böyle bir durumda yine kendisinin dava açacağını belirtti. Hiçbir Kürdün böyle bir talebinin de olmadığını ifade eden Karaman, esas olan etnisiteyi milimize etmek olduğunu, vatandaşlığı ve insanlığın ön plana çıkarılması gerektiğini aktardı. İnsanların "Ah Kürtler ne yapıyor? Ülke elden gidiyor!" gibi söylemlerinin bir şey ifade etmediğini dile getiren Karaman, aksine geçmişin temizlendiğini söyledi. Karaman, bunun bir adım olduğunu belirterek, bunun devamının gelmesi temennisinde bulundu. 

(diha)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.