Vegan sayısı giderek artıyor

Vegan sayısı giderek artıyor
Diyarbakır gibi et, süt gibi hayvansal ürün tüketen bir kentte, aynı zamanda etik, ekolojik ve dini sebeplerden dolayı vegan olan kişi sayısı da gün geçtikçe artıyor.

Tigris Özel

TİGRİS HABER - Diyarbakır gibi et, süt gibi hayvansal ürün tüketen bir kentte, aynı zamanda etik, ekolojik ve dini sebeplerden dolayı vegan olan kişi sayısı da gün geçtikçe artıyor. Diyarbakır’da yaşayan Vegan Elida Zerri, 6 yıldır benimsediği yaşam biçimiyle çocuklarını büyütüyor.

Diyarbakır gibi et, süt gibi hayvansal ürün tüketen bir kentte, aynı zamanda etik, ekolojik ve dini sebeplerden dolayı vegan olan kişi sayısı da gün geçtikçe artıyor. Elida Zerri, 6 yıldır vegan, yaşamını veganlık etrafında şekillendiren bir kadın. Diyarbakır’da yaşıyor. 2 çocuk annesi. Diyarbakır’da yüksek lisans tezi hazırlıkları yapan Elida Zerrin, neden Vegan olduğunu Veganlı yaşam biçimini Tigris Haber’e anlattı.

Elida Zerri şuan yüksek lisans tezi yazıyor, veganlığı şöyle tarif ediyor ve anlatıyor:

“Veganlık hayvanları mal ve kaynak olarak kullanmamak ve sömürünün her türlüsüne karşı etik bir duruş geliştirmektir. Yani işin sadece beslenme değil de her alanda kürk, deri, hayvanat bahçeleri vs. yani bu tanım hepsini kapsıyor.”

‘27 yıl sonra uyandım’

Daha önce vejeteryenliği alerjik bir durum olarak bildiğini söyleyen Elida Zerri, hikâyesini şöyle anlatıyor;

“Yaklaşık altı yıldır veganım. O vakitler veganlık şimdilerdeki gibi hemen herkes tarafından duyulan ya da bilinen bir şey değildi. Ben de veganlığı ne duymuştum ne de biliyordum. Vejetaryenliğe dair bile bilgim yoktu. Duymuştum ama yanlış bilgim vardı. Ete alerjisi olan kişiler olarak biliyordum. İşin ahlâki boyutu nereden gelsin ki aklıma? Öyle bir durum söz konusu olabilir miydi hem! Bizler, hayvanların varlık sebebinin bizlere hizmet olduğu düşüncesi ile büyütüldük nitekim. Hayvanlar bizim için vardı. Onların etinden, sütünden, derisinden, yumurtasından faydalanmak en tabii hakkımızdı.

Değil mi?

Kalkıp da bir hayvanı ahlâki açıdan düşünüp yememek de neyin nesiydi? Bu, olsa olsa alerjik bir sorun olmalıydı. Yani vejetaryenlik hakkında hep böyle düşündüm. Yıllarca insan hakları için mücadele etmiş biriydim ama sırf türünden dolayı ötekileştirdiğimiz, öldürdüğümüz, sömürdüğümüz, köleleştirdiğimiz hayvanların hakları aklıma asla gelmedi. Ve bunun farkında olmam 27 yılımı almıştı. Neyse ki uyandım. Tesadüfen izlediğim bir belgesel ile resmen şok olmuştum. Yıllarca bize öğretilenlerin aksini anlatıyordu bu belgesel. Hayvanların da bizler gibi bilinç sahibi duyarlı canlılar olduklarından, acı çektiklerinden, mutlu olmak ve özgür olmak istediklerinden bahsediyordu. Gerçekten de şoka uğramıştım. Bunlar neden daha önce aklıma gelmemişti ki. Bu nasıl bir uykuydu böyle. Şükür ki uyandım. Bu, dayanılmaz bir acıydı. Hemen o an vegan olmaya karar verdim. Dolabımdaki tüm hayvansal gıdaları çıkardım o gün sonra deri, ayakkabı ve çanta. Keşke bu kadar ertelemeseydim bunu.”

1.jpg

Her çocuk vegan doğuyor

Vegan olmaya karar verdikten sonra toplum baskısına maruz kaldığını söyleyen Elida Zerri, aynı zamanda çocuklarını da vegan büyütüyor.

Elida Zerri çocuklarıyla ilgili kararını ve çevrenin yaklaşımını ise şöyle özetliyor:

‘Onlar tüm hayvanların eşit olduğunu biliyorlar’

“İlk zamanlar delirdiğimi düşünenler ve alay edenler, daha sonraları bana vegan sofralar hazırlamaya başladılar. İnsanlık olarak binlerce yıldır, daha doğrusu hayvanları evcilleştirme adı altında köleleştirdiğimizden beri onları öylesine aşağı bir konuma ittik ki, birileri çıkıp da onların da hakları olduğunu söylediği vakit deli gömleğini giydiriveriyoruz. Neyse ki büyük anlamda anlaşıldığımı hissediyorum artık. Bunun yanı sıra belirtmeliyim ki; anne olduğum için bu baskılar iki kat daha fazlaydı. Nitekim çocuklarımı da vegan büyütüyordum. Yedikleri şeyin ne olduğunu, kim olduğunu ve ne şekilde sofraya geldiğini bilmeliydiler. Bunun bir dayatma ve bir istismar olduğunu söyleyip durdu insanlar. Çocuklarımı vegan büyütmeye hakkım yokmuş. Oysaki her çocuk vegan doğuyor. Hiçbir çocuk, yanına bırakılan bir tavuğu yeme içgüdüsüyle doğmaz. Sever onu. Ama yanına bırakılan elmayı yer. Asıl istismar, çocuklara dürüst olmamaktır. Dayatmaya gelince dediğim gibi, çocuklarım tamamen kendi kararları ile vegan besleniyorlar. Onlar tüm hayvanların eşit olduğunu biliyorlar. Bu sebeple kedileri severken inekleri yemeyi reddediyorlar. Hayvanların yemek değil, bizim kardeşlerimiz/dostlarımız olduklarını biliyorlar.”

Zor olan vegan olmak değil, hayvan olmak

Vegan olmanın dünyanın her yerinde aynı zorlukta olduğunu söyleyen Elida Zerri,

“Dünyanın neresine giderseniz gidin, sözüm ona en medeni toplumuna bile, hayvanlar mal ve kaynak statüsündedir. Bu durum Diyarbakır’da da böyledir, Paris’te de. İstanbul’da da böyledir, Hakkâri’de de. Söz konusu hayvanlar olunca, herkes aynı dili konuşur. Sözüm ona en medenisi, en enteli bile. Dünyanın her yerinde veganlarla alay ediliyor ve veganların hasta olduğu söyleniyor. Oysa hasta olan toplumun ta kendisi. Kısacası bu zorluk meselesinin şehirle, ülkeyle, bölgeyle alâkası yok. Bu zorluğu da Diyarbakır’ a özgü yaşamıyorum. İstanbul’daki, İzmir’deki vegan dostlarımda aynı zorluğu yaşıyor. Ki bu zorluk da sadece toplumsal baskı açısındandır. Yoksa vegan olmak çok kolay. Kızımın da dediği gibi; “vegan olmak çocuk işi.” Zaten mutfağımız vegan sayılır. Baklagiller, tahıllar, sebzeler… Binbir çeşit. Hatta daha fazla doyduğumu söyleyebilirim vegan olduktan sonra. Bilmediğim bir sürü baklagil çeşidi ve sebze çeşidi varmış. Hayvansal ürün dışında bir şey yememişiz biz. Vegan olmanın bir diğer zor tarafı var ise, o da şudur; artık hayvanların ne çektiğinin farkındasındır ve bu da çok büyük bir acı. Artık yumurtaya eskisi gibi bakamazsın, tezgâhtaki balığa, yoğurda, bala, deriye, yüne, pişirilen ete... Artık uyanmışsındır ve farkındasındır. Bunun dışında kim kalkıp da veganlık çok zor diyorsa, onu yalancılıkla suçlayın. Asıl zor olmak vegan olmak değil, hayvan olmaktır deyin” diyor.

2.jpg

Mutfağımız zaten tam bir vegan mutfağı

Vegan ürünlerin hayvansal ürünlere göre daha ucuz olduğunu ve vegan besin bulmanın çok zor olmadığını belirten Elida Zerri sözlerine şöyle devam etti:

“Gıda konusunda bir problem yaşamıyorum. Pazar hemen kapımın önünde. Her türlü sebzeye, meyveye ulaşabiliyorum kolayca. Aktarlara gidip baklagili, tahılımı alıyorum. Ayrıca istediğim bir ürün olursa da büyük marketlere gidiyorum. Yani özellikle vegan peynir, vegan sucuk falan istiyorsam. Ki internetten istetmek de çok mantıklı. Lakin yılda bir ancak alıyorum bu ürünleri. İhtiyaç duymuyorum. Sabah zeytin, domates-salatalık, tahin- pekmez, patates, yumurtasız menemen, fıstık ezmesi, reçel falan filan. Akşam da kuru dolma, mercimek ya da fasulye, pirinç, salata. Yani mutfağımız veganlığa çok müsait aslında. Vegan gıdalar uzaydan falan gelen şeyler değil. Ya da ulaşılması çok güç şeyler. Veganlığın pahalı olduğuna dair bir yanılgı var. Bir takım fırsatçı kişilerce ve tabii talep azlığı nedeniyle de vegan ürün fiyatları evet bir tık pahalı. Yani bitkisel sütler, bitkisel etler falan filan. İnsanlar vegan olunca bu ürünleri kullanmak zorunda değil ki. Vegan olunca bitkisel peynir yemek zorunda değilsiniz. Ya da ekmeğinize avokado sürmek zorunda da değilsiniz. Bunlar sadece bir lüks. Vegan ürün fiyatları hayvansal gıdalardan çok daha uygun aslında. Sebze, meyve, baklagil, tahıl mı ucuz, yoksa et, peynir, yoğurt, bal mı? Gıda fiyatlarında evet büyük bir artış var ama bu artış sadece vegan gıdalara özgü değil. Hatta vegan gıdalar daha uygun fiyatlı artık. Tabii siz gidip özellikle bazı fırsatçıların, yani işi fırsata çeviren firmaların vegan ibaresi ile piyasaya sürdüğü ürünleri alırsanız o ayrı.”

‘En güçlü hayvanlar bile vegan; goriller, filler, öküzler’

Veganlıkla ilgili yanlış bilinen çok şey olduğuna dikkat çeken Elida Zerri, sözlerini şöyle tamamlıyor:

“Veganlıkla ilgili yanlış bilinen şeylerden birini az evvel söyledim. Veganlık çok pahalı ve zengin işidir. Oysa ben zengin falan değilim. İnsanlar bilgi sahibi olmadıkları şeyler konusunda şehir efsaneleri uydurmakta çok yeteneklidirler. Veganların proteinsizlikten öleceğini söyleyenler de çok mesela. Oysaki yedikleri hayvan bile proteinini bitkilerden alıyor. Veganların sağlıksız olduklarını söylüyorlar. Oysaki vegan doğup büyüyen yetişkinler var dünya genelinde ve gayet sağlıklılar. Kızlarım da vegan büyüyor, biri 7 diğeri 5 yaşında ve gelişimleri gayet iyi. Bağışıklık sistemleri çok güçlü. Etrafımdaki vegan olmayan çocuklar antibiyotikle büyürken benim kızlarım ilaçsız büyüyorlar. Sıfır ilaç yani. Hastaneye hiç uğramadılar bugüne dek. Kimse veganlığın sağlıksız olduğunu iddia edemez. İhtiyacımız olan her tür vitamin doğada mevcut. En güçlü hayvanlar bile vegan; goriller, filler, öküzler.

Vegan olmak ne bizi proteinsiz yapar, ne sağlıksız, ne de güçsüz. Tam aksine vegan olmamak sizi hasta yapıyor ama görmüyorsunuz. Hayvansal gıdaların ne derece zararlı ve asidik yapıda olduğunu artık birçok doktor söylüyor.”

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum