VİDEO - DİSK/ Dev Sağlık İş Sendikasından sözleşme talebi
Mümin AĞCAKAYA-Şirvan Oktay GÖRER
TİGRİS HABER - DİSK/Dev Sağlık İş Sendikası, Dicle Üniversitesi Poliklinik Önünde Kamu Çerçeve Protokolü görüşmeleri öncesinde basın açıklaması yaptı. Emekçilerin haklarının kapalı kapılar ardında pazarlıklarla belirlenmesine karşı çıkan sendika adına açıklamayı Cebrail Akdemir yaptı.

Ortak basın açıklamasında, "Bugün bizleri yalnız bırakmayan, bizimle omuz omuza mücadele eden riskli iş kollarına bağlı sendikaların değerli yöneticileri, Diyarbakır Tabip Odası temsilcileri ve sağlık alanındaki mesai arkadaşlarımız, hepinizi sağlık, emek ve yaklaşan 1 Mayıs coşkusuyla sevgiyle ve saygıyla selamlıyoruz.” Denildi.

Birlik olacağız kazanacağız
Açıklmada, özetle şu görüşlere yer verildi;
“Bugün burada, Sağlık ve Sosyal Hizmet İşçileri Haftası kapsamında, sadece sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin değil, aynı zamanda kapalı kapılar ardındaki toplantılarda temsil edilmeyen tüm kamu işçilerinin sesi olmak için bir araya geldik.
Öncelikle dün yaşanan deprem nedeniyle tüm halkımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Deprem ülkemizin bir gerçeğidir. Ancak görüyoruz ki, yetkililer bu konuda gerekli önlemleri almakta hâlâ yetersiz kalmaktadır. Özellikle zamanımızın büyük bir kısmını geçirdiğimiz işyerlerimiz için acil önlemler alınması şarttır. Biz buradan bir kez daha sesleniyoruz: Birlik olacağız, mücadele edeceğiz, kazanacağız!”

'Taleplerimiz Kamu Çerçeve Protokolünde Yer Almıyor'
Açıklama şöyle devam etti; “Kamu Çerçeve Protokolü görüşmelerinde sağlık ve sosyal hizmet işçilerinin sorunlarının görmezden gelindiğini üzülerek takip ediyoruz. Yüzlerce kamu işçisinin gözü kulağı bu görüşmelerdeyken, bizim taleplerimiz masada yer almıyor. Federasyonlar toplantılar yaparken, işveren olan devlet tarafı sessizliğini korumaya devam ediyor. Biz eminiz: Masada bizim haklarımız konuşulmuyor. Eğer Temmuz ayında sendikamız, bakanlık eliyle baraj altında bırakılmasaydı, bugün Türkiye’nin dört bir yanındaki sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin gerçek sorunları ve talepleri görüşülüyor olacaktı.
Talepler ise şöyle sıralandı;
Bugün buradan yüksek sesle dile getiriyoruz:
• Haftalık çalışma süresinin 40 saat olarak düzenlenmesini istiyoruz.
• Daimi ve taşeron işçilik sorunlarının kalıcı biçimde çözülmesini, şeffaf bir sistem oluşturulmasını talep ediyoruz.
• Görev tanımlarının net şekilde belirlenmesini istiyoruz.
• Ara dinlenme sürelerinin işyerlerinde eksiksiz uygulanmasını istiyoruz.
• İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret istiyoruz.
Biliyoruz ki bu mücadele tek başına verilemez.
“Ya hep beraber, ya hiçbirimiz!” diyoruz.
Haklarımız için örgütlenmeye, sesimizi yükseltmeye ve dayanışmaya devam edeceğiz.
'Emekçilerin alın teri masada yok'
Toplu sözleşme süreci, işçilerin, emekçilerin gerçek taleplerini yansıtmak için bir mücadele alanıdır. Ancak görüyoruz ki yıllardır bu süreç, yandaş sendikaların etkisizliği ve sessizliğiyle bir formaliteye dönüşmüş durumda. Emekçilerin alın teri, masa başında yok sayılmakta; sefalet ücretleri, “başarı” gibi sunulmaktadır.
Şeffaflık yok, katılımcılık yok, adalet yok!
Kamu Çerçeve Protokolü görüşmeleri öncesi ne sahada emekçilerle istişare yapılmakta, ne de müzakere sürecine demokratik sendikaların katılımı sağlanmaktadır. Tek sesli, tek taraflı bu sözde müzakere sürecine karşı biz susmayacağız.
Emeğin örgütlü gücünü yok sayanlara karşı, biz örgütlü gücümüzle sahada olacağız. Çünkü biliyoruz ki gerçek toplu sözleşme, masada değil; sokakta, işyerlerinde, mücadeleyle kazanılır. Bugün buradan yüksek sesle dile getiriyoruz.”




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.