VİDEO - Diyarbakır-Mardin sınırında dünyanın ‘en tatlı’ işini yapan aile

VİDEO - Diyarbakır-Mardin sınırında dünyanın ‘en tatlı’ işini yapan aile
40 yıldır dünyanın en tatlı işini yapan baba Nimet Uygur oğullarıyla; doğanın en zarif işçileri olan arılarla ve doğayla baş başa olmaktan mutlular.

Mümin AĞCAKAYA

TİGRİS HABER - Doğanın en zarif işçilerinden olan arıların ürettiği bal sadece tatlı bir lezzet olmasının ötesinde bir şifa kaynağıdır. Arılar sadece bal üretmiyor, daha büyük mucize bir işi yapıyorlar; doğanın dengesini ve eko sistemin devamını sağlıyorlar.

diyarbakirda-arici-aile-1.jpeg

Diyarbakır-Mardin sınırında Sultan Şeyhmus yakınlarındaki Yaylacık köyünde 40 yıldır arıcılık yapan baba Nimet Uygur bu işi çocukları Ahmet ve Osman’a da sevdiriyor. Şimdi ikinci kuşak olarak arıcılık yapan baba ve oğul Uygur’larla yaylada yeşillikler arasında, kovanlarının başında arılarla nasıl ilgilendiklerini izledik. Baba Nimet Uygur, oğulları Ahmet ve Osman Tigris Habere konuştu.

diyarbakirda-arici-aile-2.jpeg

Baba Nimet Uygur arıcılık işine ne zaman başladığını şöyle anlatıyor;

‘Arılarla uğraşmak müthiş bir antidepresandır’

“1989 yılında arıcılığa başladım. Doğayı sevdiğim için arıcılık ilgimi çekti. Doğayla olmak için de arıcılığı seçtim. Arıların iç dünyasına girdiğin zaman insana müthiş haz veriyor. Müthiş bir antidepresandır. Çünkü arının kendisine özgü bir yaşamı vardır. Arılarla iç içe olduğun zaman bütün sorunlarını unutuyorsun. Doğayla iç içe olduğunda yaşamda sana sıkıntı yaratan sorunlarını öteliyorsun. Sadece kendi işine odaklanıyorsun. Arı doğadaki bütün canlılar içinde toplumsal işbölümünün nadir olduğu canlılardır. Aralarında çok uyumlu bir işbölümü var.

diyarbakirda-arici-aile-3.jpeg

Yılların verdiği deneyimle arının hareketlerinden, reflekslerinden nasıl bir sıkıntı yaşadıklarını anlıyorsun. Havanın çok kötü olduğu durumlarda arı bakım istemiyor. Reaksiyonundan anlıyoruz ve hemen kapatıyoruz.

Kovana ben maskesiz bakabilirim ama siz bakamazsınız. Çünkü insan korktuğu zaman vücut bir koku salgılıyor. Arının koku duygusu çok güçlü olduğu için bunu bir tehdit olarak algılıyor ve saldırıyor. Arıyı rahatsız etmemeye çalışıyoruz. İncitmiyoruz. Otlar kuruduğu zaman daha yüksek yerlere taşıyoruz.

İyi bal nasıl olur?

İyi bal çiçek çeşitliliği bol olan endemik bitki bakımından florası yüksek olan bölgelerde dolaştırılan arının balı en güzel bal olur. Tüketici bu konuda aldığı baldan emin olmak istiyorsa güvendiği üreticiden balı almalıdır.

diyarbakirda-arici-aile-4.jpeg

Arıcılıkla uğraştıktan sonra hastalık yok.

Yıllardır bu mesleği yaptım 70 yaşına geldim. Şimdi çocuklarıma devrettim yani ikinci kuşak olarak devam ediyorlar.

Arıyla uğraştıktan sonra tansiyon yok. Şeker yok. Kolesterol yok. Kalp yok. Stres yok. Hiçbir şey yok gayet sağlıklıyım. Arıcıkta sağlığımı kazandığım gibi çok mütevazı bir insan oldum. Toplumu, insanları tanıdım. İnsan davranışlarını daha iyi anladım.

İkinci kuşak üreticiler

Nimet Uygur’dan mesleği ikinci kuşak olarak mesleği devralan Osman Uygur;

Bu mesleği daha farklı bir aşamaya taşımak için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz.

Tarım insanlığın sigortası, arıcılıkta tarımın sigortasıdır. Eko sistemin kendi içinde kurmuş olduğu denge, insanlığın sigortası ve güvencesidir. Eğer biz bu sistemi koruyamazsak insanoğlu kendi felaketini kendi eliyle yaratacaktır.

Yıllardan beri küresel ısınmadan bahsediyoruz. Bu iklim değişikliğinin hemen etkilendiği arıcılık sektörüdür. Mevsim akışı dışında havaların ısınması ya da soğuk geçmesi arılar üzerinde çok olumsuz etkiler yaratmaktadır. Teşhisini koyamadığımız sendromlar oluşuyor arılarda. Nektar bulamadığı zaman agresif hareketler yapıyor. Saldırgan olabiliyor.

Kovanda her arı görevini yapar

Arıların yaşam biçimi genel olarak kolektif bir yaşam biçimidir. Arılar, kovanda herkes işini yaptığı sürece kolonide yeri vardır. Görevini yapmadığı sürece kraliçe arı olsa dâhi bu kolonide kalamıyor.

‘Arıcılık iyi bir istihdam alanı olabilir’

18 yaşında babasının yanında arıcılığa başlayan Nimet Uygur’ da endüstriyel balın, merdiven altı ballarda kullanılan glikozun sağlık üzerinde yarattığı etkilere dikkat çekerek; glikoz kanserojen bir madde, ayrıca bilinçsiz kullanılan tarımsal ilaçlama da arı ölümlerine yol açıyor. Doğayla baş başa olduğun için stres yok. Coğrafyanın arıcılık için çok uygun. Türkiye arıcılıkta dünyada ikinci. İyi bir istihdam alanı var. Bunun için teşviklerin olması gerekir” dedi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.