VİDEO - Diyarbakır’daki bu okul, başka okul…
Ramazan YAVUZ-ÖZEL HABER
MODERN SİTELER ARASINDA HAFIZANIN TOPRAKLA BÜTÜNLEŞTİĞİ OKUL…
TİGRİS HABER - Diyarbakır’da sürekli yükselen lüks siteleri, geniş cadde ve bulvarları, park ve bahçeleriyle günden güne daha da gelişerek büyüyen Kayapınar ilçesinde, insani günümüz modern dünyasından koparıp geçmişe götüren bir okul bulunuyor. Bu okul bildiğiniz sıradan okullardan biri değil.

Yeni Stadyum’dan Bölge Araştırma Hastanesi’ne giden yolun sonundaki kavşağın sol tarafındaki oldukça büyük olan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne ait arazide Diyarbakır’ın Sur içinin tarihi taş dokusu baz alınarak yapılan bina oldukça dikkat çekiciydi. Bende haftanın bazı günleri araçla buradan geçiyor ancak, burada ne gibi hizmetler verildiğini tam olarak bilmiyordum. Geçen hafta bir arkadaşımla birlikte buraya giderek İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanlığı’nda görev yapan Bişar İçli’yi ziyaret ettik. Ziyaretimizin nedeni haber amaçlı değildi.

Ancak, Diyarbakır’da toprak ve biyolojik çeşitlilik deyince bu alanda emek harcayanlar için ilk akla gelenlerden birinin de Bişar İçli olduğunu söyleyebilirim. Onu ziyaretimizde yaptığımız kısa sohbetten sonra, bize binanın arka kısmında bulunan Agroekoloji İklim Okulu’nu da gezdirdi. Açıkçası kentte lüks siteler, akıllı dairelerin bulunduğu bu bölgede böylesi bir yerin olacağını pek tahmin etmemiştim.

AGROEKOLOJİ NEDİR?
Biraz araştırdım. Agroekoloji yerel bilgi ile bilimi bir araya getiren, sürdürülebilir tarım uygulamaları ile besin sistemlerini birleştiren, ekolojik ve sosyal bir konseptmiş. Agroekolojiayrıca, doğadaki her canlının devamlılığını düşünüp, birbirleri ile etkileşimi ve çeşitliliğini kapsarken, doğanın insanlara sunduğu ‘sınırlı’ kaynaklara zarar vermeden, doğru ve etkili şekilde kullanarak, gıda üretiminin yapılmasını temel olarak alıyormuş.

ÇOCUKLARIN TOPRAKLA BULUŞMASI AMAÇLANMIŞ
Burasıyla ilgili çalışma, İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanlığı bünyesinde ilk olarak 8,5 yıl önce yani kayyumlar atanmadan önce Bişar İçli koordinatörlüğünde 4 personel görevlendirilerek çocukların, doğayla, toprakla buluşmasını, ekolojik bilinçlerinin gelişimine katkıda bulunulması için “Çocuk Ekolojik Köyü ” ismiyle başlatılmış. Kayyumlar döneminde buradaki çalışmalar kesintiye uğrasa da Belediye Başkanlığı tekrar kazanılıp kayyumlar gittikten sonra buraya tekrar el atılmış. Buranın daha da geliştirilmesi için 4,5 ay önce Bişar İçli koordinatörlüğünde 4 personel tekrardan çalışmalara başlamış. Belediye’nin beyannamesi ve stratejik planında “Çocuk ekolojik Köyü” geçmesine rağmen burası Agroekolojik İklim Okulu olarak yeniden isimlendirilmiş.

GERİ DÖNÜŞÜM MALZEMELERİ İLE GEÇMİŞE YOLCULUK..
7 Bin metrekarelik alanı kapsayan Agroekolojik İklim Okulu, geri dönüşüm malzemeleri kullanılarak yapılmış. Buraya girdiğinizde Türkçe ve Kürtçe yön tabelaları sizi karşılıyor. Buradaki yapıların hepsinin Kürtçe ve Türkçe adları da yazılmış. Nereye gitmek istiyorsanız, veya gideceğiniz yerin ne olduğu yön tabelası ile gösteriliyor.

Yapıların tamamı kerpiç. Ahşaptan köprü, kayadan masa, taştan kürsü, süs havuzu ve yollar arazinin kendi taşlarından oluşturulmuş. Yüzlerce yıl önce bölge insanının barınmak için yaptığı toprak evlerin birebir benzerleri büyük emekler sarf edilerek yapılmış. Ahşaptan köprüler, kıl çadırlar, seralar, kamıştan hülle, ekili toprağın sulanması için yağmur suyu toplama deposu, oyun alanı, ahır, güvercin gübresi için Boranhane yapılmış. Boranhane dediğimiz belki yeni kuşaklar bilmez diye yazayım. Boranhane dediğimiz güvercin gübresinin elde edilmesi amacıyla yabani güvercinlerin yuva yapması için yapılan kerpiç yapıdır. Eskiden ünlü Diyarbakır karpuzu yetiştiren merkeze yakın bir çok köyde bu yapılardan bolca vardı. Günümüzde artık pek kalmadı. Kalsa da sınırlı yerlerde bulunuyor.

HER ŞEY DOĞAL VE ASLINA UYGUN
Yani bu alana girdiğinizde kendinizi bazen ekili bir tarlada, bostanda, bahçede, bir havuz başında ve bazen de bir toprak köy evinde dinlenirken buluyorsunuz. Kerpiç evlerin birinde duvarda Hevsel bahçelerindeki biyo çeşitliliği yansıtanfotoğraflar, ayrıca bezden minyatür korkuluklar, çocukların yaptığı resimler yer alıyor. Odanın ortasında birde ocak bulunuyor. Tavan kim bilir kaç yıllık olan tahta direklerden oluşuyor. Her şey tamamen doğal ve aslına uygun. Dedim ya çok ilginç bir yer. Sizi aniden çok ama çok eskilere götürebiliyor. Köylerde atalarımızın tarım ve hayvancılıkta kullandığı bir çok eski alette burada toplanıyor.

ÇOCUKLAR EĞLENEREK TOPRAKLA, TOHUMLABÜTÜNLEŞİYOR, BİLİNÇLENİYOR..
Burası son aylarda özellikle okul çocuklarının gruplar halinde ziyaret ettiği, her geçen gün ilginin arttığı bir yer haline de gelmiş. Öğretmenleri tarafından buraya getirilen çocukların büyük bölümü koordinatör Bişar İçli’nin öncülüğünde toprak yapılarla ilk kez tanışıyor, hayvanlarla, bitkilerle, toprakla bu kadar yakından temas kuruyor. Toprak yapılara dokunarak nasıl bir şey olduğunu hisseden çocuklara koordinatör Bişarİçli tarafından yerel tohumlar tanıtılıyor, Agroekoloji, suyun önemi, kompost gübre alanı (bitkisel ve hayvansal atıkların nemli-oksijenli ortamda bozularak dönüştüğü organik gübre), tohumun önemi, biyoçeşitlilik ve ekosistem döngüleri doğayla iç içe bir ortamda anlatılıyor. Atölyede çocuklara çiçeklerden doğal boya yapılması öğretilirken, biber tohumu ekimi de gösteriliyor.

Gezide Doğa temelli oyunlar oynama fırsatı da yakalayan çocuklara bu çalışma ile birlikte erken yaşta doğayla daha güçlü bir bağ kurmaları ve ekolojik bilinç kazandırılması hedefleniyor.

Agroekoloji İklim Okulu kapsamında düzenlenen atölyelerle ayrıca çocukların su ve toprak döngüsü, yerel tohumlar ve geri dönüşüm gibi konuları deneyimleyerek öğrenmeleri veböylece çocukların iklim krizine karşı bilinçli yetişmeleri, doğaya duyarlı yaşam pratikleri geliştirmeleri ve ekolojik sorumluluk bilinci kazanmaları da amaçlanıyor.

YAŞAYAN BELLEK, TOHUM KÜTÜPHANESİ,
Buranın bana göre en ilginç ve önemli yeri “Tohum kütüphanesi” denilen yer. Tamamen topraktan olan bir odada yer alan tohum kütüphanesinin bulunduğu yere girdiğinizde aniden sanki antik dönemleri anlatan filmlerdeki sahneler gözünüzün önüne geliyor. Küçücük şişelerin içinde Mezopotamya coğrafyasında binlerce yıldır üretilen bir çokürüne ait tohumlar burada toplanmış ve numaralandırılmış. Tavanda ise buğday başakları var. Bu başaklar çok önemli. Bizi alanda gezdirdikten sonra tohum kütüphanesine getiren Koordinatör Bişar İçli, tek tek anlatıyor burada neler yaptıklarını.

KÜTÜPHANE 5 AY’DA YAPILMIŞ
Bişar İçli Tohum Kütüphanesiyle ilgili bilgi verirken, “Tohum kütüphanemiz beş aylık yoğun bir çalışmanın ürünü. Bu alanı ‘kütüphane’ olarak adlandırmamız boşuna değil; çünkü tohum, sadece bir üretim aracı değil, aynı zamanda kültürel bir mirastır. Her tohum bir geçmişi, bir coğrafyayı ve bir yaşam biçimini temsil eder. Urfa biberinden Lice’nin yerel tohumlarına kadar” diyor.

MEZOPOTAMYA’NIN BUĞDAY TOHUMLARI
Tavanda asılı bulunan buğday başaklarını da gösteren Koordinatör Bişar İçli, “Mezopotamya’ya ait buğday türlerine kadar geniş bir çeşitliliğe sahibiz. Bunlar arasında belgeseli çekilen “Ruttu” buğdayı, Simbilreş ve Bağacak gibi önemli türler de var. Yerel tohuma neden bu kadar önem veriyoruz? Çünkü her tohum, ait olduğu toprağa, iklime, suya ve minerallere uyum sağlamıştır. Bu nedenle tohum takasına sıcak bakmıyoruz; adaptasyon her şeydir. Çeşitleri çoğaltıyor, deneme süreçlerinden geçiriyor, ardından çiftçilerle paylaşıyoruz” diyor.

ATALARIMIZIN KULLANDIĞI KERPİÇ YAPILAR
Kerpiç yapılarla ilgili de bilgi veren Bişar İçli, “Buradaki kerpiç yapılar sadece fiziksel değil, aynı zamanda tarihsel ve kültürel bir hafıza taşıyor. Okullardan gelen çocuklar, dedelerinin barındığı yapılara dokunuyor, şaşkınlıkla “Bu duvarlar gerçekten toprak mı?” diye soruyorlar. Çünkü çoğu ilk kez toprak bir yapıyla karşılaşıyor. Biz de tam olarak bunu, yani hissetmelerini, temas etmelerini, anlamalarını istiyoruz. Kerpiç yapıların içinde Dicle Nehri kıyısı ve Hevsel Bahçeleri’nde yaşayan canlılara ait fotoğraflar da var. Bu kentin sadece insanlar değil, aynı zamanda canlı türleriyle birlikte bir bütün olduğunu çocuklara anlatıyoruz” vurgusu yapıyor.

ÇOCUĞUN TOHUMLA BAĞI KURULUYOR
Agroekoloji İklim Okulu’nun inşa sürecinin ilk olarak 8,5 yıl önce başladığını belirten Bişar İçli, Kayyumlar döneminde ise çalışmaların kesintiye uğradığını ancak tekrardan hayat bulduğuna dikkati çekti. Bişar İçli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“İnşa süreci sekiz buçuk yıl önce başladı. Kayyum dönemleriyle kesintiye uğrasa da Agroekoloji İklim Okulu fikriyle yeniden hayat buldu. Belediye beyannamesindeki ‘Çocuk Ekolojik Köyü’ fikrini biz Agroekoloji İklim Okulu olarak somutlaştırdık. Geri dönüşüm malzemeleri ve dayanışma ile 7 bin metrekarelik bu alanı inşa ettik. Tohumla çocuğun bağını kurmak, bizim için bu işin merkezinde yer alıyor. Bugüne kadar onlarca okul grubunu ağırladık, sırada bekleyen çok sayıda okul var. Gelen çocuklara 2–3 saat boyunca doğayla iç içe, dokunarak, hissederek, yaşayarak eğitim veriyoruz.

“GEÇMİŞİN ÜRETİM PRATİKLERİNİ ÇOCUKLARA ANTALIYORUZ”
Tüm yapılar kerpiçten: ahır, kümes, boranhane, mutfak, tuvalet, toplantı alanı ve tohum kütüphanesi. Ördek havuzumuz, şelalemiz, çocuklar için seramız ve etkinlik alanlarımız var. Yağmur suyu hasadıyla 30 tonluk depolarda su biriktirip bostanlarımızı suluyoruz. Böylece çocuklar doğanın döngüsünü de öğreniyor. Kompost, solucan, hayvan ve güvercin gübresi gibi doğal döngüleri de tanıtıyoruz. Eski tarım aletlerini sergiliyor, geçmişin üretim pratiklerini geleceğin çocuklarına anlatıyoruz. Biz bu alanı sadece dört kişiyle kurduk ama Park ve Bahçeler Daire Başkanlığı’nın teknik desteği olmasaydı bu kadar büyüyemezdik. Şimdi daha büyük bir projeye ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Çünkü bu yapılar ve bu kültür, kaybolmaması gereken birer bellektir. Agroekoloji, geleneksel bilgiyle bilimi ve teknolojiyi bir araya getiren bir yaklaşımdır. Biz bu sentezi çocuklara aktararak geleceğe bırakılacak en önemli miraslardan birini inşa ettiğimize inanıyoruz”




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.