VİDEO - HDP’li Taşçıer’den İktidara çağrı: Bütün Kürtler muhatap alınmalı

VİDEO - HDP’li Taşçıer’den İktidara çağrı: Bütün Kürtler muhatap alınmalı
HDP Diyarbakır milletvekili İmam Taşçıer, Kürt sorunun çözümünde bütün Kürtlerin muhatap alınması gerektiğini söyledi. Taşçıer, AİHM’in Selahattin Demirtaş ile ilgili verdiği kararın iktidar tarafından uygulanmamasının siyasi bir karar olduğunu söyledi.

Tigris Haber - Özel

TİGRİS HABER - HDP Diyarbakır milletvekili İmam Taşçıer, AİHM’nin Selahattin Demirtaş için verdiği kararı, HDP’nin kapatılması çağrısı,  Kürt sorunu ve bölge ekonomisine ilişkin Tigris Habere değerlendirmelerde bulundu. Taşçıer, iktidarın “Kürt Sorununu ben çözerim” demesiyle çözümün mümkün olmadığını belirterek, bütün Kürtlerin muhatap alınması gerektiğini vurguladı.

Türkiye tam üye olmak istiyorsa karara uymalı

Taşçıer, Demirtaş’ın cezaevinde çıkarılmamasının siyasi bir karar olduğunu ve hiçbir hukuki gerekçesinin olmadığını belirterek, “Demirtaş, 4 yıldan fazla bir zamandır cezaevinde, tutukluluğu tamamen siyasidir, hukuki hiç bir yanı yoktur. Yaptığı bütün çalışmalar vekil olduğu partinin genel başkanı olduğu çalışmalarıdır, siyasi çalışmalardır. Bu karar, yani tutukluluk süresinin uzatılmış olması, Demirtaş ile birlikte HDP'nin diğer siyasetçilerin, milletvekili arkadaşlarımızı da içeren bir karardır. Onun dışında DTK'yı da içeren bir karardır. Yani şöyle bakabiliriz; bu karar Türkiye'nin son 5 yılı.  Eğer Türkiye, Avrupa Birliği'nde kalmak istiyorsa veya girmek istiyorsa, oraya tam üye olmak istiyorsa bu karara mecburen uymalıdır. Türkiye’nin AHİM'in kararlarına uyacağı konusunda net bir kanun var.  Uyulmaması halinde ne olur, şöyle diyeyim; ‘Enis Berberoğlu kararı Anayasa Mahkemesi'nde verildi. Ama halen Enis Berberoğlu kararına uyulmuş değil, ancak Enis Berberoğlu kararı kapanmış da değil.’ Yani devam eden bir süreçtir. Uyulmazsa ne olur o karar tarih boyunca kalır. Orada, Türkiye'nin hukuka uymadığı, riayet etmediği AİHM gündeminin en başında durur” diye konuştu.

tascier.png

“Hukuk olacaksa Demirtaş bırakılmalı”

AİHM kararına uyulmadığı halde Türkiye’ye ekonomik ve siyasi yaptırımların uygulanabileceğinin altını çizen Taşçıer şöyle konuştu:

“Ekonomik yaptırımlar olur. Bir ülkede hukuk olmaz ise yabancı sermaye gelmez. Kendisini güvencede hissetmez. Bu kararın uygulanmamasının sebebi Türkiye'de hukukun olmadığıdır. Hukuk konusunda problemlerinin olduğu, verilen bir kararın bile uygulanmadığı bir ülkeye sermaye gelmez. İkincisi sermaye gelmezse, devletlerin, yani Avrupa Birliğinin de yaptırımı olacaktır. Bu yaptırımlar ekonomik yaptırımlardan siyasi yaptırımlara kadar uzanan bir silsiledir. Çünkü mahkemenin verdiği karara uymak zorundadır. Demirtaş’ın mutlaka bu mahkeme kararından sonra serbest bırakılması gerekir. Ama iktidar, “Ben yönümü demokrasiden, hukuktan ayırıyorum. Avrupa, batı ülkeleri, Amerika vb. gibi hukukla idare edilen tüm devletlerle bağımı koparıyorum. Ben doğuya yönümü döneceğim, bazı kraliyetler, diktatör yönetimler gibi olacağım” der ise, yapacak bir şeyimiz yok. Ama Türkiye’de hukuk olacaksa Demirtaş bırakılmalı ve Kürt siyasetçilerin önü açılmalı.”

“Önce Kürt sorunu sonra demokrasi”

Türkiye’de Kürt sorunu çözülmeden Türkiye’nin demokratik bir yönetimle idare edilmesinin imkânsız olduğunu söyleyen Taşçıer, şöyle devam etti:

“Önce demokrasi sonra Kürt sorunu değil, önce Kürt sorunu sonra demokrasi çünkü Kürt sorununu çözmeden demokrasiye geçişin hiçbir alt yapısı hiçbir durumu yoktur. Kürt sorununu çözdükten sonra ancak bu durum gerçekleşir. Son 100 yılda bunu görüyoruz. Yani 1924 anayasasından bu yana Kürtlerin inkarı, Kürtlerin asimilasyonu, Kürtlerin imhası, tanınmazlığı üzerine kurulan bir hukuk var. Ve o günden bu güne kadar dönem, dönem yumuşatılmış, bu dönemlerde demokrasinin belli adımları atılmıştır. Ancak, Kürt sorunu çözülmediği için demokraside bu ülkede uygulanamamıştır. Hiçbir zaman batı ülkelerinin düzeyine gelinmemiştir. AİHM’i ilk kuranlardan biri Türkiye’dir. Ama AİHM’in gerekliliklerini yerine getirmeyende Türkiye’dir. Cumhuriyet tarihi boyunca da öyle olmuştur. NATO’nun kurucuları içindedir. Hukukta ve farklı alanlarda Türkiye, her şeyde varım der bir adım öne atar, fakat Kürt sorununu çözemediği için kendi ülkesine demokrasi getiremiyor. Kürt sorununu “ben çözerim düşünceleri belli bir süre sonra ancak parti kapatırız” oluyor. “Legal platformları, Partileri kapatarak çözeriz” dediler. Bunların hepsini denediler yani 90’lı yıllarda 10’a yakın HDP’nin devamı olduğu partiler kapatıldı. Ne kadar parti kapatıldıysa bir sonraki dönemde tekrar daha güçlü şekilde partiler açıldı.”

tascier2.png

“Kapatma çözüm değil”

HDP’nin bir inanç partisi olduğunun altını çizen Taşçıer sözlerine şöyle devam etti:

“HDP bir dükkan ve işyeri değil ki kapatılsın. Öyle düşünmemeleri gerekir. Belki MHP öyledir kapanırsa darmadağın olur kimse orda kalmaz ya da AKP’de aynısı olur, ama HDP bir inanç partisidir. Halkın sorunlarını dile getirip onları çözme konusunda bir sürü bedel veren bir partidir. Şu anda on binlerce HDP üyesi cezaevinde öyle bir partiyi ben kapatırım demekle işin içinden çıkılamaz. Bunun anlamı nedir? Bir politikaları kalmamıştır ne yapacaklarını bilmiyorlar. Kürtler üzerinden politika yürütüyorlar, dönem, dönem kapatır, dönem, dönem açarız diyorlar. Kapatmaları HDP’yi korkutmuyor. 2016’da dokunulmazlıklarımızı kaldırdılar bende dâhil olmak üzere ne oldu? Bir sonraki dönemde daha güçlü geldik. Öncesinde kayyum atadılar, kayyumlar aday olmasına rağmen yine HDP‘li vekiller kazandı. Yani kapatma çözüm değil.

 Kimse çözüm aramıyor, gündem değiştiriyorlar sadece. Kim daha çok milliyetçidir, ‘kim daha çok kafatasçıdır’ yarışına girmişler. AİHM’in aldığı kararda daha hukukun Türkiye’deki hukukçuların düşüncesi beklenmeden, bakıyorsun siyasetçiler, Türkiye’nin başındaki Cumhurbaşkanı ‘ben bu kararı tanımam’ diyor, sonra İçişleri Bakanı Soylu, ‘ben bu kararı tanımam’ diyor. Yani, devleti yönetenler o kadar siyasileşmiş ki. O nedenle HDP’yi kapatıyoruz demekle olmuyor.

“Kürt sorunu 100 yıldır var”

Kürt sorunun 100 yıldır var olduğunu belirten Taşçıer, Kürt sorunun gerçekçi çözümü için bütün dinamiklerin hesaba katılması gerektiğini savunarak şöyle konuştu:

“2015 Haziran seçimlerinde sonra Erdoğan,”Ben Kürt sorununu buzdolabına kaldırdım” dedi. Bunun anlamı şu dönem dönemde “Kürt sorunu vardır. Bunu çözerim” gibi tartışmalar oldu. Kürt sorunu 100 yıldır var. “Kürt sorunu yoktur” diyemedikleri için son 5 yıldır sadece oyalıyorlar. Şimdiye kadar yapılan bütün görüşmeler Kürt sorununu çözme konusunda oyalamadır. Deyim yerindeyse gazını alma. Daha önce bunlar yapılmış. İmralı ile görüşülmüş, kandille oturulmuş, Oslo görüşmeleri var. Bunlar hepsi Kürt sorunuyla alakalıdır. Kürt sorunun gerçekçi olarak çözülebilmesi için dinamiklerin hesaba katılması gerekir. Kürt sorunu “sadece ben çözerim” demekle çözülmüyor. Bu konunun muhatapları var. Muhataplarıyla konuşmak gerekir. Halk ne istiyor, Kürtler ne istiyor? Gibi konuları tartışmak gerekiyor. Bu tartışmalar 2012 yılından 2015 yılına kadar yapıldı. Artık Kürt sorununu “ben çözerim” demek inandırıcı olmuyor. Kürt sorunu çözmek için adımlar atılması gerekiyor. Bunun adı da yasal ve anayasal adımlardır. Eğer halen anadil ile eğitimde sorunlar yaşıyorsak yol almak zor. Anadille eğitim için mecliste kanun teklifi verdim. Bana gelen cevapta deniliyor ki ”Anayasanın ilk 4 maddesi ve 41. maddesine göre anadille eğitim yapılmaz.” 25 milyon insanı görmemezlikten gelince sen bunu çözemezsin önce anayasayı değiştirmen gerekiyor. Bu anayasa onlarca kez değiştirilmiş, 12 Eylül’de Kenan Evren diktatörü bir seferde 82’den sıfırdan bir anayasa yaptı. Yani anayasa eğer güncele cevap vermiyorsa değiştirilmesi gerekiyor. Ben Kürt sorununu bir tane danışman vasıtasıyla ya da basit bir görüşmeyle işte Kürt sorununu tekrar gündeme getireceğimle olmaz. Kürt sorunu bu şekilde bizim de gündemimiz değil. Kürt sorununu çözebilmek için önce yasal düzenlemeler yapılması gerekiyor. Hukuk’un düzenlenmesi gerekiyor, mecliste bu konuda çalışmalar yapılması gerekiyor. Bu olmadan Kürt sorununun çözülmesi ufak tefek danışmanlar vasıtasıyla görüşmelerle olmaz.”

tascier3.png

Yasal ve anayasal düzenlemeler yapılmalı”

Taşçıer, Kürt sorununun çözümünde hem bir oy alan parti hem de milyonlarca oy alan partinin de muhatap alınması gerektiğini ifade ederek ”Muhatabı Kürt halkıdır. HDP 6,5 milyon oy alan bir partidir. 25 milyon Kürt, sorunun çözümünde muhataptır. Bir oy alan da, 10 milyon oy alanda işin muhatabıdır. Kürt sorununun çözümü meclisten geçmeyene kadar, yasal ve anayasal düzenlemeler yapılmayana kadar, anayasa değişmeyene kadar, hukuk da keyfi uygulama durmayana kadar çözüm adımları atılmaz” diye konuştu.

MHP ile AK Parti arasında yönetim sorunu var

AK Parti ile MHP arasında bir yönetimsel sorun olduğunu öne süren Taşçıer, “Şimdi biz, Türkiye’deki siyasal tarihe baktığımız zaman dönem dönem milliyetçi kesim MHP ve benzeri kesimi temsil eden partiler sıkıntı yaşadıklarını görüyoruz. Öcalan yurtdışından Türkiye’ye getirilirken idam kanunu vardı. MHP’nin desteğiyle idam kanunu kaldırıldı. MHP bunu destekledi ama seçim dönemlerinde, mitinglerde ip atıyordu. Bunların arasındaki sorun sadece Kürt sorunu değil. Birazda kendi aralarında ki yönetim sorunudur. Yönetemiyorlar, başaramıyorlar, beceremiyorlar. 18 yılık iktidar sürecinde Türkiye’yi bir adım ileri götüremediler” dedi.

“18 yıllık iktidarda işsizler ordusu oluşturuldu”

Kürt kentlerinde işsizlik oranın Türkiye ortalamasının iki katı olduğunu söyleyen Taşçıer, “TÜİK verilerine girin Şırnak, Mardin, Siirt, Hakkâri’de işsizlik oranı yüzde 30. Türkiye ortalaması yüzde 13,7’dir. Türkiye ortalamasının iki katı kadar Kürt illerinde işsizlik var. Yine Diyarbakır ve Urfa’da da işsizlik oranı yüzde 25,7 yine Türkiye ortalamasının iki katı.  Bir ülkede işsizlik oranın yüzde 30’larda olmasından kaynaklı 18 yıldır sorun çözülemedi. 18 yıllık iktidarda işsizler ordusu oluşturuldu. Üniversite mezunlarını işsizler ordusuna kattılar. Halkı poşete, bir ekmeğe muhtaç ettiler. Ülkeyi yönetemiyorlar” ifadelerini kullandı.

“Kürtler Ortadoğu’nun en dinamik gücü”

Kürtler arası sorunlara ilişkinde değerlendirmelerde bulunan Taşçıer,  Kürt sorunun bir uluslar arası sorun haline geldiğini aktararak, Kütler arası büyük sorunların var olmadığını dile getirerek, şöyle dedi;

“Kürtler kendi iradeleri dışında 4 parçaya bölündü. Bir parçada olan bir sorun doğal olarak bütün parçaları etkiliyor. Hem Kütleri etkiliyor hem de ülke yönetimlerini etkiliyor. Aynı zamanda Amerika, Avrupa ve dünyanın büyük güçleri de son yıllarda Ortadoğu’da daha çok varlık göstermeleriyle beraber Kürt sorunu artık uluslar arası bir sorun halini aldı. Kürt sorunu artık bölgesel, yöresel ve kendi sorunu değil tüm bölgenin ve dünyanın sorunu haline gelmiştir. Kürt sorununu iyi detaylandırdığımız zaman bir tarafta İran var, bir tarafta Türkiye var. Türkiye NATO’nun müttefiki, İran ise Rusya v.b ülkelerinin müttefiki. Ortadoğu’da,  Amerika, Rusya, İran ve Türkiye sahada. Hepsi de Kürt sorunuyla ilgili. Güney Kürdistan’da bir yönetim var. Bir de Rojava bölgesinde, Suriye’nin kuzeyinde disiplinli bir yönetim var. Kürt kazanımını yok olmasını isteyen güçler var. Onun için de bu güçlerin müdahaleleri var. İşin gerçeği bu yani, Kürtler arası çok büyük bir sıkıntı yok. Kürtler kendi aralarında birliği sağlama aşamasındalar. Hatta bunu PYD ile ENKS arasında gördük. Amerikalı yetkililerle beraber basın açıklaması yaptılar. Onun için şöyle diyebilirim. Bazı ufak tefek olaylar var, fakat asıl büyük olaylar emperyal güçleri ilgilendiren Kürt sorununu Kürdistan sorununu çözme konusunda atılan adımlarıdır. Amerikan politikasıyla biraz daha bağlı olduğunu görüyoruz. Trump zamanında farklı bir gelişim sürecine girdi. Biden’in Kürtleri çok iyi tanıması belki bu bölgede hizmet görmesi ve Kürtlerle ilgili belli bir çalışmasının olması dolayısıyla Amerikan politikasında değişiklikler olabileceği düşüncesi var. Bundan sonra Joe Biden iktidarını kurduktan sonraki döneme bakacağız. Kürtler bence şuan da Ortadoğu’nun en dinamik gücü ve Ortadoğu politikasında Kürt ulusal birliğiyle beraber Ortadoğu politikasını belirleyeceğini düşünüyorum” şeklinde konuştu. 

 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.