VİDEO - Vahap Coşkun: 'Kayyumların gitmesi’ önerisi teveccüh görecektir

VİDEO - Vahap Coşkun: 'Kayyumların gitmesi’ önerisi teveccüh görecektir
Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Vahap Coşkun, 6 muhalefet partisinin mutabakat metninde yer alan “kayyumların gitmesi” önerisinin önemine dikkat çekerek, ‘Bu özellikle bölgedeki seçmen açısından önemli ve değerli bir öneri” dedi.

Mahsum Rençber

TİGRİS HABER - Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Vahap Coşkun, 6 muhalefet partisinin Ankara’da düzenlediği toplantıyı, Kürt seçmenin beklentilerini ve HDP’nin bu toplantılara neden dâhil edilmediği ile ilgili sorularımızı yanıtladı.

6 muhalefet partisi tarafından imzalanan mutabakat metnini nasıl yorumluyorsunuz?

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi uygulandığı günden bu güne, çok önemli problemler yarattı. Özellikle hukukta, ekonomide ve siyasette bütün dengeleri alt üst etti. Bütün parlamenter sistemi yerle yeksan etti. Dolayısıyla bu sistemin kendisi toplumun önemli bir kesimi tarafından eleştirilmeye başlandı. Bu kadar sert tepki çekince muhalefetin de üzerinde uzlaşacağı bir nokta oldu. Muhalefet partileri arasında çok derin ayrılıklar var, hem taban açısından hem de kritik konularda izledikleri siyaset açısından, önemli ayrılıklar var. Ancak bu Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine karşıtlık o kadar güçlü bir karşıtlıktı ki bu 6 farklı parti bu karşıtlık üzerinde birleşti ve Parlamenter rejimi, parlamenter hükümet sistemi ile ilgili bir öneriyi sunabilir bir hale geldiler. Şimdi öneriye baktığımızda, önerinin birkaç temel başlığı var.

Nelerdir bu başlıklar?

Bunlardan bir tanesi, güçlendirilmiş parlamenter rejim derken, aslında burada güçlendirilen parlamento oluyor. Mevcut sistemde parlamento çok açık bir şekilde devre dışı bırakılmış bir halde, bunun yerine parlamentonun itibarını ona iade eden bir sistemden bahsediyoruz. İkincisi parlamentonun gücünü artırırken, diğer taraftan da bir hükümet krizine yol açmamak için istikrarlı bir yürütme modeli öngörüyor. Bunun için çeşitli mekanizmalar getiriyor. Üçüncüsü olarak da, Türkiye de, özellikle temel haklar alanında, yaşanan çok ciddi sorunlara karşılık olarak, daha özgürlükçü bir perspektif ortaya konuluyor. Dolayısıyla bu sistem bir taraftan siyaseten muhalefetin ortaklık zeminini ifade ediyor, diğer taraftan hukuken de şuandaki mevcut sistemin tam tersi bir sistemi ifade ediyor.

HDP’nin bu oluşumun dışında tutulması doğru mu?

Bu millet ittifakının veya genişletilmiş millet ittifakının bir önerisi. HDP daha önce yayınlamış olduğu bir bildiri ile herhangi bir şekilde seçimlerde millet ittifakının yanında girmeyeceğini ifade etti. Dolayısıyla 6 partinin kendi önerilerini açıklaması son derece doğal. Elbette ki HDP de şuandaki mevcut sisteme karşı. Muhtemelen onlar da parlamenter sitemi savunuyorlar, muhalefetle ortaklaşabilirler ama bu öneri nihayetinde ‘Millet İttifakı’nın önerisi, HDP de ‘Millet İttfiakı’nın bir parçası olmadığına göre, onun bu oluşumun dışında tutulması siyaseten doğal bir durum.

‘Arka planda bir anlaşma sağlandı, HDP de buna razı oldu. Bilinçli olarak fotoğraf verilmiyor’ yorumları var. Katılır mısınız?

Bu tür durumlar da tahminler üzerinde konuşmaktan ziyade açıklamalar üzeride konuşmak daha doğru olur. HDP’nin açıklaması Millet İttifakı’nın içerisinde yar almadıklarıdır. Dolayısıyla bu sistemin inşasında HDP’nin yer almadığını söylemek mümkün. Ama bundan sonraki süreç içerisinde HDP bazı konularda, eğer muhalefet kendisinden destek istiyorsa, muhalefet ile ortaklaşması gereken konular olduğunu ifade ediyor. Bunların bir tanesi özellikle geçiş sürecinde başta Kürtlerin hak ve özgürlüklerinin gaspı olmak üzerine, bu gasp alanlarını telafisi, diğeri ise Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi, buralarda kendilerinin müzakereye açık olduklarını ifade ediyorlar. Dolayısıyla HDP işin için de olacaksa, muhalefetle bir şekilde bir irtibat kuracaksa eğer, bu Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi ve bundan sonraki geçiş siyasetinin, belirlenmesinde işin içerisinde olacak. Yoksa bu aşamada HDP işin içinde olmadığını çok net bir şekilde ifade etti. Her bir parti, yani Gelecek Partisi, Deva Partisi ve İyi parti, bunların her birisinin daha önce hükümet sistemine ilişkin yapmış oldukları çalışmalar var. Şimdi bu partiler ortaklaştıkları noktaları ifade ettiler, HDP de bu ittifakın bir parçası olmadığına göre, dışarıda olması son derece doğal.

Hazırlanan mutabakat metni toplumun beklentilerini karşılıyor mu?

Tabi mevcut sistem sorunlar yarattıkça, toplumun bu sisteme karşı eleştirileri artıyor ve bunun karşısında muhalefetin getireceği öneriye olan iltifatta, teveccüh de artıyor. Ben özellikle üç alanda yani demokratik sistemin güçlenmesi başlığı altında belirtilen üç alanda, temel hakların güçlendirilmesi, kamu yönetiminin yeniden düzenlenmesi ve siyasal etik kurallarının korunması, konusunda getirilen önerilerin toplumsal taban tarafından olumlu karşılanacağını düşünüyorum. Özellikle kamu yönetiminin yeniden düzenlenmesi konusunda, mesela kayyumlara bir başlık açılması, bu anlamda bölge açısında son derece büyük bir öneme sahip. Toplantıda da ifade edildi, metinde de açık bir şekilde belirtiliyor. Seçilmiş kişilerin ancak seçimle görevlerinden alınabileceğine dair bir düzenleme yapacaklarını ifade ediyor. Bu özellikle bölgedeki seçmen açısından önemli ve değerli bir öneri olduğu kanaatini taşıyorum. Çünkü bu kayyum sistemi ile Kürt vatandaşların en temel hakları olan seçme ve seçilme hakları bile ellerinden alınmış bir durumda. Anayasal önerilerin hepsine çok büyük bir önem atfetmemek lazım, bu öneri en azından Türkiye de siyasal ve hukuksal alanın normalleşmesine, dair bir öneri. Bu açıdan toplum tarafından teveccüh görecektir. Toplumsal taleplere de denk düştüğü söylenebilir.

HDP’nin de içinde yer aldığı “sol-sosyalist” blokun “Millet İttifakı’na destek verme durumu var mı?

HDP’nin sadece sosyalist partilerle yürüttüğü bir ittifak yok, yine genel başkanlarının yaptığı açıklamalardan biliyoruz ki. HDP aynı zamanda kürdi partilerle de bir ittifak çalışması içerisinde. Mümkün olan ve işbirliği yapabilecekleri, en geniş zemini oluşturmaya çalışıyor. Parlamento seçimlerinde “Millet İttifakı”na herhangi bir destek vermeleri işin doğasına aykırı. Çünkü parlamento seçimlerinde kendileri ayrı bir yapı olarak girecekler seçime. Şuan ki pozisyona baktığınızda bir tarafta millet ittifakı, bir tarafta ‘cumhur ittifakı’, eğer yeni bir ittifak ortaya çıkmazsa, diğer tarafta HDP’nin içerisinde yer alacağı bir seçim yarışı seyredeceğiz. Dolayısıyla, HDP’nin parlamentoda en yüksek temsili sağlamak gibi bir amacı var. O nedenle kendi oyunu maksimize etmeye yönelik olacaktır. Dolayısıyla HDP’in başka bir ittifaka dahil olma ihtimali mümkün değil. Burada önemli olan HDP’nin Cumhurbaşkanlığı seçimin de ne yapacağıdır.

Burada çeşitli adaylar söz konusu, Mithat Sancar defaten, kendilerinin ortak aday belirlemeye açık olduklarını, bu konuyu müzakere edebileceklerini ifade etmişlerdi. Eğer böyle bir durum gerçekleşirse, ortak bir aday belirlenirse, muhalefet ile HDP ortak bir adayı belirlenirse, o zaman doğal olarak HDP bu muhalefet adayını destekleyecektir. Ama bir ortaklaşma meydana gelmezse, çok büyük bir ihtimalle ortaya çıkacak cumhurbaşkanı adaylarına göre, seçmen kendi kararını verecektir. Burada bir önemli nokta daha var…

Nedir?

Bu ortaklaşma gerçekleşmezse, HDP’nin bir cumhurbaşkanı adayı çıkarıp çıkarmayacağı da seçimin kaderinin belirlenmesinde önemli olacak. Bütün bunlar yani HDP’nin nasıl bir pozisyon takınacağı, gelecek dönemde gelişecek olan siyasal gelişmelere bağlı olarak gelişecektir. Mutabakat metninde cumhurbaşkanının kim tarafından seçileceği belirtilmemiş, Bunu nasıl değerlendirmek lazım?

Burada şöyle bir sorun var. Getirdikleri öneride cumhurbaşkanlığı tamamı ile sembolik bir makam. Cumhurbaşkanının herhangi bir icra yetkisi yok. Sadece devletin birliğini, milletin birliğini temsil eden ve bazı sembolik görevlerini yerine getiren, bir makam olarak tasavvur ediliyor. Böyle bir cumhurbaşkanının doğal olarak meclis tarafından seçilmesi gerekir. Ama diğer taraftan bu cumhurbaşkanını seçme yetkisi halka verilmiş bir yetki. Halka verilmiş bir yetkinin halktan alınması doğru olmaya bilir. Dolayısıyla bu konu zannediyorum, üzerinde uzlaşılan bir konu değil. Muhalefet partilerinin bazıları halk bazıları da meclis tarafından seçilmesini öngörüyorlar. Bunu zamana bırakmışlar çok büyük bir ihtimalle. Zaman içerisinde bu konuda bir karar vereceklerini düşünüyorlar. Şimdi halk tarafından seçilmesini de hem avantajları hem de dezavantajları var, parlamento tarafından seçilmesin de hem avantajlı hem de dezavantajlı tarafları var. Halk tarafından seçilmenin en avantajlı tarafı, demokratik meşruiyetinin güçlü olması. Ama diğer taraftan, halk tarafından seçilen bir cumhurbaşkanı kendisi bir güç odağı olacağı için, hükümete karşı bir siyaset yürütebilir, veya hükümetin yapıp etmelerine müdahale edecek bir konuma gelebilir. Buda dezavantajı. Diğer taraftan parlamento açısından baktığımızda, parlamento tarafından seçilmesi, sembolik konumuna uygundur. Dolayısıyla sistemin işlemesin de herhangi bir aksamaya sebebiyet vermez. Ama diğer taraftan da parlamentodaki dengeler, demokratik meşruiyetinin azlığı, halka verilmiş bir yetkinin halktan geri alınmasının yaratacağı duygusal tahribat ve benzeri gibi unsurlarda negatif unsurlar olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla buradaki kararın, bu 6 partinin nasıl bir karara varacağının görülmesi için biraz zamanı beklemek lazım. Bu tartışmaların olgunlaşmasını bekleyeceklerdir.

 

 

 

 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.