'Yaşamı Ve Barışı Savunuyoruz! '
Mümin Ağcakaya
TİGRİS HABER - Bölge Tabip Odalarının öncülük ettiği, 17 ilden; Emek,Meslek, Hak ve Sivil Toplum Örgütlerinin de katıldığı, 269 imzalı ; son siyasal sürece destek olmak amacıyla17 ilden sağlık, meslek, emek, kadın ve sivil toplum örgütlerinin katıldığı 269 imzalı basın açıklaması yaptılar.
Bölge Tabip Odalarının öncülük ettiği, Emek,Meslek, Hak ve Sivil Toplum Örgütlerinin de katıldığı; Çand Amed Kültür ve Kongre Merkezi'nde yapılan basın açıklamasını Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr. Veysi Ülgen okudu. Açıklamada şu görüşlere yer verildi.
Çözüm düzlüğün bedeli ağır oldu
Kürt Sorununun çözümsüzlüğüyle 40 yılı aşkın süredir devam eden çatışmalı ortam; onbinlerce can kaybına, milyonlarca insanın yerinden edilmesine, toplumsal kutuplaşmanın derinleşmesine,
tüm canlıların ve doğanın hedef alınmasına, milliyetçi ve şoven dilin hakimiyeti ile siyasal alanın
daralmasına, temel hak taleplerinin kriminalize edilmesine sebep olmuştur.
Bu süreç içerisinde barış arayışı hep cefalı ve cezalı bir iş olmuştur. Toplumsal değerler, inançlar, vatan, millet gibi ideolojik olarak kutsallaştırılan değerler barış arayışının karşısında birer savaş
aracına dönüştürülmüştür.

'Savaş halklara bir şey getirmedi'
Bu savaş aygıtı ölüm, yıkım, haksızlık, adaletsizlik, yoksulluk dışında halklara bir şey getirmemiştir.
Bu bağlamda 1 Ekim 2024 tarihinde MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin mecliste Dem
Parti vekilleri ile tokalaşması ve 22 Ekim'deki açıklamaları ile başlayıp Sayın Abdullah Öcalan ile
görüşmelerle ilerleyen süreç 27 Şubat'ta Abdullah Öcalan'ın "Barış ve Demokratik Toplum" çağrısı
ile ivme kazanmış 10 Temmuz'da Abdullah Öcalan'ın görüntülü mesajı ve 11 Temmuz'da
Süleymaniye'de 30 kişilik PKK üyesinin silahlarını yakması ve çağrıya destek açıklamaları ile barış
arayışı için tarihsel bir eşiğe ulaşılmıştır.
Bugün gelinen tarihsel aşamada geçmişte yürütülmeye çalışılan başarısız süreçlerden dersler
çıkarmak gerekmektedir. Kazanma, kaybetme, zafer ve teslimiyet kavramları ile toplumsal barışın
tesis edilemeyeceği ortadadır. Milliyetçi, şoven dil ve eski hikayelerin bu sorunu çözemediği
yıllardır deneyimlenmiştir. Bu dilde ısrarın barışa katkı sunamayacağını medya ve siyaset
kurumlarına bir kez daha hatırlatmanın elzem olduğunu düşünmekteyiz. Bu sürecin samimiyetle,
siyasal kaygılardan uzak halkların eşitliği ve özgürlüğü esas alınarak yürütülmesi gerekmektedir.
Bizler yaşamayı ve yaşatmayı savunan emek, meslek, hak ve sivil toplum örgütleri olarak
Ortadoğu’ da barış süreçlerinin tüm savaşlardan daha zorlu olduğunu bilerek; barışın yalnızca
silahların susması değil, toplumsal bir iyileşme, hakikat ve adaletin yerleşmesi, halkların bir arada
eşit, özgür ve onurlu bir yaşam sürdürmesi ile mümkün olabileceğini hatırlatarak iktidara,
muhalefet partilerine, demokratik kitle örgütlerine ve tüm kamuoyuna bu düzlemde bu sürece katkı
sunmaları için çağrıda bulunuyoruz.
Sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi için zaman kaybetmeden siyasi ve hasta mahpuslar, kayyım
uygulamaları, KHK’ler, Anadilinde kamu hizmetlerine erişim gibi başlıklarda hızla yasal adımların
atılması, toplumun tüm bileşenlerinin katılımına imkan verecek anayasa sürecinin başlatılması,
düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması temelinde demokratik
toplumun inşasına imkan verecek siyasi ve hukuki düzenlemeler için gerekli adımların bir an önce
atılması, sürecin samimiyetle yürütülerek heba edilmemesi çağrısında bulunuyoruz.




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.