‘Beyaz Altın’ın üretimi düştü!

‘Beyaz Altın’ın üretimi düştü!
Çukobirlik Diyarbakır Tarım Satış Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkan Vekili Süleyman İskenderoğlu, pamuk üreticisinin yaşadığı sorunlara ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulunurken,

 çiftçilerin girdi maliyetlerinin düşürülmesini istedi.

Çukobirlik Diyarbakır Tarım Satış Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkan Vekili Süleyman İskenderoğlu, son yıllarda Diyarbakır’da iyice azalan pamuk üretimi ve pamuk üreticilerinin yaşadığı zorlukları gazetemize değerlendirdi.

‘Çekirdekten yetişen biriyim’

19 yıldır ÇUKOBİRLİK üyesi bir çiftçi olduğunu ve pamuk üreticiliğini 4 kuşaktır sürdürdüklerini belirten İskenderoğlu, “ Ben, Çukobirlik Diyarbakır Tarım Satış Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve aynı zamanda Birlik temsilcisi, üst kurulun da delegesiyim. Benim asıl mesleğim çiftçiliktir ve çiftçilikte de temel işim pamuk üreticiliğidir. Çekirdekten yetişen biriyim. Diyebilirim ki, gözümü pamukta açtım. Rahmetli dedem bu işi yapıyordu, dedemden sonra ben yapıyorum, benden sonra da oğlum pamuk işini sürdürecek. Yani dört kuşaktır pamuk işindeyiz” dedi.

‘ Çukobirlik, üreticisini koruyor’

Çukobirliğin tarihsel geçmişine ve çiftçiler için işlevine değinen İskenderoğlu, “Çukobirlik nedir, ne yapar kısaca da olsa değinmek isterim. Çukobirlik 1940 yılında kurulmuş olup günümüze kadar Türk tarımının ve çiftçisinin hizmetinde, emrinde olan bir birliktir. Çukobirlik Tarım Satış Kooperatiflerinin merkezi Adana’dadır. Çukobirlik bünyesinde pamuk dışında Kanola ve Soya fasulyesi üretimi de yapılmaktadır. Çukobirlik pamuk eken çiftçilerimize emtia veriyor. Yani, çiftçinin üretim sürecindeki girdi maliyetlerini azaltmaya çalışıyor. Çiftçiye tohum, gübre, ilaç desteği sağlıyor. Bazı yıllarda ise çiftçi ye nakit kredi dahi sağlıyor. Çukobirlik pamuk piyasasının denge unsurudur. Hububatta Toprak Mahsulleri Ofisi ne iş yapıyorsa Soya fasulyesi, Kanola ve Pamukta da Çukobirlik o görevi üstleniyor. Çukobirlik üreticisini koruyor ve çiftçisini tüccarın, Çırçır fabrikalarının insafına terk etmiyor. Çiftçisine sahip çıkıyor ve taban fiyat belirlemesi yapıyor. Çukobirlik %100 çiftçinin emrinde olan bir kooperatiftir” diye konuştu.

‘Çukobirlik kar’ını çiftçisiyle paylaşıyor’

Çukobirliğin çiftçiye sunduğu avantajlara değinen İskenderoğlu, “Geçen yıl 11’inci ayda pamuğumuzu sattık. Çukobirlik üreticiden aldığı pamuktan kar etti. Çukobirlik kendi karından ton başına 100 TL’sini çiftçisi ile paylaştı. Yani, Çukobirlik çiftçisine kârdan pay verdi. Fakat Çukobirlik, kurulduğu yıldan bu yana hiçbir zaman zararını çiftçisine yansıtmamıştır. Yani, kar’ını paylaşır ama zararını asla çiftçisine yansıtmaz. Ben, 1998 yılında Çukobirlik’e üye oldum ve yönetime seçildim. Çukobirlik’e üye olduğumdan bu yana toplam 3 defa kar etmiştir ve kar’ını çiftçisi ile paylaşmıştır. Birincisi, 1999 yılında, ikincisi,2003 yılında ve üçüncüsü ise 2016 yılında olmak üzere 17 yılda kar ettiği 3 dönemde Çukobirlik kar’ında pay vererek çiftçisinin yüzünü güldürmüştür. Çukobirlik çok düşük faizli kredi imkânı sunuyor çiftçisine. Çukobirlik, çiftçinin tohumunu, gübresini, ilacını ucuza karşılayarak onların her türlü ihtiyacını karşılamasına büyük destek oluyor. Bankaların dahi faiz oranlarının altında, komisyonsuz olarak çiftçisine kredi imkânı sağlıyor. Çiftçinin ürününü ise piyasanın üzerinde alıyor. Yani, çiftçisini hiçbir zaman mağdur etmeyen bir birliktir, Çukobirlik. Allah Çukobirliği, Türkiye tarımının, çiftçisinin başından eksik etmesin” şeklinde konuştu.

‘Pamuk dünya borsalarında işlem görüyor’

Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesindeki pamuk üretimi hakkında bilgi veren İskenderoğlu, “Yenişehir ilçemizde 1990’lı yıllarda 95 bin dönüm pamuk ekilirdi. Bizim kendi köyümüz olan Dokuzçeltik’te ise 6 bin 500 dönümden fazla pamuk ekilirdi.  Şuan ise köyümüzde 500 dönüm pamuk bile ekilmiyor. Yenişehir’deki pamuğun 300 dönümünü ben ektim, yaklaşık 180 dönümünü de bir komşumuz ekti. Bu çok acı bir tablodur ve pamuk üreticiliği için vahim bir durumdur. Yenişehir’de 2016 itibariyle 19 bin dönüm pamuk ekimi yapılmıştır. Tabii ki, bu geçen yılın verileridir ve bu yıl hem ziraat odalarının hem de Çukobirliğin teşvikleriyle bu üretim %25 oranında artmıştır. Pamuk dünya borsalarında işlem görüyor.” ifadelerini kullandı.

‘ Ortadoğu’nun petrolü nasıl değerli ise bizim pamuğumuz da öyle değerlidir’

Pamuk üretiminin önemine vurgu yapan İskenderoğlu, “Pamuk üretimi yapılan yerler bir nevi organize sanayi bölgeleri gibidir. 300 dönümlük pamuk tarlasında 40 günde yaklaşık 30 kişi çalışmıştır. Mevsimlik de olsa bir istihdam söz konusudur. Pamuk üretimi zahmeti bol olan bir iştir ve her aşamasında ciddi bir iş gücüne ihtiyaç vardır. Ortadoğu’nun petrolü nasıl değerli ise bizim pamuğumuz da öyle değerlidir. Özellikle Diyarbakır’da üretilen pamuğun kalitesi çok iyidir. Bölgemizin pamuğu Adana, Urfa pamuğundan ton başına 450 TL daha pahalıya gitmektedir. Çukobirlik fiyat belirlerken Diyarbakır pamuğunu Ege pamuğu ile eşdeğer görüyor. Zaten bizim bölgemizde üretilen pamuk Ege tipi olarak geçiyor. Urfa, Adana, Tarsus, Mersin’de üretilen pamuk ise Çukurova türü pamuktur. Diyarbakır, Bismil, Mardin, Nusaybin pamuğu Ege tipi pamuk olarak geçiyor” diye konuştu.

‘2000’li yıllarda hükümet pamukta yanlış strateji izledi’

Pamuk üretimin düşüşünün altındaki nedenleri irdeleyen İskenderoğlu, “Pamuk üretiminin gerilemesinin altında yatan neden hükümetlerin uyguladığı yanlış tarım politikalarıdır. 2000’li yıllarda hükümet pamukta yanlış strateji izledi diye düşünüyorum. Şuan yavaş yavaş düzeltse de geçmişte pamukta çok hatalar yapıldı. Pamukta destekleme primleri hem az hem de geç verildi. Pamuk ekiyorsunuz ve primini bir yıl sonra alıyorsunuz. Dünyanın neresinde böyle bir uygulama var. Üretici ürün alabilmek için mazot, gübre, ilaç alıyor. Kimi üreticiler sulama için elektrik kullanıyorlar. İşçi parası, nakliye, hasat maliyeti vs. çiftçinin birçok kalemde girdi maliyeti oluyor” şeklinde konuştu.

 

 

 

‘Pamuk Nisan ayının ilk haftasında ekilir’

Pamuk üretimine dair kısa bir bilgi paylaşan İskenderoğlu, “Pamuk Nisan ayının ilk haftasında ekilir. Mayıs ayının ilk haftasında pamukta ilk çapalama traktörle yapılır. Mayıs ayının ikinci haftasında el çapası yapılır. Haziran’ın ilk haftası gübrelemeden hemen sonra pamuğa birinci su verilir. Eylül ayının son haftasında pamuk ilaçlanır ve Ekim ayının ortasında da pamuğun hasadı başlar. Pamuğun hasadı da artık makinelerle yapılıyor, eskisi gibi elle hasat dönemi kapandı sayılır” dedi.

‘Kooperatife üye olmayan çiftçinin ürününü Çukobirlik almıyor’

Pamuk üreticilerine Çukobirliğe üye olmaları çağrısında bulunan İskenderoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:  “Çukobirlik bir üretici çiftçi kooperatifidir ve bütün çiftçilerimizin kooperatiflere üye olmaları kendi yararlarına olacaktır. Kooperatife üye olmayan çiftçinin ürününü Çukobirlik almıyor, o nedenle pamuk üreticisi çiftçilerimizin biran önce üye olmaları çağrısını burada yinelemek isterim.”

‘Pamuk üreticisinin en temel sorunu akaryakıttır’

Pamuk üreticisinin hükümetten beklentilerini sıralayan İskendroğlu, üretici çiftçilerin girdi maliyetlerinin yüksekliğinden yakınarak, “Pamuk üreticisine devletin destekleme primi 85 kuruştur. Fakat bizim devletten talebimiz en az 1TL idi. Hem Ziraat Odaları hem de Çukobirlik genel başkanları çiftçinin destekleme priminin 1TL’den az olmaması gerektiğini ifade etmişlerdi. Çukobirlik Genel Başkanı Seçkin Şakar ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ın hükümetten talep ettiği 1TL destekleme primi hükümet tarafından 85 kuruş olarak açıklandı. Tabii ki, bu açıklanan fiyat da hiç yoktan iyidir, en azından kötünün iyisidir. Fakat pamuk üreticisi çiftçinin sorunu destekleme priminden ibaret değildir. Pamuk üreticisinin en temel sorunu akaryakıttır. Pamuk üretiminde traktör Nisan ayından sonbahara kadar tarlanın içindedir. Pamuk üretimi ne buğdaya ne mısıra ne de mercimeğe benzer. Yılın 6 ayı traktör pamuk tarlasındadır. Dolayısıyla ciddi bir akaryakıt sarfiyatı olmaktadır. Bir vatandaşımız arabasına binip tatile gidiyor, onun harcadığı akaryakıt ile tarlasını süren çiftçinin harcadığı mazot aynı kategoride değerlendirilemez. Lüks tüketim için harcanan akaryakıt ile üretim için harcanan akaryakıt aynı kefeye konmaz, konmamalıdır. Üretici çiftçinin traktörüne koyduğu mazotta indirim olmalıdır. Çiftçi ÖTV’siz mazot istiyor. Özel Tüketim Vergisinin üretici çiftçinin kullandığı mazotta işi nedir? Çiftçi üretiyor, sadece kendine değil tüm topluma üretiyor. Çiftçi mazotu özel, lüks tüketim için değil üretim için kullanıyor. Artık, çiftçinin üretimde kullandığı akaryakıttan ÖTV, KDV kaldırılsın. Pamuk üreticisinin bir başka sorunu ilaçtır. Pamukta kırmızı örümcek ve yeşil kurt ile mücadele olmazsa olmazdır. Bunlar pamuğun düşmanıdır ve bunlarla mücadele edilmezse pamukta verim %100 düşer. Pamuk üreticisi bir sezonda en az dört defa ilaçlama yapıyor. Bir dönüm pamukta bir defa ilaçlamanın maliyeti 22 TL’dir. Siz bu ilaçlamayı bir sezonda 4 defa yaptığınızda yaklaşık 100 TL dönüm başına bir maliyet demektir. Pamuk üreticileri olarak ilaçta da ÖTV ve KDV’nin düşürülmesini istiyoruz. Pamukta girdi maliyetlerini yükselten bir başka husus elektriktir. Yenişehir ilçemizde biz elektrikle sulama yapmıyoruz ama Diyarbakır Yenişehir’den ibaret değildir. Diğer ilçelerimizde elektrikle sulama yapan çiftçilerimiz vardır. Bu çiftçilerimiz pamuk üretirken ciddi elektrik faturaları ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Yine, elektrikte de KDV, ÖTV, TRT payı vs.nin düşürülmesini istiyoruz. Ayrıca elektrik şirketlerinin denetlenmesi gerektiği kanaatindeyim. Buradan Sayın Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza çağrıda bulunuyorum, elektrik şirketleri çiftçiyi sömürüyor, buna bir çare bulsunlar. Çoğu çiftçimizin pamuk ekmemesinin altında elektrik maliyetlerinin yüksek oluşu yatmaktadır” şeklinde konuştu.

‘Makineli hasatta günde yaklaşık 100 dönüm pamuk hasat edilebiliyor’

Bu yılki pamuk rekoltesinin yüksek olacağı öngörüsünde bulunan İskenderoğlu, “Rızık ve kısmet Allah’ın takdiridir fakat şuanda görünen şey pamuk rekoltesinde bu yıl makineli hasatta 550 kilo olacağı yönündedir. Makineli hasada geçtik, çünkü elle toplama hem çok zaman alıyor hem de pamuğun kalitesi düşüyor. Evet, elle toplandığında rekolte daha yüksek oluyor ancak bu sefer de kalitede düşüş yaşanabiliyor. Çünkü elle hasat yapıldığında pamuğun içine cevizi giriyor, yaprağı giriyor ve bu da pamuğun kalitesini etkiliyor. Yani, elle toplamada randıman düşüyor. Mesela elle toplanan pamuğun randıman fiyatı ile makineli hasattaki randıman fiyatı arasında en az ton başına 300 TL fiyat farkı oluşuyor. Makineli hasatta günde yaklaşık 100 dönüm pamuk hasat edilebiliyor” dedi.

‘Çiftçinin mazot, gübre, ilaç ve elektrik maliyetleri azaltılmalıdır’

Yeni Tarım Bakanı Fakıbaba’nın göreve gelmesinden umutlu olduklarını ifade eden İskenderoğlu, “Hükümetin kabine revizyonundan sonra Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanımız değişti. Yeni bakanımız Urfa Birecikli ve hemşerimiz sayılır.  Sayın Ahmet Eşref Fakıbaba’nın Tarım Bakanı olması hem kendi için hem de Türk tarımı için inşallah iyi olur. Sayın Bakanımızdan çiftçilerimiz adına çok umutluyum ve kendisine başarılar diliyorum. Bu yıl için geçti, çünkü artık hasat dönemi bitiyor ve taban fiyatlar açıklandı ama önümüzdeki yıl için Tarım Bakanımızdan umutluyuz. İnşallah Türkiye için, ülkenin tarımı için çok güzel projelere önayak olacaktır. Tabii ki, biz üreticiler olarak ve üretici çiftçinin birlikleri olarak Sayın bakanımızdan beklentilerimiz var. Bu beklentilerimizi kendisine rapor şeklinde en kısa zamanda sunacağız. Burada ise yeri gelmişken özet olarak bu beklentilerimizi sırlamakta yarar görüyorum.  Konuşmamın içinde de belirttiğim gibi bir bütün olarak çiftçinin üretim girdilerinin düşürülmesi gerekmektedir. Çiftçinin mazot, gübre, ilaç ve elektrik maliyetleri azaltılmalıdır. Üretim yapan çiftçinin mazot, gübre, ilaç ve elektrik giderlerinden KDV, ÖTV vs. kaldırılmalıdır. Tarım Kredi Kooperatifinde bir kilo sertifikalı buğdayı çiftçi 1.75 TL’den alıyor ama bir yıl sonra o buğdayı 1TL’ye dahi satamıyor. Bir kilo pamuk tohumu 9,5 TL’dir ve bu fiyattan KDV, ÖTV çıkarılsın istiyoruz. Hükümet diyor ki, sertifikalı tohum kullanın, Çırçır fabrikalarında dökme tohum almayın, dezenfekteli tohum kullanın. İyi hoş, biz de sertifikalı tohum kullanıyoruz ama devletimiz de çiftçisine sahip çıksın. Dünyadaki çiftçilerle rekabet edebilmemiz için devletin desteğine ihtiyacımız var. Devlet, üretici çiftçinin girdi maliyetlerini düşürsün. Çiftçi üretim yapıyor, lüks tüketim yapmıyor, çiftçinin girdi maliyetlerinden ÖTV’yi kaldırsın. Ayrıca tarım makinelerinde modernizasyon için sübvansyon istiyoruz. Tarım aletlerinde çiftçiye belli oranda hibe desteği yapılmasını istiyoruz. 3 yıl önce bu desteği alıyorduk ama Sayın Faruk Çelik’in Tarım Bakanlığı döneminde bu destek kesilmişti” diye konuştu.

 

 

 

‘Diyarbakır’da Çukobirliğin bin 800 üyesi var’

Çiftçilere pamuk üretimine yönelmeleri konusunda çağrıda bulunan İskenderoğlu, “Önümüzdeki yıllarda pamuğun revaçta olacağına hem inanıyorum hem de bunu umut ediyorum. Üretici çiftçilerimiz önümüzdeki yıl pamuğa yönelsinler ve Çukobirlik’e üye olsunlar. Diyarbakır’da Çukobirliğin bin 800 üyesi var az değil ama bu sayı Diyarbakır’da pamuk üreticilerinin ancak yarısıdır. Pamukta Diyarbakır’da bir yılda yaklaşık 9 bin tonluk bir rekoltemiz var. Dolayısıyla Çukobirliğe üye olmayan üreticimiz büyük bir mağduriyet yaşamaktadır. Halbu ki, Çukobirliğe üye olmak çok kolay. Sadece ilk girişte üyelik aidatı olarak 400 TL bir ücret ödüyorlar. Bir çiftçimiz 100 dönüm pamuktan 40 ton pamuk alır. Çiftçimiz üye olduğunda ve bu pamuğu Çukobirliğe sattığında ton başına 100 TL fazla fiyat alacaktır ve bu da 4 bin TL demektir. Çiftçimiz birliğe üye aidatı olarak verdiği 400 TL’nin on katını zaten ürününü sattığında alacaktır. Buna kooperatifin çiftçilere sağladığı diğer avantajları da eklediğimizde birliğe katılmanın yararını fazlasıyla görecektir. Ben 19 yıldır Çukobirliğe üyeyim ve en kötü günümde Çukobirlikçi olmanın yararını fazlasıyla gördüm. Benim akrabalarımın Çırçır fabrikaları da var ama ben pamuğumu Çukobirliğe veriyorum. Sonuçta bir üreticiyim ve kendi yararıma bakıyorum” şeklinde konuştu.

‘Pamuğun çöpü bile üretime katılıyor’

Pamuğun öneminden ve kullanıldığı alanlardan bahseden İskenderoğlu, “ Pamuk deyip geçmeyin, pamuğun çöpü bile üretime katılıyor. Pamuk sanayinin hammaddesidir. Pamuk üretilmezse konfeksiyon sektörü ne yapar. Ülkemiz ekonomisinde konfeksiyonun yeri tartışılmaz. Keza sağlık alanında pamuk olmazsa olmazdır. Pamuktan yağ çıkarılıyor ve çiğidinden kalan atığı hayvan küspesi oluyor. Pamuğun çöpü bile atılmıyor, çöpünden barut yapılıyor. Pamuk beyaz altındır, kıymetini bilelim ve pamuk üreticisini mağdur etmeyelim” çağrısında bulundu.

 

Ali Abbas Yılmaz / Özel

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.