Diyarbakır'ın UNESCO süreci ele alındı

Diyarbakır'ın UNESCO süreci ele alındı
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Tarihi Kentler Birliği (TBK), Diyarbakır Alan Yönetimi ve Diyarbakır Valiliği tarafından ortaklaşa düzenlenen "Alan Yönetimi Sürecinde Tarihi Kentler Birliği Diyarbakır Semineri", Mitannia Regency Hotel'de başladı.

Volkan DEMİREL

 Buluşmanın ikinci günündeki panelde, Diyarbakır'ın UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne alınması çalışmalarının değerlendirilecek. Bu kapsamda ÇEKÜL Yüksek Danışma Kurulu üyesi A. Faruk Göksü'nun moderatörlüğünde, ÇEKÜL Yüksek Danışma Kurulu üyesi Namık Kemal Döleneken, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Murat Alökmen ve ÇEKÜL Vakfı Bölge Temsilcisi Nevin Soyukaya'nın konuşmacı olarak katıldığı panel gerçekleştirildi.

Panele, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eş başkanları Fırat Anlı ve Gültan Kışanak, Van Belediyesi Eş Başkanı Hatice Çoban, Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk, ÇEKÜL Vakfı Başkanı ve TKB Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen, Tarihi Kentler Birliği ve Samsun Büyükşehir Belediyesi Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, Tarihi Kentler Birliği ve Antep Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Sezer Cihan, Merkez Valisi Nurullah Çakır, Urfa Belediye Başkanı Celalettin Güvenç'in yanı sıra sayıda il, ilçe ve belde belediye başkanı, meclis üyesi, sivil toplum örgütü ve meslek odası temsilcisi katıldı. 

Panelde ilk olarak TKB'nin tanıtımı ve çalışmalarına dair bir sinevziyon gösterimi yapıldı. Ardından UNESCO sürecine dair Diyarbakır'ın tarihi ve kültürel güzelliklerinin yer aldığı bir kısa tanıtım filmi gösterildi. 

Faruk Göksu (ÇEKÜL): Planlarda misyon ve stratejiler dışında hisler de yer almalı

Panelin açılış konuşmasını yapan A. Faruk Göksü, alan yönetimi planlarının hazırlanması sürecinde bunların kuru olmamasına dikkat edilmesi başta paylaşım ve yaşam olmak üzere hislerin eklenmesi gerektiğini ifade etti. Göksü, Anadolu kentlerinin değerlerini paylaşmak zorunda olduğunu belirterek, şunları söyledi: "Alan yönetiminin içerisinde yaşam var. Bizler alan yönetimlerine yaşam hissini koruyabiliyorsak bu bir başarıdır. Biz öyle alan planı yönetimleri hazırlamalıyız ki tarihsel derinliği olan kentlerde sadece misyon ve stratejiler dışında hislerin de içinde olduğu bir plan diline çevirmeliyiz. Bizim farkımızı burada olmalıdır."

Göksü, bu toplantı verilerinin de UNESCO'ya sunulmasında fayda olacağını dile getirerek, bu birleşmiş gücün yaratacağı etkinin daha güçlü olacağını ifade etti.

Göksü'nün ardından ilk olarak sözÜ Namık Kemal Döleneken aldı. Döleneken, "Doğa ve Kültür Mirası Zengini Ülkemizde Alan Yönetiminin Gerekliliği ve Yerel Yönetimler" başlığı altında bir sunum yaptı. Döleneken, 2000 yılından sonra Dünya Miras Listesi için Alan Yönetimi Şartı getirildiğini bu yüzden de bu konuda ciddi davranılmadığını ifade ederek, UNECSO için on kriterin olduğunu aktardı. Batı'da, Dünya Miras Listesi'ne girmeyen alanların kalmadığına işaret ederek, "Bir yerin Dünya Miras Alanı olabilmesi için en önemli şey 'Sizin önerdiğiniz alanın dünyadaki örneklerin tümünden farklı ve özel bir durumu olması.' Aynı şeyi listeye koymak çok zordur. Bu yüzden geç kalmanın sıkıntılarını yaşıyoruz. Yeni başvuranları daha zorlu bir süreç bekliyor" dedi.


'Alan yönetimi için yetkilerimizden vazgeçmeliyiz'


Döleneken, "Kimi zaman Alan Yönetimi bizlere uymuyor" diyerek, bunun herkesin kendi yetkisinden biraz vazgeçmesi olduğunu, dolayısıyla bunun herkes tarafından da kabul edilmediğini ifade etti. 

Herkesin bugüne kadar ki alışkanlıkları bir yana bırakması gerektiğini vurgulayan Döleneken, "Bunun gerçekleştirilemez bir şey olduğunu düşünmeyelim. Nitekim bu yola çıkarken bütün belediye başkanlarının bunları konuşacağını kendi paralayacağına kimse inanmıyordu. Demek ki belirli şeylerde ısrarcı olur ve doğru anlatırsanız başarıya ulaşırsınız" diye konuştu. 


'UNESCO sürecinde Diyarbakır önemli bir örnek'

Döleneken, bunun içim de belediye içerisinde bağımsız bir birimin olması gerektiğini, olmaması halinde durumda başarılı bir alan yönetimi oluşturulamayacağını da söyledi. Döleneken, UNESCO sürecinde Diyarbakır örneği gibi yoğun sivil katılımın olduğu bir örnek olmadığını söyleyerek, bunun da önemli olduğuna dikkat çekerek konuşmasını tamamladı.

Döleneken'in ardından Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Murat Alökmen konuştu. Alökmen, "Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin UNESCO Sürecine Yaklaşımı" üzerine değerlendirme yaptı. İlk olarak Diyarbakır'ın fiziki koşulların ilişkin bilgilendirmelerde bulunan Alökmen, özellikle Sur ilçesinde ve tarihi Diyarbakır Surları çevresinde yaptıkları korumaya dönük projelere ilişkin teknik aktarımlarda bulundu. 

Alökmen, Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzajı UNESCO Dünya Mirası Adaylık 
Dosyası Hazırlık Çalışmaları kapsamında yapılanlara ilişkin de teknik aktarımlarda bulundu.

'Diyarbakır geçmişten bu yana önemli bir kavşak'

Alökmen'in ardından son olarak Nevin Soyukaya, "Diyarbakır Alan Yönetimi Çalışmalarında Son Gelişmeleri" paylaştı. 

Soyukaya, Diyarbakır'ın Doğu Anadolu ile Mezopotamya düzlükleri arasında geçiş kuşağı üzerinden bulunduğundan, geçmişten günümüze dek önemli kervan yollarının kesiştiği bir kavşak noktada yer aldığını ifade etti. 

Soyukaya, alan yönetimi dahilindeki tarihe ilişkin değerlendirmeler yaparak, alan yönetimi ve UNESCO sürecine ilişkin gelişmeleri aktardı. Soyukaya, ilk olarak 1972 yılında surların tescillendiğini ve Diyarbakır Kalesi ve Surları'nın da 2000 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer aldığını söyledi. UNESCO başvuru dosyasının 2014 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı aracılığıyla UNESCO'ya sunulduğu bilgisini paylaşan Soyukaya, daha sonra alan yönetimi çalışmaları kapsamında yapılan çalışmaları konuklarla paylaştı. 

Soyukaya, ilk olarak Surların İşlevlendirme Projesi hazırlandığını ardından da Diyarbakır'ın sosyo-ekonomik durum Analizi Projesi yapıldığını ve Nisan 2013'te bu konuda uzman kişilerle bir araya geldikleri ICOFORT/ICOMOS Toplantısı'nın Türkiye'de ilk kez Diyarbakır'da düzenleyerek, daha iyi bir yol haritası çıkardıklarını söyledi. 

Soyukaya, yönetim planı alanın 2 bin 181 hektardan olduğunu belirterek, "Bir şansımız var bu kent dönem dönem yaralar almasına rağmen işlevsel özelliğini kaybetmemiştir" dedi. 
Soyukaya, kentteki tüm aktörlerin katılımıyla bu planı hayata geçireceklerini belirterek, UNESCO sürecinde dahi birçok projeden vazgeçildiği hatırlatmasında bulundu. 

'Dünya mirası değerler barbarca yok ediliyor'

Konuşmaların ardından panel değerlendirmelerle devam etti. Değerlendirme bölümünde söz alan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Fırat Anlı, aslında UNESCO'nun dünya mirası için kentleri incelemek için harekete geçmesi gerektiğini ifade ederek, "Diyarbakır'ın açacağı kapı aslında Urfa'nın, Malatya'nın Şırnak'ın Botan'ın geçmesi demektir. Biraz daha büyük coğrafyada Ege'nin Akdeniz'in geçmesi demektir. Bunun için biz bu kapıyı açacağız. Avrupa'ya gittiğimizde bir takım örnekler vererek, bizleri ezerler. Ama biz kendi tarihimizi bilirsek, onlara verebileceğimiz bu konuda son derece önemli örnekler var. Böyle bir ruh haliyle bu çalışmazları yürütmenin gerekliliğine inanıyoruz. Yanı başımızda korkunç şeyler yaşanıyor. İnsanlar sahip oldukları kimliklerinden dolayı çok ağır cezalara, çok insani olmayan uygulamalarla karşı karşıya kalmaktalar. Dünyan mirası olan değerler barbarca yok ediliyor. Bizler burada bir arada yaşamayı tartışıyoruz" diye konuştu. 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.