Gazeteci Engin: Ben olsam Suriye sınırını PYD'ye teslim ederim

Gazeteci Engin: Ben olsam Suriye sınırını PYD'ye teslim ederim
Gazeteci-yazar Aydın Engin, Cerablus sınırında yürütülecek olan bir kara harekatında en önemli gücün Kürtler olacağını belirterek, kendisinin Dışişleri Bakanı olması durumunda Suriye sınırını PYD'ye teslim edeceğini söyledi.

 

İSTANBUL  - Bir yandan AKP'nin topyekun savaş politikaları Kürdistan'da tüm hızıyla devam ederken, bir yandan da Rojava'da DAİŞ çetelerine karşı YPG ve YPJ'nin direnişi de sürüyor. Gazeteci-yazar Aydın Engin, Türkiye'deki siyasal gündemi ve Türkiye'nin Rojava politikasını değerlendirdi.

'Kürtler arasına konmak istenen kama tutmadı'

Kürdistan'da devlet tarafından ilan edilen "sokağa çıkma yasaklarını" değerlendiren Engin, "Burada sokaktaki yurttaş ile mücadeleyi seçen Kürtler yani Kürt siyasal hareketi arasına bir kama sokmaktı. Bunu başaramadılar. Amaçladıkları gibi Kürtler öfke ile Kürt siyasal hareketine sırtlarını dönmedi, aksine yüzlerini daha da döndüler. Aslında Kürdistan'da köy, kasaba oylarının istatistiğini önüne döküp 1 Kasım ile 7 Haziran arasındaki farka dikkatli bakan gözler bunu görür. Bunu beceremedikleri için de artık 'vazgeçelim' demeyecekler, devlet bu tutumunu daha da arttıracak. Bu AKP'nin tepesinde alınan kararlardır ve bu kararlar da insanlığın hayrına değildir" diye konuştu.

'Mezarlıkların bombalanması dövüşe çağırmadır'

Devletin Kürdistan'da şiddeti tırmandırmak için elinden geleni yaptığını söyleyen Engin, "Gidip gençler ile çatışabilirsiniz, öldürebilirsiniz hatta. Ama mezarlıklar niye top atışları ile yok edilir. Bunun açıklanması lazım. Bu kör bir intikam duygusu ve 'sakın boş oturma, sakın boğun eğme ve mutlaka benimle savaş, kan aksın, kavga çıksın' diyen bir zihniyetin kışkırtmak için bulduğu şeytani bir buluştur. Bu sizi, 'dövüşe çağırıyorum' demektir" dedi.

'Özel harekatçılar Erdoğan'ın askerlerine dönüştü'

Engin, Kürdistan'da 90'lı yıllarda bulunan özel harekat polisleri ile bu dönemde bulunan özel harekat polisleri arasındaki farkı, "O dönem askerliğini subay olarak yapmış MHP'li gençlerden oluşurdu, bugün ise özel harekat polisleri de Tayyip Erdoğan'ın askerlerine dönüştü. Yaptıklarından sevinç duyan askerlerdi ve bu askerler Recep Tayyip Erdoğan'ın askerleriydi" şeklinde tanımladı.

'Süreç buzdolabında değil, derin dondurucuda'

Erdoğan'ın çözüm süreci için "buzdolabı"nda sözlerine değinen Engin, sürecin "derin dondurucu"da olduğu yorumunda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Dolmabahçe Mutabakatı yoktur", "Çözüm masası devrildi" dediği andan itibaren sürecin bozulduğunu söyleyen Engin, "PKK'ye dönüp şunu demiş oluyor; 'barışmayacağız, dövüşeceğiz'. Yani PKK'ye başka bir yol bırakmış olmuyor. 'Barış yok' dediğin zaman savaş vardır. Barış yok ama savaşta yok diye laf ebeliği yapmayalım. 'Masa yoktur' dediğiniz andan itibaren o çocukların önünde şiddetten başka yol bırakmadınız" şeklinde değerlendirdi.

'Görünen o ki yeniden süreç olmayacak'

Hükümetin "Her şey düzelirse süreç yeniden başlayabilir" sözlerine tepki gösteren Engin, "AKP'nin barış sürecinden anladığı şudur; benim verdiğim ile fit olun, benim verdiğim kadarına tamam değin. Onu demediğiniz taktirde 'döverim' dedi. Görünen o ki süreç bir daha başlamayacak. Yeniden müzakere süreci deseler bile çocukları kandırmaktan öte bir şey olmayacak" şeklinde yorumladı.

'Leyla Zana çok önemli bir tartışmanın fitilini ateşledi'

TBMM'deki HDP Milletvekili Leyla Zana'nın yemin töreninde "Türk milleti" sözcüğü yerine "Türkiye milleti" sözcüğünü kullanması ile başlayan krizi değerlendiren Engin, şunları kaydetti: "Leyla Zana 24 yıl önce söylediği bir şeyi bugün de söyleme gereği duyuyorsa demek ki bu ülke o günden bugüne demokratikleşme anlamında bir adım ileri atmış değil. Avrupa'da bir çok parlamentoda artık yemin bile yok. Bizim yemin metni 12 Eylül generallerinin hediyesidir, faşizmin hediyesidir. Bu yemin metni milletvekillerini yalan yere yemin etmeye zorluyor. Oraya çıkıp resmen yalan söylüyorlar. Bu dinen de suçtur. Leyla Zana yapacaklarının hesabını yapamayacak, sonuçlarını hesaplayamayacak acemi bir milletvekili değil. Çok önemli bir şey yaptı. Bir tartışmanın fitilini ateşledi. Bu tartışmanın fitili ateşlenmeliydi. Ve çok güzel tartışıyoruz. Alkışlanması gerekir."

'Cerablus'u savunacak tek güç Kürtlerdir'

G-20'nin Türkiye açısında önemini, Kürtlerin Rojava'daki kazanımlarının önüne geçmek şeklinde değerlendiren Engin, Kürtlerden başka Rojava'da savaşabilecek gücün olmadığını dile getirdi. Cerablus sınırında yürütülecek olan bir kara harekatında en önemli gücün Kürtler olacağını kaydeden Engin, "Buna PYD, ona büyük oranda destek veren PKK gerillaları ve belki Barzani'nin Peşmergeleridir. Ama Tayyip Erdoğan burada Kürt demeye yanaşmadı. Yakında onu da söyleyecek. PYD'ye terör örgütü diyorlar, ne yaptı PYD size. Nasıl bir terör eylemi yaptı. Kobanê'yi savunmak terör eylemi ise ben de 'teröristim' o zaman. Kobanê'yi savunmayana ancak alçak denir" diye konuştu.(diha)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.