KALBİNİZİ İHMAL ETMEYİN

Türkiye’de de kalp ve damar hastalıklarının ölüm nedenlerinde en üst sırada yer aldığını ifade eden Onuk, hastalığın risk faktörlerine dikkati çekmek ve insanları daha sağlıklı yaşam tarzı konusunda bilinçlendirmek için çalıştıklarını aktardı. İnsanlar arasında yanlış bir kanı olarak kalp krizinin 40 yaş altı insanlarda ihtimal dışı görülürken, maalesef son zamanlarda hastalığın 20’li yaşlarda dahi görülebildiğini söyledi. Kalp krizinin yarattığı şikayetlerin ciddiye alınmaması, gelip geçici bir rahatsızlık olduğunun düşünülmesi çok sık yapılan bir hata olduğunu sözlerine ekleyen Onuk, ‘’Midemde gaz var’’ veya ‘’ biraz dinlensem geçer’ diyerek hayat kurtarıcı tedaviye ulaşmanın geciktirilmesi geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açabileceğini söyledi.

Kalp ve damar hastalıklarının nedenleri olarak fast food ve yüksek oranda şeker içeren yüksek kalorili gıdaların aşırı tüketilmesi, sigara içme ve sigara dumanını aşrı şekilde maruz kalma, artan kentleşmeyle birlikte artan aşırı hareketsiz yaşam tarzı, telefon ve televizyon başında geçen sürenin artması, günümüzde sıkça duyduğumuz yoğun stresi, diyabet ve diyabete yatkınlığı, yüksek kolesterolü, yüksek tansiyonu sıralayabiliriz.

Kalp hastalıklarından korunmak için ne yapmalı ne zaman başlamalı sorularına yanıt olarak anne karnındayken desek yanlış düşünmeyiz. Hamilelik sırasında dengeli beslenen, düzenli egzersiz yapan, aşırı kilo almayan ve sigara dumanından uzak gebelik geçiren annelerin bebeklerinin, orta yaşa geldiklerinde kalp krizi riskinin daha az olduğunu bilinmektedir. Sağlıklı  yaşam için hareketli yaşam tarzı sürmeyi ve egzersizi öneriyoruz. Egzersiz sadece spor salonları ve pahalı aletler olarak algılanmamalı, herkesin yapabileceği günde yarım saatlik yürüyüş,  asansör ve yürüyen merdivenlere binmemek, yakın yerlere giderken araç yerine yürümeyi tercih etmek yani her fırsatta hareket etmek olarak özetleyebiliriz. Kalp ve damar hastalıklarından korunmak için bilimselliğe en uygun beslenme seçeneği olarak Akdeniz mutfağını öneriyoruz. Bu tarz beslenmenin en güzel yanı özel bir diyet gerektirmemesi. Yani sadece sebze yada sadece et yemeyi önermiyor. Hayat boyu uygulayabileceğimiz sebze, meyve, tam tahıl, baklagiller, beyaz eti, kuruyemişi, yumurtayı-kırmızı eti (fazla olmamak kaydıyla) ve zeytinyağı gibi birçok seçeneği soframızda bulundurmayı öneriyor. Yaşam koşularının değişmesiyle stres yaşamımızın bir parçası oldu ancak çok fazla stres başta kalp ve damar hastalıkları başta olmak üzere birçok organımızı bozmaktadır. Konuyla ilgili uzmanlar stresle baş etmek için çeşitli yöntemler olduğunu söylemekteler.

Son olarak sağlıklı yaşam tarzını küçük yaşlardan itibaren hayatımızda yer edinmeyi; sigarayı bırakmayı, dengeli ve düzenli beslemeyi, soframızda aşırı tuzu, şeker ve şekerli içecekleri azaltmayı, aşırı kilolardan kurtulmayı, yapabiliyorsak spor yapmayı, yapamıyorsak yürümeyi ve hareketli olmayı, hem kendimizi hem de çocuklarımızı televizyon, bilgisayar ve telefon başında geçirdiğimiz süreyi azaltmayı ve mümkünse stresten uzak durmayı öneriyoruz.