12 öğretmene ikinci sürgün

12 öğretmene ikinci sürgün
Diyarbakır’da açığa alınıp daha sonra görevlerine iade edilen 264 öğretmen Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 'zorunlu yer değişikliği' denilerek başka illere gönderildi.

Ancak Sivas’a gönderilen 13 öğretmenin oradan da başka yere gönderildiği ortaya çıktı. 

Diyarbakır'da KHK kapsamında daha önce açığa alınan yaklaşık 4 bin 400 öğretmenden 180'i meslekten ihraç edildi, diğerleri ise görevlerine iade edildi. Görevlerine iade edilen ve haklarında soruşturma sürdüğü belirtilen Eğitim-Sen üyesi 264 öğretmenin ise geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından zorunlu yer değişikliği nedeniyle il dışına gönderildi. Konuyla ilgili tartışmalar devam ederken gazete olarak, kentteki eğitim öğretim sorunları ve eğitimcilere yönelik gerçekleşen zorunlu yer değişikliklerini Eğitim-Bir-Sen Diyarbakır Şubesi Başkanı Yunus Memiş ve Eğitim-Sen Diyarbakır 1 Nol’lu Şube Sekreteri Halis Kızılırmak ile konuştuk.

Eğitim-Bir-Sen Diyarbakır Şubesi Başkanı Yunus Memiş ve Eğitim-Sen Diyarbakır 1Nol’lu Şube Sekreteri Halis Kızılırmak, Diyarbakır’daki eğitim öğretim sorunlarını ve eğitimcilere yönelik gerçekleşen sürgünleri değerlendirdi.

Sendikal faaliyetlerden dolayı eğitimcilerin sürülmesine karşı olduklarını belirten Eğitim-Bir-Sen Diyarbakır Şubesi Başkanı Yunus Memiş, yaşanan sürgünlerden Eğitim-Sen yöneticilerini sorumlu tuttu.

Memiş’in değerlendirmeleri şöyle:

Diyarbakır’ın eğitim sorunlarından genel olarak kısaca bahseder misiniz?

‘Eğitimcilere bölge tazminatı verilsin!’

Öncelikle yeni eğitim öğretim yılının tüm ülkemize, bölgemize ve Diyarbakır’ımıza hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. İnşallah daha iyi daha kaliteli ve daha verimli bir eğitim öğretim yılı geçer. Türkiye’de yüzbinlerin üzerinde bir öğretmen açığı olduğu için haliyle bölgemizde de bir öğretmene açığı söz konusudur. Bu durumu aslında biz sendika olarak Bakanlığa defalarca ilettik. Bölge için özellikle burada görev yapan eğitimciler için bölge tazminatının getirilmesi ve bölgeye has ciddi iyileştirmelerin yapılmasını ve bölgede görev yapmanın cazip bir hale getirilmesini önerdik. Bölge tazminatı sağlanırsa öğretmen sirkülâsyonunun da önüne geçilmiş olur.

‘Geçen yıl 12 öğrencimiz açık öğretim liselerine yönlendirildi’

  Bölgemizde ciddi bir öğretmen açığı bulunmakta. Son dönemlerde bu açık ücretli öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta ancak bu öğretmenlerimizin okullarda yapacağı çok da fazla bir şey yok. Çünkü birkaç ay görev yapıyorlar ve sonra yerine başkaları geliyor ve eğitim öğretimde bir süreklilik sağlanamıyor. Bunun dışında bölgemizde ciddi bir derslik ihtiyacı bulunmaktadır. Geçen yıl 12 bin civarında öğrencimiz derslik olmadığı ve nereye yerleştirilecekleri belli olmadığından bu öğrenciler açık öğretim liselerine yönlendirildiler. Bu bağlamda özellikle Bakanlığın, kamu malı olmayan, hazine malı olmayan arsaları şahıslardan satın alarak yeni binalar yapması ve derslik sayısını arttırması lazım. Derslik sayılarının artması ve sınıf başına düşen öğrenci mevcudunun hızla azaltılması gerekiyor. Yine, bölgemizdeki okullara gelen ödenekler az başka okullara ise ödenekler daha çok gitmektedir. Bu eşitsizlik de okullarımızın materyal yönünden eksikliklerine sebebiyet veriyor. Bunun yanı sıra öğretmenlerimizin iklim şartlarından dolayı görev yaptıkları yerlere gidiş gelişlerinde problem yaşamalarından kaynaklı görev yerlerinde onlara lojman sağlanması konusunda eksiklikler mevcut.

‘Diyarbakır’ın dört merkez ilçesi artık tıkanmış durumdadır’

İlimizde 500 bin civarı bir öğrenci var ve dolayısıyla bu öğrenci kitlesine sınıf sayısı yetersizdir. İlkokullarda, ortaokullarda sınıf başına düşen öğrenci sayısı 60, liselerde ise bu sayı 90’ı bulmaktadır. Diyarbakır’ın dört merkez ilçesi artık tıkanmış durumdadır. Öğrencilerimizin okullardaki sıkıntıları had safhaya ulaşmıştır. Hal böyleyken Bakanlık bir de tekli eğitimden bahsediyor. Şuan diyelim ki, Diyarbakır’da 10 bin derslik varsa buna 10 bin derslik daha eklenecek ki, tekli eğitime geçilebilsin. Bir yılda derslik sayısını iki katına çıkarmak mümkün mü? Yüzlerce yeni okulun yapılması gibi bir hazırlık yokken tekli eğitime geçmek eğitime yeni sorunlar eklemek demektir.

Eğitim öğretimdeki birçok sıkıntıyı dile getirdiniz, böyle bir tabloda nitelikli bir eğitimden bahsede bilir miyiz?

‘Öğretmen veli görüşmesinin sağlanması için haftada iki saatlik ek ders’

Aslında bölgenin siyasi konumu birçok alanda olduğu gibi eğitimi de etkiliyor. Bu olumsuz tabloyla mücadele etmek için bütün sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler, bürokrasi, eğitime gönül vermiş bütün kurum kuruluş ve bireylerin topyekûn olarak hareket etmesi gerekiyor. Böyle bir birliktelikle ancak biz eğitim öğretim sorunlarının üstesinden gelebiliriz. Bugün dar gelirli bir aile evine ekmek götüremezken çocuklarını okutma yönünde ciddi sıkıntılar yaşıyor. Tam da burada aslında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının, İl Müftülüğünün, İl Milli Eğitim Müdürlüğünün devreye girerek bu ailelere eğitim desteği vermesi gerekiyor. Yine, okullardaki eğitim kalitesinin arttırılması için Milli Eğitim Bakanlığının öğretmen veli görüşmesinin sağlanması için en azından haftada iki saatlik ek ders konulması gerekiyor. Öğretmen ve veli iletişiminin sağlıklı bir şekilde sağlanması için bu olmazsa olmazdır. Okul, öğretmen ve veli işbirliğinin sağlanması eğitimin kalitesinin arttırılması için çok önemlidir.

‘Sendika olarak kesinlikle öğretmen çeşitliliğine karşıyız’

Eğitim kalitesinin arttırılması için bir diğer husus da öğretmenlerin ekonomik koşullarının iyileştirilmesi gerekiyor. Eğitimcilerin yaşadıkları sorunların minimize edilmesi eğitim kalitesini doğrudan etkileyecektir. Eğitimciler arasındaki ücretli, sözleşmeli, kadrolu ayrımları da eğitimcilerin önemli sorunlarından bir diğeridir. Biz sendika olarak kesinlikle öğretmen çeşitliliğine karşıyız. Sendika olarak kadrolu tek tip öğretmen atamasını destekliyoruz. Çünkü ücretli, sözleşmeli öğretmenlik uygulaması öğretmenler arasındaki birliği bozmaktadır. Öğretmenler arasındaki bu ayrılık aynı zamanda toplumun öğretmenlere bakışını da zedeliyor. Bu durum aynı zamanda velilerin öğretmenlere bakışını etkilediği gibi öğretmenlerin itibarsızlaştırılmasını tetikliyor.

 

 

‘Değerler eğitimi dersi zorunlu olmalı’

Eğitim öğretim kalitesinin artırılması için kısa vadede hızlı bir şekilde derslik sayısının artırılması ve eğitim materyallerinin yeterli ölçüde sağlanması gerekiyor. Bunun sağlanmadığı durumda yine 10 binin üzerinde bir öğrencimizin açık liselere yönlendirilecek ve bu da o öğrencilerimizin örgün öğretim haklarının ellerinden alınması demektir. Bunun yanı sıra okulların çeşitliliği açısından da sıkıntılar var. Bir kısmı Anadolu Lisesi, bir kısmı Meslek Lisesi. Ayrıca eğitim sistemi üzerinde sürekli oynanması ve eğitimin yapboz tahtasına çevrilmesi de hiç hoş bir durum değil. Yine, eğitimde manevi değerler noktasında ciddi eksiklikler var. Bu konuda değerler eğitiminin mutlaka verilmesi gerekiyor. Milli Eğitim Bakanlığımız değerler eğitimi dersini de zorunlu bir şekilde vermesi gerekiyor.

Dar gelirli ailelerin çocuklarına verilmesi gereken eğitim desteğinden bahsettiniz ama bir yandan da habire özel okullar açılıyor ve özel okulların ücretleri de oldukça yüksek. Böyle bir ortamda dar gelirli ailelerin çocukları nasıl eğitim öğretim hizmetinden yararlanacak?

‘Özel okul teşvikleri arttırılmalı’

Özel okulların elbette ki, eğitime katkısı farklıdır fakat bunun ekonomik olarak sınırlandırılması gerekiyor. Özel okullarda çok fahiş rakamlar ortada ve bu durum aileler açısından gerçekten sıkıntılı durumlar oluşturuyor. Bunun yanında teşvik veriliyor ama teşviklerle de ilgili ciddi sıkıntılar var.  Çok az kişiye teşvik çıkıyor, yani verilen teşvikler herkese çıkmıyor. Dolayısıyla insanların çocuklarını özel okullara göndermesi de sıkıntıdır. Biz özel okul teşviklerinin arttırılmasını ve özellikle de sosyo ekonomik yönden sıkıntılı olan bölgelerde bu teşviklerin başvuran herkese çıkmasını istiyoruz. Bir öğretmen dahi çocuğunu özel okula gönderirken zorlanıyor. Haliyle dar gelirli bir ailenin çocuklarını özel okullara göndermesi mümkün olmaz.

Diyarbakır ve bölgede öğretmen sürgünleri oldu ve bu durum ister istemez bir öğretmen açığına neden olacak. Siz sendika olarak sürgünleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

‘Sendikal anlamda yapılan mücadelelerden dolayı yer değişikliği yapılmasını doğru bulmuyoruz’

Öncelikle şunu vurgulamak isterim, biz sendikal anlamda yapılan mücadelelerden dolayı yer değişikliği yapılmasını doğru bulmuyoruz. Ancak eğer ki, bir sendika 4688 sayılı yasa kapsamında hareket edip üyelerini bilgilendirmiyorsa o sendikanın yöneticileri de üyelerine karşı sorumludur. Yine, bir eylem kararı alınıp o eylem kararı eğitim öğretimin sorunları ve üyelerinin haklarını değil de bölgede yaşanan çatışmanın içinde örgüte destek amaçlı bir eylem kararını da bir sendikanın alması doğru değildir. Bir diğer sıkıntı ise alınan kararı üyelere tam olarak bildirmeyip ve bazı yöneticilerin gidip rapor almaları normal üyelerin ise rapor almamaları ve soruşturmaya tabi olmalarıdır. Bu durum ne ahlakidir ne de doğrudur. Tabii ki, burada bir başka sıkıntılı durum yer değişikliklerinin yapılma zamanıdır. Şuan tam da eğitim öğretim döneminin başında böyle bir yer değişikliği uygulamasını gerçekten anlamış değiliz. Biz sendika olarak eğitim çalışanlarına dönük böyle bir uygulamayı doğru bulmuyoruz. Çünkü eğitim çalışanları mazlum ve mağdur durumdadır. Eğitimcilerin böyle bir şekilde başka illere gönderilmesi kanaatimce uygun olmamıştır. Eğer ki, ilk başta sıkıntılar var ise bu o zaman uygulansaydı.

‘Hukuki olmayan eylem kararlarını üyeler sorgulasın’

Bu vesileyle şunu özellikle ifade etmek istiyorum, bir sendika bir eylem kararı aldığında onun hukuka uygun olup olmadığını üyeler sorgulasınlar. Ben Eğitim Bir-Sen Şube Bakanı olarak bir karar alıyorsam benim kararımı üyelerim sorgulasınlar ve eğer ki, kararım kanun dışı bir karar ise kesinlikle destek vermesinler. Bu durum diğer sendikaların üyeleri için de geçerlidir, hukuksuz eylem kararlarına destek vermesinler. Üyeler sonradan bir mağduriyet yaşamamak için mutlaka yönetimin aldığı kararları sorgulasınlar ve ona göre hareket etsinler.

Yaşanan bu sürgünlerin eğitim öğretime etkisi nasıl olacak?

‘Atamalar neye göre yapılıyor?’

Diyarbakır’da şuanda 264 eğitimcinin yer değişikliği söz konusu. Bu sayı içerisinde yanılmıyorsam eyleme katılmayan 8 kişi var ve bunlar eyleme katılmadıkları için geri gelecekler. Dolayısıyla geriye yer değişikliğine uğrayan 256 öğretmen kalıyor. Bu 256 öğretmenin yerinin hızlı bir şekilde doldurulması gerekiyor. Aksi taktirde zaten bölgede öğretmen ihtiyacı fazla iken bu açığın daha da artması eğitimi olumsuz etkileyecektir. Bakanlığın bu yer değiştirmeleri bugüne bırakmasını da anlamış değiliz. Mademki, bu kararı alacaklardı öğretmen atamalarından önce yapılsaydı. Diyarbakır’a 889 öğretmen ataması yapılırken, Ağrı gibi 7 bin öğretmeni olan bir yere bin 400 öğretmen ataması yapıyorsunuz. Bu atamalar neye göre yapılıyor?

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Taşımalı eğitimde denetimler sıklaşmalı

İnşallah bütün okullarımızda sağlıklı bir şekilde eğitim öğretim süreci devam eder. Son olarak şunu eklemek isterim, taşımacılık yapan öğrenci servislerinin öğrencileri taşırken nezaket kurallarına daha fazla dikkat etmeleri gerekiyor. Çocuklar araçtan indiklerinde son olarak aracı kontrol etmeleri ve kimsenin araçta olmadığından emin olmaları gerektiğini özellikle vurgulamak istiyorum. Taşımalı eğitimdeki aksaklıklar konusunda hem emniyetin hem de jandarmanın trafik kontrolleriyle gerekli denetimlerin yapılmasını istiyorum. Fazla öğrenci taşıyan ya da köy yükü taşıyan araçlar hakkında gerekli yasal işlemlerin yapılmasını istiyorum. Yine, öğrencilere verilen yemeklerin ciddi bir denetimden geçirilmesi hususunda yetkililerin gerekli denetimleri yapmasının öneminin belirtmek istiyorum.”

Eğitim-Sen: çalışma barışı bozuluyor

Eğitim- Sen Diyarbakır 1 Nol’lu şube sekreteri Halis Kızılırmak, Diyarbakır’daki eğitimci sürgünlerini ve kent genelinde yaşanan eğitim sorunlarını değerlendirdi. Kızılırmak, yaşanan sürgünlerden dolayı eğitimciler arasındaki çalışma barışının bozulduğunu söyledi.

Kızılırmak’ın eğitim sisteminde yaşanan sorunlara ve Diyarbakır’daki eğitimci sürgünlerine ilişkin değerlendirmeleri şöyle:

Diyarbakır’da eğitim öğretim açısından nasıl bir tablo var?

Derslik sayısı yetersiz

“Diyarbakır’da derslik sayısı hiçbir zaman yeterli olmadı. 80 - 90 kişinin okuduğu sınıfları biliyoruz. Evet, son dönemde derslik sayısı arttı ancak bu henüz istenilen düzeyde değildir. Bugün bütün okullar Anadolu Liselerine dönüştü ve sınıflardaki öğrenci sayısı da 24 kişi olması gerekirken, şuan sınıflarda öğrenci sayısı en az 40 kişidir. Yine, branş düzeyinde yeterli öğretmen yok. Birçok branşta öğretmen sıkıntısı yaşanıyor. Milli Eğitim Bakanlığı bu açığı sözleşmeli öğretmenlerle tamamlamaya çalışıyor anacak bu da eğitimin kalitesini düşürmekten başka bir sonuç üretmiyor.

Diyarbakır’da bina yetersizliğinden dolayı liselerin bir araya getirildiği noktasında duyumlar var bu konuda size ulaşan bilgiler var mı?

Eğitim kalitesi giderek düşüyor

Evet, çok programlı lise yapıyorlar; birine ticaret lisesi birine imam hatip diğerine meslek lisesi diyorlar. Tabii ki, böyle bir uygulama eğitimin kalitesini düşürüyor. Çünkü bu okullar çok programlı bir lisenin sahip olması gereken fiziki koşullara sahip değildir. Mesela Bağlardaki Atatürk Lisesi Diyarbakır’ın en eski liselerinden biridir ve kurulduğu zaman da bir düz lise olarak planlanmıştır. Şimdi Atatürk Lisesinin yapısı bir Anadolu Lisesine dahi uygun değildir. Bir Anadolu Lisesinde etkinlik alanlarının olması lazım, laboratuarların olması lazım vb. Fiziki koşulları uygun olmayan okulları çok programlı olarak hizmete sokmaya çalışmak aslında insanları bir araya getirip idare etme mantığının bir sonucudur. Aslında eğitimdeki kalitenin giderek düşmesi bugünden başlayan bir süreç de değildir.

Eğitimdeki kaliteden bahsetmişken sürgün olan eğitimcilerin bu tabloya etkisi nasıl olacak?

 

 

 

 

‘Diyarbakır’daki bütün okullarda arkadaşlarımız sürgün edildi’

Geçen yıl da yine bu zamanlarda 4 bin 500 arkadaşımız açığa alınmıştı. Dolayısıyla geçen yılki eğitim öğretim yılı alt üst edildi. Bütün bir yıl boyunca kimse motive olamadı. Bu sene de aynı şekilde tam da eğitim öğretim döneminin başlayacağı bir zamanda sürgünler yaşandı. Diyarbakır’daki bütün okullarda arkadaşlarımız sürgün edildi. Bu sürgünler giden arkadaşlarımızın üzerinde de kalan arkadaşlarımızın üzerinde de çok büyük bir sıkıntı yarattı, moral motivasyon düşüklüğüne neden oldu. İnsanlar birbirlerine şöyle bakıyorlar; benim arkadaşım gitti ve her an ben de gidebilirim. Herkes birbirine artık şüpheyle bakmaya başladı, acaba beni kim ihbar etti. Şuan eğitimcilerin hepsi de tedirgin durumda. Sürgün olan 264 kişiden bizden istifa eden birkaç kişi dışında herkes Eğitim-Sen üyesidir.

Sürgünlerin eğitimciler üzerindeki etkilerini biraz açar mısınız?

‘Sürüldüğünüz yerin neresi olduğu da önemli değildir’

264 eğitimcinin sürgünü sadece bu arkadaşlarımızı etkilemiyor. Sonuçta eşleri ve aileleriyle birlikte bu sürgünden etkileniyorlar. Bu da sürgünün etkisinin sanılandan daha çok insanı etkilediğini gösteriyor. Yüzlerce insan demek bir eğitim ordusu demektir. Tabii ki, Diyarbakır büyük bir kenttir ama yine da arkadaşlarımızın sürgün edilmeleri eğitim alanında bir boşluk oluşturacaktır. Sürgün edilen arkadaşlarımızın gittikleri yerlerde görev yapmaları oraya uyum sağlamaları da kolay değil. İsteği dışında bir yere giden eğitimcinin motivasyonu da psikolojik açıdan ciddi problemdir. Yine yeni gelen eğitimcilerin adaptasyonu da bir problemdir. Sürüldüğünüz yerin neresi olduğu da önemli değildir, isterseniz doğduğunuz yere sürülün fark etmez. İnsanların bağ kurdukları bir yerden istekleri dışında başka bir yere sürülmesinin olumlu bir tarafı olamaz.

Sürgünler genelde nerelere yapıldı?

‘Sivas arkadaşlarımızı kabul etmedi’

Sürgünler arasında Kastamonu, Yozgat, Sivas, Çankırı, Çorum gibi iller var. Mesela Sivas’ın özgün bir yapısı var, Sivas arkadaşlarımızı kabul etmedi. Sivas Milli Eğitim Müdürlüğü ve Valiliği, buradan oraya gönderilen eğitimcileri kabul etmedi. Ayrıca, yetkili sendika olmamıza rağmen sürgün listesi, kimin nereye sürüldüğünün bilgisi bize verilmedi. Sivas’a gönderilen arkadaşlarımız daha sonra başka illere sürüldü. Yani, sürgün yerinden sürgün edildiler.

Önümüzdeki yıl tekli öğretime geçileceği söyleniyor, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

‘Tekli eğitime geçecek kadar sıra dahi yok’

Yani, yaptım oldudan başka bir şey değildir. Eğitimin kalitesi, verimliliği gözetilerek yapılan bir şey değildir. Tekli eğitim için belli kriterlerin yerine getirilmesi gerekiyor. Ayrıca bu bir yılda gerçekleşebilecek bir şey de değildir. Burada yapılmaya çalışılacak olan tekli eğitim insanları sınıflara tıkmaktan başka bir sonuç üretmeyecektir. Yani, burada yapılan şey ‘mış’ yapmaktır. Yapmış gibi yapmaktır. Burada göstermelik olarak tekli eğitime geçilmiş gibi yapmanın dışında bir şey yapılmayacaktır. Çünkü tekli eğitime geçmek için ne yeterli eğitimci var ne yeterli derslik var ne de yeterli materyal var. Tekli eğitime geçecek kadar sıra dahi yok. 20 yıllık eğitimciyim eğitimde kalitenin bu kadar çok düştüğünü görmedim. Eğitim yazboz tahtasına dönmüş durumdadır ve her gün yeni bir şey deneniyor.

Özel okulların yaygınlaşması, eğitimdeki ticarileşme ve dar gelirli ailelerin çocuklarının eğitimin dışına itilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

 

‘Sosyal devlet olgusu tamamen ortadan kaldırılıyor’

Eğitim ve sağlık evrensel insan hakları içindedir. Bütün insanlara eğitimlerini sağlayabilecekleri bir alan yaratılması gerekirken, şimdi ise paranız varsa okuyabiliyorsunuz. Tekli eğitime geçiş, bütün okulların Anadolu Liselerine dönüşümü aslında eğimdeki ticarileşmeye dönüktür. Yine devlet okullarındaki eğitim kalitesinin düşürülmesi ailelere çocuklarını özel okullara gönderin demektir. Devletin yapması gereken görevleri bireylere yıkmaya çalışmak, dar gelirli insanların sırtına yeni yükler yüklemekten başka bir sonuç vermeyecektir. Böylelikle de sosyal devlet olgusu tamamen ortadan kaldırılıyor.

Sizce ne olursa eğitim sistemi düzelir?

‘Kaliteli bir eğitim için ilk olarak öğretmeniniz yeterli olacak’

Öncelikle bilimsel, laik, demokratik ve anadilde bir eğitim sistemiyle insanlar kendi istekleriyle bir eğitim aldıkları zaman sağlıklı bir eğitim meydana gelir. Bunun için de gerekli maddi koşulların (Bina, derslik, materyal ve öğretmen) sağlanması gerekir. Şuan okullar o kadar sıkıştırılmış ki, çocuklar adım atamıyor.  Çocuklar birbirinin özel alanını ihlal etmek zorunda kalıyor ve bu da gerilimlere sebebiyet veriyor. Kaliteli bir eğitim için ilk olarak öğretmeniniz yeterli olacak. Öğretmenlerin ekonomik koşulları düzeltilecek. Bir eğitimci nasıl geçineceği konusunda herhangi bir kaygı içinde olmayacak. Bugün öğretmenler açlık sınırında yaşamak zorunda bırakılmıştır.

Öğretmen sirkülâsyonu eğitimi olumsuz etkiliyor bu konuda neler söylemek istersiniz?

‘Eğitimciler artık gönüllü olarak sürgün oluyorlar’

Tabii ki, bu sorun küçük yerleşim yerlerinin genel bir sorunudur. Aslında Diyarbakır bu konuda özgün bir konuma da sahiptir, çünkü eğitimci arkadaşlarımızın çoğu Diyarbakırlıdır. Yani, Diyarbakır’da öğretmen sirkülâsyonu çok fazla da yaşanmamaktadır. Ama şimdi sürgünlerle böyle bir sorun yaşadık. Bu sürgünlerin bir başka yan sonucu ise şudur; sürgün yaşama kaygısı yüzünden birçok arkadaşımızın ya tayin istediklerini ya da emekliliklerini istediklerini gördük. Yani, insanlar artık sürgün yaşamamak için kendi istekleriyle tayin istiyorlar. Eğitimciler artık gönüllü olarak sürgün oluyorlar. Eğitim – Sen Başkanının ifade ettiği bir bilgiyi ifade edeyim; Türkiye genelinde yaklaşık 50 bin eğitimci emekliliğini istemektedir. Çünkü insanlar artık geleceğinden kaygı duyuyorlar, kendilerini güvende hissetmiyorlar. Bu sürgünlerin yarattığı en büyük sorun da eğitimciler arasındaki çalışma barışının ortadan kalkmış olmasıdır. Eğitimciler arasındaki çalışma barışını bozdular. Çünkü birlikte çalıştığınız biri sizin hakkınızda ihbarda bulunuyor. Böyle bir oramda çalışma barışından söz edilemez.”

 

Ali Abbas yılmaz-özel

 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.