ALTERNATİF ÜRETİM VE İSTİHDAM DERNEĞİ KURDULAR, HEDEF BELİRLEDİLER;
Röportaj: Naci Sapan
Fotoğraflar: Özcan Yıldız
Üretenle tüketeni buluşturmayı hedeflediler, ‘Üreten evlerden üreten kentlere’ şiarı ile yola çıktılar. Dünyada örneği ve uygulamaları olmasına rağmen, kapitalist üretim ve tüketim biçimleri arasındaki çark içinde kendilerine nasıl bir yol çizecekler, bilmiyorum. Bunu önümüzdeki zaman diliminde yaratacakları alanlardaki üretici-tüketici ilişkisini nasıl bir zemine oturduğunu gördüğümüzde kararımızı vereceğiz.
Yerelden özerk yönetim biçimlerinin gelecek kurgusu kavramlarının içinde tartışılması gereken üretim-tüketim ilişkisine denk gelebilecek bir çalışma dikkatimi çekti, ne yapıyorlar diye merak ettim, internet sayfalarına baktım. Sonra şahsen görüşerek kendilerini anlatmalarını, yaptıklarının ne olduğunu, neyi amaçladıklarını kamuoyuna açmalarını istedim. Karşıma 13 kişiden oluşan bir dernek çıktı. Adı da; ‘Alternatif Üretim ve İstihdam Derneği’.
Dernek ne yapar, nelere el atar?
Yerelden üretim biçimlerini karşıdaki tüketim biçimleri ile nasıl buluşturur?
Hem üretim hem de istihdamda nasıl bir alternatif?
Bu tür ve daha birçok merak edilen soruların yanıtlarını almak üzere Derneğin Başkanı Gülbahar Örmek’le sohbet ettim.
PROJE DEĞİL, ÇALIŞMA
Örmek, Ziraat mühendisi genç bir kadın, bir önceki dönem sur Belediyesinde Başkan yardımcılığı yaptı. Ziraatçılık ve yerel yönetim deneyimlerini buluşturarak, arkadaşları ile birlikte alternatif bir çalışma başlatmış.
Adına ‘çalışma’ diyor, çünkü çalışma kişisel kazanç hedefli değil.
Bu nedenle ‘proje’ demiyor, nedeni de; proje kişisel kazanç algısı yarattığı ve gelip-geçici olduğu için.
Hayatımızın bütün alanlarını kontrolü altına almış olan kapitalist üretim ve tüketim biçimlerinin arasından nasıl bir alternatif üretim ve tüketim biçimi yaratacaklar, böyle bir hedefi nasıl 90’dan vuracaklar, bunu da Gülbahar Örmek’in anlatımları ile öğreneceğiz.

HEDEF; ÜRETENLE TÜKETENİ BULUŞTURMAK
Böyle bir derneğe ve çalışmaya neden gerek duyuldu?
Örmek, örnek olacağını söylediği çalışmalarını anlatmaya başlıyor.
“Üretenle tüketeni buluşturmayı hedefledik. Temel şiarımız ise; Üreten evlerden üreten kentlere’ oldu. Yola çıkış amacımız; Pazar üretimini geliştirmek, bunu geniş kitlelere ulaştırmak, markalaşmasını sağlamak, sonuçta, üreten kent dinamiklerine ulaşmaktır.’’
14 KÖYDE ÜRETİM BAŞLADI
Hedefe ulaşmadaki araçlar nedir? Sorusuna ise yanıtı şöyle oluyor Gülbahar Örmek’in;
“Örneğin, tandır ekmeği bir hedef. Yöremizde üretilen salça, yöresel dokumalar, yöresel motifli bebek giysilerinin üretimi. Bunların tamamının tespitleri yapıldı. Hangi kesim için atölyeler oluşturulacak, onun çalışmaları yapıldı. İlk etapta yöresel bebek motifleri üretim atölyesi, gümüş telkari, kuruyemiş tesisleri kurdurduk. Yer kilimi (tewn) , yöresel tatlar( sımak, kişniş, salça, kahve çeşitleri. Yöremize ait karpuz çekirdeği yapımı. Eski yöntemlerle) Sabun çeşitleri, örneğin Derik zeytinyağından yapılan sabun. Bıttım dan yapılan sabun ..gibi örneklerimiz gelişti. Bunlar alternatif örneklerimiz. 14 köyde bu anlattığım ürünlerle ilgili alternatif üretimlerimiz başladı.’’
MİKRO BAŞLADIK, MAKRO’YA ORGANİZE OLACAĞIZ
Alternatif derken neye alternatif sorusunun cevabını istiyorum, şöyle yanıtlıyor Örmek;
“Kapitalist üretim biçimine, emeğin sömürüldüğü üretim biçimine, üretenin değil aracıların kazandığı mevcut sisteme alternatifiz.’’
Tam bu noktada, başarılı olma şansının ne olduğunu merak ediyorum, aldığım cevap şöyle;
“Başarılı olma şansı çok yüksek. İlk etapta mikro düzeyde bakıyoruz meseleye. geleneksel yetiştirilen sebze çeşitlerine ulaştık, 10 aile ile böyle bir çalışma başlattık. Atölyelerde kadınların istihdamını esas aldık. Buradaki amaçta; öncelikli hedefimiz kadın, ancak erkek kesiminde bu alanda yeteneklerinin devreye girmesi gerekiyor. Mikro düzeyde başlamak lazımdı, öyle yaptık, ilerledikçe, başarı oranını yakaladıkça. Makro düzeye doğru kendimizi organize edeceğiz. Ancak, kapitalist ekonomi sistemine teslim olmadan bu çalışmalarımızı belli bir düzeye getirip, Demokratik ekonomi sistemin nasıl hayata geçirebileceğimizi deniyoruz. Oluşabilir mi, bunun arayışı içindeyiz.’’
KÖTÜ NİYETLİLER EMEĞİ SÖMÜREMEYECEK
Bu kadar çalışmanın ardından merak uyandıran konu elbette ki Pazar meselesi oluyor. Bununda cevabını istiyorum Gülbahar Örmek’ten.
Şöyle açıklıyor;
“Önce sorunun yerinde tespitini yapıyoruz. Kadın üretiyor, ancak gerçek pazara ulaşamıyor ve sunumu yapamıyor. Düşük fiyatla ürettiklerini birilerine kaptırıyor. Emeğinin çok altında..Bunu ortadan kaldırmak ve ne yapmak gerektiğini düşündük, böyle bir çalışmaya karar verdik. Niyet buydu, karşılık buldu. Birilerinin bu çalışmalardan rahatsızlığı söz konusu olabilir, hatta oldu da. Ancak bu çok önemli değil. Gerçek emek yaşamın tamamına hâkim olduğunda, kötü niyetli aracılar, emeği sömüremeyecek. Çünkü bölgede emeğin karşılığı yok, emeğin değer bulması, hak ettiğini kazanabilmesi için çaba sarf ediyoruz.
‘Üretiyoruz, ama’…gibi olumsuz düşüncelerin önüne geçebilmek ve olabilirliğini göstermek için çabalarımız ortaya koyduk ve yaygınlaştırıyoruz. Üretenle tüketeni bir araya getirmek, buluşturmak, doğrudan irtibatlarını sağlamak istiyoruz. Bütün bunların hayata geçirilmesini sağlayacak bir alt yapı oluşuyor. Birlikte üretim, birlikte tüketim noktasını yakalamak gibi bir sonuca hitap etmek istiyoruz. Bunun adı ilk etapta kooperatifçilik olarak yansıyabilir. Ancak, mevcutta anlaşılan kooperatifçilik değil, içi boşaltılmış kooperatifçilikten uzak bir yöntemi önceliyoruz.’’
MEVSİMLİK TARIM İŞÇİLERİ MODELİ
Gülbahar Örmek, kentlerin en önemli sorunlarından birinin mevsimlik tarım işçileri olduğunu bunun içinde kafalarında bir modelin oluştuğunu aktarıyor. Modeli biraz açmasını istiyorum, şöyle anlatıyor;
“Kafamızdaki model şu; en fazla neredede bu işçiler, tespitini yapıp irtibat kuruyoruz. Kent dışına çıktıklarında kazançlarının olmadığını anlatıyoruz. Kendi topraklarında kalıp üretmenin daha doğru olduğunu anlatıyoruz. Yapabileceklerini kendi topraklarında gerçekleştirebileceklerini, üretebileceklerini, aynı zamanda tüketiciye sağlıklı bir şekilde nasıl ulaştırabileceklerini anlatıyoruz/anlatacağız..Böyle olunca da mevsimlik işçilerin bölge dışına çıkmasını, parçalanmış aileler olmalarını engellemiş olacağız. ‘’
‘KÜRDİSTAN ÇARŞILARI’
Üretici ile tüketici arasında buluşmayı sağlayacak bir başka önemli çalışma elbette ki teknolojinin sağladığı imkânlar olacak. Bunun içinde hazırlıklar yapmış Alternatif Üretim ve İstihdam Derneği.
Gülbahar Örmek son noktayı koyuyor, şunları söylüyor; “Sonuç olarak internet ağını e-ticaret mantığı ile kullanıp çalışmalarımıza hayat vereceğimiz inancındayım. Suke Kurdistane (Kürdistan çarşıları) anlamına gelen site üzerinde pazarlama gerçekleştireceğiz.’’
Naci Sapan’ın notu;
Ben dinledim, sizlere aktardım. Kapitalist üretim ve tüketim çarkının dişlileri arasından yeni bir model yaratmak mümkün mü, değil mi? Mümkün olsa bile, o dişlilerin birini ya da bir kaçını mutlaka kullanmak gerektiği gerçeğini de göz ardı edemeyiz. Örneğin, internet üzerinden e-ticaret yönteminin denenecek olması bir modernite. Bunun demokratik ya da kapitalist modernite biçimi olması gibi tartışmalar sonucu değiştirmiyor.





Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.