Annesinden kalan mirası ilmek ilmek dokuyor

Annesinden kalan mirası ilmek ilmek dokuyor
Kökleri bin yıllara dayanan kilim sanatı, özellikle hayvancılıkla uğraşan toplumların bir ürünü olarak günümüze kadar gelirken, desenleri ile belki de yüzyıllarca doğal boyama yöntemleri sayesinde ilk günkü canlılığını koruyor.

Kilim sanatının Hakkari'deki nadir devamcılarından biri olan Abdülkadir Garipgazioğlu, 14 yıl önce hiç görmediği annesinden kalan kilimden yola çıkarak açtığı atölyesi ile hem komün bir çalışma ortamı hem de yok olma tehlikesi altındaki kilim sanatını ayakta tutmaya çalışarak genç nesillere öğretme çabasında. 


Doğal yaşamın derin kültürel özelliklerini içinde barındıran ve kökleri belki de binlerce yıl öncesine dayanan kilim sanatı, vahşi kapitalizmin gelişimi karşısında yok olma tehdidi ile karşı karşıya. Özellikle hayvancılık ile uğraşan toplumlarda yaygın bir kültür olan kilim sanatı, kadınların hünerli elleri sayesinde günümüz toplumlarına kadar gelirken son yıllarda emek sürecini karşılamadığı hem de yapım tekniklerini bilenlerin sayısının azalması nedeniyle nadir uğraşılardan biri konumuna gelmiş durumda. 

Annesinden yadigar kalan tek kilim sayesinde kilim sanatı ile tanıştı

Hakkari'de evinin iki katını atölye olarak 14 yıl önce kilim sanatıyla uğraşmak için kullanmaya başlayan Abdulkadir Garipgazioğlu, kilim sanatına hiç görmediği annesi sayesinde başlamasını şu sözlerle anlattı: "Doğarken annemi kaybetmişim ne fotoğrafı kaldı ne de başka bir hatırası. Annemden yadigar kalan ve kendisinin yaptığını söyledikleri bir kilim vardı ve ben de annemin hatırasını yaşatmak için kolları böyle sıvadım." 

Kilim sanatı ile uğraşmayı küçüklüğünden bu yana çok arzu ettiğini ve 10 yaşından itibaren kilim yapan kadınları gözleyerek geçirdiğini aktaran Garipgazioğlu, "Annemin hatırası ile başlayan şey bir süre sonra bende bir hastalık ve sevda oldu" dedi.

Kendi hazırladığı Kürtçe renk katalogu ve sözlüğü 

Yıllardır üzerinde çalıştığı atölyesinin alt katını hiç kimseye açmadığını belirten Garipgazioğlu, boyama tekniklerinin bir kısmı ve kendi ürettiği rengarenk boyalardan yapılan kilimlerin yapılışları öncesindeki incelikleri aktardı. Keçi kılı ve koyun yünlerinin ipe dönüştürülmesi ardından ise tamamen doğadaki bitkilerden toplanılan kök, yaprak ve atıl kısımlarından üretilen boyaların yapımı için Kürtçe bir sözlük ve renk katalogu bile hazırlayan Garipgazioğlu, "Kök boyama yöntemini anlatmıyorum çünkü bitki köklerinden üretilen boyalar nedeniyle bitkiler yok olma ile karşı karşıya kalabiliyor. Bu nedenle deneme yanılma yöntemi ile bitkilerin atıl kısımlarından da boya üretiyorum" diyor.

İpliklerden boyalara her şey doğadan 

İpliklerin boyanması için çiçek kökleri, ağaç dalları, yaprakları, bitki özleri, meyve kabukları gibi çok sayıda doğal maddeyi de kullandığını aktaran Garipgazioğlu, kullandığı en doğal olmayan unsurun kaya tuzu olduğunu aktarıyor. Atölyede ipliklerin boyandığı kısım kimya laboratuarını andırırken, onlarca bitkinin boya yapımı için beklediği kutular ise insanı aktarda gibi hissettiriyor. Garipgazioğlu, "Maalesef çocuklarımız bizim değil teknolojinin çocukları haline gelmiş durumda. Üzülerek söylüyorum kendi çocuklarım bu sanata meraklı değil ve bu güne kadar bu işi öğrettiğim komünümüze dahil olan genç kadınlar bu işi götürecekler. Kapitalizm teknoloji ile çocuklarımızı bizden alırken diğer yandan ise kilim sanatına asit boyalar, fabrikasyona dönüşen üretim ile bu sanatı tehdit ediyor ve gençlere kilim işinin doğal yapımı cazip gelmiyor" diye anlattı. 

'Kilim kadının yaşam romanıdır'

Kürt, Asuri, Süryani, Ermeni, Fars başta olmak üzere çok sayıda ulusun kadınları tarafından bilinerek uygulanagelen kilim sanatının yanı sıra koyun yünlerinden heybe, çorap, çobanlar ve kadınlar için çantalar, duvar süsü, battaniye, kirman (odalarda bölmeler yapabilmek için kullanılır) da halen bölgede kullanılan eşyaların arasında gelirken Garipgazioğlu bunu kadınların yaratıcılığı ile ilgili olduğunu düşündüğünü aktarıyor. Garipgazioğlu, "Aslında özetle kilim kadının yaşam romanı niteliğindedir" dedi. Yüzlerce isim taşıyan kilimler kimi zaman sevgiyi, kahramanlığı, savaşı, ölümü, acıyı, özlemi, aşkı, aşiretlerin isimlerini, yalnızlığı velhasıl-ı kelam yaşam içerisinde duyguların ilmek ilmek işlendiği yerken Garipgazioğlu, "Yaşamın bir çok yansıması kilimlerde şekillenmiştir örneğin koç boynuzunun kilim dilindeki karşılığı kahramanlığa işarettir" dedi. 

Kilimcilik ayakta kalması için desteklenmeli

Komün atölyelerinde 25 kişi çalıştıklarını belirten Garipgazioğlu, "Kıt imkanlarımla başladım, hiçbir devlet kurumu ya da kurum desteği almadım. Para uğrana yapılabilecek bir iş değil şevk ile yaklaşmak gerekiyor" diyerek, açılan kilim kursları ile bu mesleğin ve sanatın ayakta kalmakta zorlanacağını aktarırken ciddi destekli projeler ile bu sanatın ayakta kalmasının sağlanmasını istediğini aktardı. Nilgün Yıldız/Gökhan Altay(Diha)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.