Ayakkabı kutuları
Televizyonda görüntüler akarken ekrana ayakkabı kutuları geliyor , görünce şaşırmamak elde değil.Çünkü; bir evde bu kadar ayakkabı kutusunun niye bulundurulduğuna anlam veremiyorinsan. Görüntünün devamında kutular sıra sırasıra sergileniyor.Bu ayakkabı kutuların içleri deste deste milyon dolarlarla dolu. Elle saymak zahmetli olsa gerek para sayma makinası da temin etmişler. Müdürü oldukları bankalara dahi güvenemediklerinden olsa gerek ailelerine özgü evbanklarını kurmuşlar. Yıllardan beri bu sistemin devam ettiği,ellerinden geçen milyon dolar insana ‘Vay be’ dedirtiyor. O eller ne paralar görmüş. Medya, para kutularının yanında o ellerin de fotoğraflarını vermiş olsaydı çok iyi olurdu. Gelecekte torunlarımıza bu mübarek ellerin fotoğraflarını gösterirdik. ‘El dediğin böyle olur’ diye örnek verirdik çocuklarımıza.
Bu işin kara mizah yönü. Aziz nesin yaşasaydı birkaç kitap yazardı herhalde. İddialar arasında kaçakçılık da var. Bunun da çapı az buz değil. Sit alanlarını peşkeş çekme, tarihi eserleri yurt dışına satma, altın kaçakçılığı..vb. Geriye dönüp baktığımızda yabancısı olmadığımız bir durum. Yolsuzlukların olmadığı bir dönem oldu mu hiç ? Sorunun cevabı ‘Hayır’ .
Yüce divanda yargılanan kaç başbakan veya bakan oldu? Kaç başbakan hakkında bu tür iddialar manşetlere taşındı. Kamuoyu bunlara yabancı değil. Bugüne kadar bu iddia ve davalardan kamuoyunu tatmin edecek hiç bir sonuç çıkmadı. Bu iddiaların da tatmin edecek bir sonuca ulaşmasını beklemek yanılgı olur. Herkesi tatmin edecek sonuçlar ancak demokrasi sorunlarını çözmüş rejimler için geçerlidir. Demokrasi ve şeffaf yönetimlerde bir yurttaş olarak yaşamanın nasılolduğunu bilemiyoruz. Çünkü bu topraklarda demokrasinin lafını çok duyduk ancak henüz tanışmak kısmet olmadı. Ceberrut yönetimler tek seçeneğimiz oldu.
Tarihi biraz geriye götürdüğümüzde Roboski ve Van depremzedeleri gözlerimin önüne geldi.
Roboski’de 34 insanın kaçakçılık yaptığı bilindiği halde uçaklarla bombalanarak parçalandı.Taşıdıkları mazot bidonlarından kazanacakları cüzi parayla zorunlu,insani ihtiyaçlarını karşılıyorlardı. İş yok, toprak yok,bu insanlar yaşamlarını nasıl sürdürecekler? Geçim zorunluluğundan karlı dağları ,mayınlı tarlaları geçiyorlardı. Yaşamlarını sürdürmek için her türlü tehlikeyi göze alıyorlardı.Yani kaçağa çıkıyorlardı. Kaçağa çıkmanın yanıtı göklerden geldi.Kızılderililerin deyimiyle demir kuşlar ölüm kustular.Yer gök parçalanmış insan parçalarına kesti.Ölüm vadide buldu.Dağların ululuğu bile ölüm kusan demir kuşlara engel olamadı.Ekmek parası için kaçağa çıkmanın yanıtı böyle oldu.
Diğer bir trajedi Van’da deprem sonrası kışın ortasında kaderleriyle,doğayla başbaşa bırakılmak istenen insanların yürek burkan görüntüleri.Kaldıkları barakalarda yaşam savaşı verenler. Kalacakları tek yer olan barakalardan da çıkarılmak istenmeleri. Çocukların ayaklarında ayakkabıları yok . O karda,dondurucu soğukda günleri geceleri nasıl geçecek. O küçük ayakları yere yapışacak. Baharın gelmesini dört gözle bekleyecekler. Onlara sıcak bir yeri çok görenler,ayakkabıların içerisinde milyon dolarlar.Üstelik kutuları üst üste koyarak dolarlarla boy fotoları çektiriliyor.Üç fotoğraf üç ayrı manzara gözünüzün önüne geliyor mu? Roboski, depremzedeler ve bakan oğullarının boy boy dolarlarla dolu ayakkabı kutuları. Sadece Adalet, vicdan ve insanlık istiyoruz. Çok şey mi istiyoruz…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.