Ayrımcılık olmasın!

Ayrımcılık olmasın!
Diyarbakır’daki Domlar Derneğinin Başkanı Mehmet Demir, 11 yıldır sürdürdüğü başkanlığı artık yapamayacağını söyledi. Yakın zamanda torununu arkadaş kurbanı veren Demir, Domların yaşadığı ayrımcılığa sitem etti.

2007’de kurdukları derneğin başkanlığını 11 yıldır sürdüren Demir, Diyarbakır Domlar ve Romanlar Gençlik Spor Kulübü Kültür Derneği’nin açılışına İngiltere, Amerika dahil 36 ülkeden araştırmacı ve davetlilerin geldiğini belirterek, dernekle birlikte Diyarbakır ve çevresinde yaşayan yaklaşık 15 bin Dom ve Roman’a ulaştıklarını söyledi.

Geçtiğimiz günlerde torununu kaybeden, Diyarbakır Domlar ve Romanlar Gençlik Spor Kulübü Kültür Derneği Başkanı Mehmet Demir, torununun arkadaş kurbanı olduğunu söyledi.

Diğer insanlardan ne farkımız var, bu ayrımcılık niye?

Yakın zamanda torununu kaybeden ve torununu kaybetmenin acısıyla yüreği yanan Demir, Domların yaşadığı ayrımcılığa sitem etti. Demir, şunları söyledi: “Gençlerimizi gasp ediyorlar, götürüyorlar, kötü yola sevk ediyorlar. Bizde bu vatanın çocuğuyuz. Bizde bu bayrağın altında yaşıyoruz. Biz de bu devletin kanunlarına bağlıyız. Biz de bu milletin içinde yaşıyoruz, onun bir parçasıyız. Bu ayrımcılık nedir, bunu anlayabilmiş değiliz. Biz de bu vatana olan borcumuzu ödüyor, vatani görevimizi yapıyoruz. Ben 65 yaşındayım ve bu yaşımda bana gel bu vatan için öl deseler gözümü kırpmadan ölürüm.  Biz de herkes gibi bu memleketin kimliğini taşıyoruz, diğer insanlardan ne farkımız var. Neden bizim insanlarımız üçüncü dördüncü sınıf olarak görülüyor, niye biz hep eziliyoruz. Adetlerimiz, kültürümüz her şeyimiz elimizden alınmış. Bizim ne hatamız, eksiğimiz var?”

‘Gerçek nüfusumuz Diyarbakır’da 50 binin üzerinde’

Diyarbakır’ın her köşesinde de biz varız diyen Demir, sözlerini şöyle sürdürdü:  “2007 yılında bir sayım yaptık, tabii ki kendini gösterenleri saydık ve sayımız 15 binin üzerinde çıktı. Bugün ise bu sayı 20 bini aşmıştır. Gerçek sayımız ise kendini gizleyenlerle birlikte belki de 50 bini de geçer. 2007 yılında derneğimizi kurduk. 2007 yılından bu yana gönüllü olarak Diyarbakır Domlar ve Romanlar Gençlik Spor Kulübü Kültür Derneği Başkanlığını sürdürüyorum. İlk iş olarak çocuklarımızı okula göndermek için çalıştık.”

‘Kimse artık beni dinlemiyor’

Diyarbakır ve çevresinde sayıları 15 bini bulan Domlar ve Romanların, bulundukları her yerde ayrımcılığa maruz kaldıklarını ve bu nedenle zor zamanlar geçirdiklerini ifade eden Demir, “Bizim insanlarımız neden devlet memuru olmasın neden polis, avukat, doktor olmasın. Bugüne kadar dernek başkanlığını yaptım ama artık yapamıyorum. 15 bin nüfusu artık teslim edeceğim. Bugüne kadar her ne yardım istediysem devletimden istedim. Devlet sahip çıkıyorsa yapayım ama çıkmıyorsa benim yapacağım artık bu kadardır. Kimse artık beni dinlemiyor. Söylüyorum söylüyorum kar etmiyor. Belediyelere gidiyoruz bizden işçi almıyorlar. İŞKUR’a gidiyoruz hiçbir gencimize iş vermiyorlar. Kaymakamlara gidiyoruz yine bir şey yok. Çoluk çocuğumuz camilere gittiğinde bile orada barınamıyor. Zabıtlar yine öyle, çoluk çocuğumuzun elindeki üç beş kuruşu bırakmıyorlar. Biz bunları hep yaşıyoruz ama artık yaşamak istemiyoruz. Bu ayrılığın sebebi nedir; ya bize sahip çıksınlar ya da biz bu memlekete bu toprağa yaramıyorsak bizi nereye istiyorlarsa oraya göndersinler” dedi.

‘Devlet çocuklarımıza sahip çıksın’

Son zamanlarda Dom aşiretinden çocukların da okumaya başladığına vurgu yapan Demir, “Şuanda çocuklarımız okuyor ama çevremiz, etrafımız çocuklarımızı başka şeylere teşvik ediyorlar. Benim buna artık gücüm yetmiyor. Ben devletten daha güçlü değilim, haddim de değil. Devlet bu çocuklarımıza sahip çıksın. 19 yaşında Aslan gibi torunum gitti, kıyamıyorsunuz bakasınız. Bunu Allah kabul eder mi, bunlar da bu vatanın çocuklarıdır. Bunlar da bu devletin evlatlarıdır. Bunlar da bu bayrağın altındadır. Biz vatana ihanet etmiyoruz, yalan konuşmuyoruz, kimseye iftira atmıyor, iki telden oynamıyoruz. Bizim niye bir yerimiz yok. Yarın ölmezsem Reisi Cumhurun yanına gidiyorum. 10 arkadaşımla birlikte ‘Büyük Roman Buluşması’na katılacağım. Eğer bana bir konuşma hakkı verilirse derdimi anlatırım” diye konuştu.

‘Örnek olsun diye çocuğumu okuttum ama hala bir işi yok’

Ataması yapılmayan çocuğunun geleceğinden endişe duyan Demir, “Benim çocuğum İstanbul’da üniversite okudu. Devlet konservatuarında okuyan çocuğum şimdi işsiz. Önce Allahtan sonra da devletten bekliyorum ki, çocuğum açıktadır, ona bir iş. Ben 15 bin nüfusa örnek olsun diye çocuğumu okuttum ama hala bir işi yok” diye sitem etti.

‘Diyarbakır’ın ne kadar aşireti varsa hepsi bizi tanır’

Domların tarihsel kökenine değinen Demir, “ 18 asırdır kökenimiz bellidir, kimimiz Mısır’dan kimimiz ise Hindistan’dan gelmişiz. Dom aşireti çok büyük bir aşirettir. Kim kendine nerede yer bulmuşsa oraya gitmiş yerleşmiş. Yani, her tarafa dağılmışız. Güneydoğu’da da Batıda da her yerde varız. Buranın da her ilinde her ilçesinde Dom aşiretinden birileri vardır. Eskiden bu bölgede aşiretler bize evlat gözüyle bakarlardı. Biz de onların içinde izzeti nefsimizle dolaşıyorduk. Onlar ne yerse biz de onlarla yerdik. Bize yedirmeyene kadar onlar da yemezdi. Diyarbakır’ın ne kadar aşireti varsa hepsi bizi tanır” şeklinde konuştu.

‘Düğünlere gider çalgı çalardık’

Çalgıcılık mesleğinin günümüzde geldiği noktadan rahatsızlığını ifade eden Demir, “Biz iş olarak düğünlere gider çalgı çalardık. Köylerde düğünlere, bayramlara, sünnetlere giderdik. At koşularına gider davul zurna çalardık. Eskiden aşiret düğünleri bir hafta sürerdi. Her aşiret kendi gücüne göre düğün yapardı ve bizde çalgısını çalardık. Şimdi ise ne köylerde eski düğünler oluyor ne de kimse bizi köy düğünlerine çağırıyor. Şimdi düğün salonları var ve çalgıcılar işsiz kaldı. Düğün salonlarının anlaştığı çalgıcılar var ve bize iş veren yok. Köylere gidiyoruz kovuyorlar, şehirlere geliyoruz yine kovuyorlar, peki biz nereye gideceğiz? ” serzenişinde bulundu.

Belge var ama iş yok!

Dernek başkanı olarak yaptıkları faaliyetlere değinen Demir, AB projeleri kapsamında sertifika alan kadınların işsizliğine dikkat çekti. Demir şunları söyledi: “On bir senedir elimden geleni yapıyorum, her toplantıya katılıyorum. Geçen sene Avrupa Birliği ile bir projemiz oldu. Üç sınıfta kadınlarımız hediyelik eşyalar yaptılar. Yalız proje bitti her şey bitti. Avrupa Birliği tarafından kabul edilen ve Mesleki Eğitim ve küçük Sanayii Destekleme Vakfı (MEKSA) tarafından hazırlanan Mezopotamya’nın Kalıp Halkı Domlar projesi kapsamında 150 Dom kadınına mesleki eğitim verildi. El sanatlarına yönelik mesleklerin yer aldığı projede sepet örücülüğü, deri işleme, ipek puşi dokuma ile ilgili atölyeler kuruldu. Kadınlar sertifikalarını aldılar ama projeden sonra hepsi işsiz kaldı. Yani kadınlarımızda belge var ama iş yok.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.