Demirtaş: TALEPLERİMİZ MEŞRUDUR KAZANACAĞIZ!

Demirtaş: TALEPLERİMİZ MEŞRUDUR KAZANACAĞIZ!
DİYARBAKIR 'da DTK toplantı salonunda bir araya gelerek ortak bir açıklamada bulunan HDP, DTK, DBP ve HDK Eş başkanları, "özyönetim, demokratik özerklik bir haktır" dedi.

Ali Abbas YILMAZ

Kürt siyasi hareketinin eş başkanlarının ortak açıklamasında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, " Hükümetin bir iç savaş görüntüsünün çok ötesine geçen, işgal görüntüsü, algısı uyandıran bu müdahalesine karşı partimiz çok net  bir tutum içerisindedir" dedi.Gazete manşetlerini eleştiren Demirtaş,  " 'Büyük temizlik operasyonu' ,  ' Silip süpürme operasyonu',  Siz kimsiniz ya? Siz kimi nereden süpürüyorsunuz? Siz  ancak bu toprakların kanalizasyonunu temizlersiniz, başka da bir şey temizleyemezsiniz " dedi.

Özyönetim talep eden yerel yöneticilerin tutuklanmasını eleştiren DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın,  Başbakan  olduğu 2003 yılında 'halkların kendi  kaderlerini tayin etme haklarını tanıyan serf determinasyon hakkı sözleşmesini imzaladığını  söyledi. 

"KÜRTLERE GELİNCE Mİ ASLAN KESİLİYORSUNUZ"

DTK Eş Başkanı Hatip Dicle, HDP Eş Başkanları Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, DBP Eş genel Başkanı Kamuran Yüksek, HDP Milletvekilleri Selma Irmak ve  Ertuğrul Kürkçü'nün katıldığı basın toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş,  HDP'nin hem parti programında hem seçim beyannamesinde, hem alanlarda, meydanlarda,  hem de parlamentoda Türkiye'deki  yönetim modelinin, ' özyönetim, demokratik özerklik'  olduğunu belirterek sözlerine başladı.  Kürt halkının haklı ve meşru talebine karşı hükümetin tutumunu eleştiren Demirtaş, "  Hükümetin bir iç savaş görüntüsünün çok ötesine geçen, işgal görüntüsü, algısı uyandıran bu müdahalesine karşı partimiz çok net  bir tutum içerisindedir" dedi.  Demirtaş, " Putin'e bir iki gün meydan okuyup daha sonra süt dökmüş kediye dönen Cumhurbaşkanı, Başbakan; Irak'a asker gönderip daha sonra çekmeyeceğim diye dayılanıp daha sonra pısırık pısırık askerlerini çeken Cumhurbaşkanı ve Başbakan; İsrail'e van minut diye meydan okuyan daha sonra gece yarısı anlaşma imzalayan Cumhurbaşkanı ve Başbakan sıra Kürt halkına gelince, Cizre'ye gelince mi aslan kesiliyorsunuz?" şeklinde konuştu.

"KURŞUNLU CAMİİ YAKANLAR DEVLETİN GÖREVLİLERİDİR"

Kürt halkının, onurlu, haysiyetli bir davanın savunucuları olduğunu  ve kendi topraklarında, özgürce, insan gibi yaşamak  istediğini söyleyen Demirtaş,  devleti eleştirerek " Siz ne yapıyorsunuz: şehrin sokaklarına tankları sokarak evleri, camileri tankla yıkıyorsunuz, yakıyorsunuz,  havaya uçuruyorsunuz. Yetmiyor akşam kanallarınızda, hendek kazanlar cami yaktılar diye yalan haberlerinizi ve demeçlerinizi izliyoruz. Kurşunlu Camii yakanlar bizatihi devletin görevlileridir. Oradaki evleri harabeye çeviren tank atışları, top atışlarıdır. Panzerlerden yapılan büyük atışlardır. Halkımız bunun farkında, insanlar orayı bu yüzden terk ediyorlar" dedi.

"SİZ ANCAK BU TOPRAKLARIN KANALİZASYONUNU TEMİZLERSİNİZ"

Halka seslenen Demirtaş, " Zulüm baki olmayacak, merak etmeyin. Bizler siyasetçiler olarak çözüm yollarını, mekanizmalarını elbette ki tartışıyoruz, geliştireceğiz.Halkımızla birlikte bu zulüm günlerinin hızla bitmesi için direnişi büyüteceğiz, elbette ki kendi sorunumuzu çözme noktasında bütün kurumlarımızla halkımızla işbirliği ve daha güçlü bir ittifak içinde bu meseleyi hal yoluna koyacağız" dedi. 26 27 Aralık'taki genişletilmiş olağanüstü kongrede olacaklarını ve özyönetimin inşası, içinin doldurulması ve sürecin siyasi zeminde daha güçlü bir şekilde ilerletilmesi için çok yoğu tartışmalar yapacaklarını ve önemli kararlar alacaklarını söyleyen Demirtaş,  "Bize öyle tankın namlusunu göstererek geri adım attıracaklarını zannediyorlarsa, kusura bakmasınlar. Biz ölüm korkusunu çoktan aştık. Ölüm Allahın emridir halkımız 7'den 70'e ölüm korkusunu çoktan aşmıştır ve Allah'tan başka kimseden korkusu yoktur. Bu işi ya böyle bilip kabul edeceksiniz ve bu zulmü durduracaksınız. Sokağa çıkma yasakları kalkacak, infazlar duracak. Özerkliğin, özyönetimin müzakere edildiği, üçüncü gözlemci gücün masada olduğu, Dolmabahçe Mutabakatı üzerinden tartışmanın başlayacağı sağlıklı bir müzakereye dönülecek "  dedi. Gazete manşetlerini eleştiren Demirtaş,   " 'Büyük temizlik operasyonu' ,  ' Silip süpürme operasyonu',  Siz kimsiniz ya? Siz kimi nereden süpürüyorsunuz? Siz  ancak bu toprakların kanalizasyonunu temizlersiniz, başka da bir şey temizleyemezsiniz " dedi.

"AKP KÜRT HALKININ BENDİNE ÇARPMIŞTIR"

AKP'nin darbesi Kürt halkının bendine çarpmıştır, tuzla buz olmuştur. Haklıyız, taleplerimiz meşrudur kazanacağız. 7'den 70'e el ele vereceğiz, kenetleneceğiz, bu zulmü böyle durduracağız. Faşizm ricayla minnetle durmaz, faşizme yalvarılmaz. Ne varsa gücümüz ortaya koyup direnip öyle kazanacağız. Geri adı atmak bu tarihi dönemin onuruna, şerefine yakışmaz " dedi.  

"DİYALOG VE MÜZAKEREYLE HER SORUN MASADA KONUŞULUR"

 Kürt siyasal hareketinin eş başkanlarının ortak basın toplantısında konuşan,DTK Eş Başkanı Hatip Dicle,  26 - 27 Aralık'ta DTK Olağanüstü Genişletilmiş Kongresi'nde, "Demokratik özyönetimlerle ilgili, demokratik çözüm projesini " tartışarak kamuoyuyla paylaşacaklarını söyledi. Olağanüstü kongrede hazırlayacakları projenin var olan kaos ortamından çıkışa bir zemin oluşturması temennisinde bulunan Dicle, Dolmabahçe mutabakatıyla Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa resmi bir mutabakat sağlandığını ancak Cumhurbaşkanı  Erdoğan'ın iki buçuk yıllık emeğin ürünü olan diyalog masasını devirdiğini söyledi.  Dicle, "Bugün hendeklere sıkıştırılan, terörize edilen, halkın özyönetim talepleri o dönemde masada açık açık konuşuluyor, tartışılıyordu. Hatta en son sayın Öcalan, devlet heyetlerinden gelen talep üzerine 'demokratik özerklik ' yerine bundan sonra ' yerel demokrasi' tanımını kullanacağım demişti" şeklinde konuştu. Yine o dönem aşırı tutuklamalara karşı, Lice Bingöl ve Cizre'de açılan hendeklerin görüşme masasında müzakere edilerek kapatıldığını söyleyen Dicle, "Demek ki diyalog, müzakere ortamı olduğunda, görüşmeler sürdüğünde her türlü sorun masada konuşulabilecek ve çözümlenebilecek durumdaydı " dedi.

"ÖZEL SAVAŞ HUKUKU UYGULANIYOR"

Devletin  'savaş konseptine'  geçişinin üç nedeni olduğunu ileri süren Dicle, " Rojava'daki gelişmelerle PYD'nin giderek uluslararası meşruiyet kazanması, Uluslararası toplum güçleriyle ittifak halinde Rojava'daki  iki kantonun birleşmesi  ve 7 Haziran seçimlerinde AKP'nin aldığı yenilgi ve HDP'nin başarısı da eklenince bu masadan kalkma ve savaş konseptinin devreye girmesi söz konusu oldu" dedi.  Özyönetim talebinin uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış bir hak olduğunu ifade eden Dicle, " Devletin bugün sürdürmüş olduğu savaş konsepti, ahlaksız, kuralsız, hukuksuz devam etmektedir. Eğer bir hukuk arayacaksak bu özel savaş hukukudur. Tamamen insan yaşamını hiçe sayan ve bir suç pratiği taşıyan bir seyir izlemektedir. Ahlaksızdır çünkü savaşın da bir ahlakı olur. Savaşlarda sivillerin, çocukların, yaşlıların, rastgele hedeflerin, hele hele illerin, ilçelerin çevrelenerek, kuşatılarak, tanklarla toplarla, havanlarla dövülmesi yoktur. Bunlar ancak dünyada darbe pratiklerinde gerçekleşecek olaylardır  " dedi.

"MESELE HENDEK, BRİKAT MESELESİ DEĞİLDİR"

 DTK toplantı salonunda yapılan ortak açıklamada konuşan DBP Eş Genel Başkanı,Kamuran Yüksek, Ortadoğunun ve bölgenin çok kritik ve önemli bir süreçten geçtiğini, ' hendek sorununun' bir manipülasyon sorunu olduğunun altını çizerek; " Mesele kesinlikle hendek ve barikat meselesi değildir. Meseleyi buraya getirip, Kürt halkına karşı yürütmüş olduğu savaşı meşrulaştırmaya çalışan bir AKP hükümeti gerçeği var. Mesele, yüz yıldır çözülemeyen Kürt sorunudur. Yüz yıldır her hak talebinde ezilmeye çalışılan Kürt halkı sorunudur .Cumhuriyet kurulduğundan bu yana Kürtler her ne zaman çıkıp haklarını talep etmişse, bunun için mücadele etmişse ya eşkıya, ya şaki, ya da günümüzün kavramıyla terörist olarak nitelendirilmiş, gayrı meşru bir noktaya itilmeye çalışılmış ve başı ezilmesi gereken bir unsur olarak gösterilmeye çalışılmıştır " dedi.

"2003'TE SERF DETERMİNASYON SÖZLEŞMESİ İMZALANDI"

Devletin şiddetini meşru göremeyeceklerini söyleyen Yüksek, "Devletin şiddetini meşru gördüğünüzde, 17 bin faili meçhulü, haklı ve doğru kabul etmek zorunda kalırsınız. Bugüne kadar öldürülen insanların tamamının katlini meşrulaştırmış olursunuz" dedi.  Devletin hendeklere karşı halkını, toplumunu dinlemesi gerektiğini salık veren Yüksek,  "  O barikatlar arkasındaki ses nedir, barikatların dışında onlarla dayanışan halk ne söylüyor, toplum ne söylüyor buna kulak vermelidir" dedi.  Özyönetim talep eden yerel yöneticilerin tutuklanmasını eleştiren Yüksek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın,  Başbakan  olduğu 2003 yılında 'halkların kendi  kaderlerini tayin etme haklarını tanıyan serf determinasyon hakkı sözleşmesini imzaladığını  söyledi.  Cumhurbaşkanı  Erdoğan'ın  2013 yılındaki " Ecdatlarımız  Osmanlı bile Kürdistan dedi, orada bir eyalet sistemi vardı, Türkiye'de de 7 bölgeli bir eyalet sistemi neden olmasın"  sözlerini hatırlatarak, Cumhur başkanını eleştiren Yüksek, "Silopi'de belediye binamız boşaltılmış, asker ve polisler orayı işgal etmiş, orayı şu an bir karargah olarak kullanmaktalar" şeklinde konuştu.

"KARDEŞLİK, ŞİMDİ DEĞİLSE NE ZAMAN ?"

Özyönetim hakkının 21. yüz yılın en doğal ve meşru hakkı olduğunu söyleyen ve muhalefet partilerinin suskunluğunu eleştiren, HDP İzmir milletvekili Ertuğrul Kürkçü İzmir halkına seslendi:  " Buradan İzmir halkına seslenmek istiyorum; İzmir, çatışmaların en yoğun olduğu günlerde,  zora girdiği zaman Türkiye'nin ortaklığı bir karar aldı dedi ki, Diyarbakır bizim kardeş kentimizdir. Diyarbakır belediyesi de kardeş belediyemizdir. Buradan İzmir belediye başkanına ve İzmir halkına seslenmek istiyorum. İzmirliler, Türkiye'nin batısında yaşayanlar, Yörükler, Türkler, Türkmenler, Kürt kardeşleriniz zordadır, onların haklarını sizin hakkınızı ve geleceğinizi  inkar ettiği gibi inkar eden bir hükümet, onları dört bir taraftan ordularla kuşatmakta ve onların iradesini teslim almaya çalışmaktadır. Tıpkı yarın size yapacağı gibi. O nedenle bir an önce, hak, adalet, eşitlik için sesinizi çıkartın.Türkiye'nin demokratik, eşitlikçi ve  özgürlükçü bir çözüme ulaşabilmesi için siz de üzerinize düşen sözü söyleyin. Ya kardeşinize bugün gerektiği zaman sahip çıkıp kardeşliğinizi ispat edin ya da bu sözü artık telaffuz  etmeyelim. Kardeşlik şimdi  değilse ne zaman lazımdır halklarımıza, bize,  İzmir'e, Adana'ya ,Aydın'a  Trabzon'a, Diyarbakır'a, Şırnak'a ne zaman ?

 

 

 

 

 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.