Dicle Anter: Babamın adı bir mücadeledir

Dicle Anter: Babamın adı bir mücadeledir
Kürt aydını Musa Anter’in oğlu Dicle Anter, Tigris Haber’e verdiği röportajda babasının yaşamına ve bıraktığı mirasa dair değerlendirmelerde bulundu.

Şirvan Oktay Görer

TİGRİS HABER - Dicle Anter, Musa Anter’in halkı uğruna verdiği mücadelenin, onu bir sembole dönüştürdüğünü söyledi.

dicle-anter-1.jpeg

Musa Anter’in yaşam koşulları nedeniyle çok fazla bir baba-oğul birlikteliği yaşayamadıklarını ifade eden Dicle Anter, şu ifadeleri kullandı:

dicle-anter-2.jpeg

“Musa Anter’in yaşamının koşullarından dolayı fazla bir birlikteliğimiz olmadı. Bir babadan ziyade çok özverili bir arkadaştı. 11,5 yıl süren cezaevi hayatı, sürgünler ve benim de İsveç’e gitmem en belirgin nedenlerdi. Her zaman ‘Benim binlerce çocuğum var’ derdi. Bu, onun halk insanı olduğunu gösterir. Halkının haklarını savunurken doğal olarak ailesi ikinci planda kalmıştı. Bu yüzden o, Kürt halkı için bir semboldür.”

dicle-anter-3.jpeg

“Dil ve kimlik onun için hayatiydi”

Musa Anter’in en çok önemsediği konuların başında dil ve kimlik geldiğini vurgulayan Dicle Anter, babasının yazarlık ve mizah yönüyle halkın okuma alışkanlığına katkı sunduğunu belirtti:

dicle-anter-4.jpeg

“Hiçbir Kürdün acı çekmesini istemezdi. Haksızlığa karşı daima dik bir duruş sahibiydi. Mizah yönü ve ülkenin sorunlarını kaleme alışı halka okuma zevki verdi. İnsanların okuma kültürüne büyük katkı sundu. Ben de ondan etkilendim ama ben bir Musa Anter değilim.”

“Cezasızlık hâlâ sürüyor”

Musa Anter cinayetinde adaletin hâlâ sağlanamadığını söyleyen Dicle Anter, cezalandırılmayan faili meçhul cinayetlerin bugün de etkilerini sürdürdüğünü belirtti:

“Babamın katilleri bulunsaydı, bugün hukuk ve demokrasi açısından çok daha ileri bir yerde olabilirdik. O dönemdeki adaletsizliğin cezasını hâlâ çekiyoruz. Cezasızlık politikası sürdüğü müddetçe, çağdaş bir toplumun gereklerini yerine getiremeyiz.”

“Komisyona çağrılırsam konuşurum”

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan Milli Birlik ve Demokrasi Komisyonu hakkında da konuşan Dicle Anter, isminin davet listesinde yer aldığını ancak henüz resmi bir çağrı almadığını söyledi:

“Komisyona katılırsam, dönemin yetkili siyasetçilerinin bu cinayetleri samimiyetle anlatmalarını isterim. Devlet adına kimlerin bu cinayetleri işlediğini, nasıl bir çatı altında yürütüldüğünü açıklamalarını talep ederim. Kutlu Savaş’ın hazırladığı rapor zaten bir nevi itiraftır. Artık bunun üzerine gidecek siyasi bir irade ortaya konulmalıdır.”

*

Musa Anter cinayeti

Gazeteci-yazar, Kürt düşünür. 1920'de Mardin Nusaybin'in Zivingê (Eski Mağara) köyünde doğdu. İlkokulu Mardin'de, ortaokul ve liseyi Adana'da okudu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni yarıda bıraktı.

İlk gözaltına alınması öğrencilik yıllarında Dersim İsyanı sırasında oldu. Devrimci Doğu Kültür Ocakları, Halkın Emek Partisi, Mezopotamya Kültür Merkezi ve İstanbul Kürt Enstitüsü'nün kurucuları arasında yer aldı.

Hukuk Fakültesini üçüncü sınıfta bırakınca Şark Postası ve Dicle Kaynağı'nda yazmaya başladı. İleri Yurt gazetesindeki Kürtçe şiiri 'Qimil/Kımıl' sebebiyle 1959'da cezaevine konuldu ve ünlü 49'lar davasında idamla yargılandı. 1963'te cezaevinde yattı, 1967'de sürgüne gönderildi, 1971 ve 1980 askeri darbelerinde cezaevine girdi.

Anter hayatı boyunca İleri Yurt, Dicle-Fırat, Barış Dünyası, Deng, Yön, Azadiye Welat, Yeni Ülke, Özgür Gündem, Rewşen ve Tewlo'da yazdı, yedi kitap ve Kürtçe-Türkçe Sözlük yayımladı.

20 Eylül 1992'de Kültür-Sanat Festivali için bulunduğu Diyarbakır'da festivale katıldı, kitaplarını imzaladı. Akşam Cumhuriyet Mahallesi'nde yeğeni gazeteci-yazar Orhan Miroğlu ile birlikte silahlı saldırıya uğradı. Anter öldü, Miroğlu yaralandı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.