Diyarbakır Eczacı Odası’ndan 14 Mayıs açıklaması

Diyarbakır Eczacı Odası’ndan 14 Mayıs açıklaması
Diyarbakır Eczacı Odası 14 Mayıs Eczacılar günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada eczacıların halk sağlığının korunmasındaki rolüne ve pandemide sağlık çalışanlarının taleplerine vurgu yapıldı.

Diyarbakır Eczacı Odası bilimsel eczacılığın 182. Yılı dolayısıyla yazılı bir açıklama yaptı.

Açıklamada bilimsel eczacılığın 182. Yılına atıfta bulunulurken, 14 Mayıs’ın eczacılar için güncel önemine ve tarihsel anlamına vurgu yapıldı.

14 Mayıs 1839 tarihinde Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane içerisinde açılan eczacılık sınıfı ile ülkemizde eczacılık, akademik bir mesleğe dönüşmüştür.

eczacilar-gunu.jpg

Açıklamada pandemi döneminde “Sağlığınız İçin Eczacınıza Güvenin. Eczane Güvendir” şiarıyla eczacılığın önemine dikkat çekilerek şu ifadelere yer verildi: “Bir yılı aşkın süredir dünyayı saran ve sarsan COVID-19 pandemisi nedeniyle kaybettiğimiz 415 sağlık çalışanının 50’si meslektaşımız ve 19’u da eczane teknisyenlerimizdi. Bunlar bizler için birer sayı değil; hepsi birer can, meslektaş, arkadaş, kardeş, anne, baba, evlat… Hepsini saygıyla anıyoruz. Bugün anılarını yâd etmek adına, eczacılar olarak tüm Türkiye’de 1 dakikalık saygı duruşunda bulunacağız. Aynı zamanda Birlik binamıza astığımız branda, eczanelerimizde kullandığımız afişlerle de kaybettiklerimizi anacağız. Bizler eczacılar olarak bu sancılı süreçte ilk günden itibaren önemli roller üstlendik. Pandemi süresince kesintisiz olarak temel ilaç ve sağlık danışmanlığı hizmetlerini vermeye devam ettik. Hastalarımızın ilaçlara ve kişisel koruyucu ekipmanlara erişebilmesini sağladık. Topluma bilimsel kanıta dayalı tavsiyeler verdik. El dezenfektanları ürettik, ücretsiz maske ve ücretsiz grip aşısı dağıttık. Kronik hastalarımızın ilaçlarını temin ettik ve izlemlerine katıldık. Öte yandan farkındalık kampanyaları yürüttük, bilgi kirliliği ile mücadele ettik. Pandeminin ilk gününden itibaren tüm sağlık çalışanları olarak sağlık sistemini ayakta tutmak için her türlü fedakârlığı yaptık, yapmaya da devam ediyoruz.”

Pandemi sürecinde halk sağlığının korunmasına dönük uyarılarda bulunulan açıklamada şunlar dile getirildi: “

●Vitamin ve gıda takviyeleri, bazı ilaçlarla birlikte alındığında etkileşime girebilir ve bu durum kişilerin sağlığını tehlikeye atabilir.

●Bazı vitamin ve gıda takviyeleri, bazı hastalıklarda ve hâlihazırda kullanılan ilaçlarla birlikte asla kullanılmamalıdır.

●Eczane dışında vatandaşa sunulan sağlığa ilişkin ürünlerin dağıtımının, saklama koşullarının denetiminin yapılması mümkün değildir.

●Hastanın hastalık kayıtlarına erişebilen, bu doğrultuda doğru gıda takviyesi ve vitamin önerebilecek kişiler yalnızca sağlık profesyonelleridir.

●Eczane dışında satılan ürünlerde, hekim ve eczacı danışmanlığı ortadan kalkmaktadır. Bu da beraberinde hatalı kullanımı getirmektedir.

●Yukarıda saydıklarımıza ek olarak, önemle üzerinde durduğumuz bir konuyu da ifade etmek isteriz. İnternetten satışı yapılan bu ürünlerin ve ilaçların önüne geçebilmenin yegâne yolu yasal düzenlemedir. İnternetten sağlık ürünlerinin satışının önüne geçebilmek için yasa koyucunun bir an önce harekete geçerek ivedi bir düzenleme yapması gerekmektedir. Günü kurtarmaya yönelik çözümlerin işe yaramadığını pandemi bize daha net gösterdi. İnternetten ilaç satışı kesin bir şekilde çözüme kavuşturulmalıdır.”

Açıklamada sağlık çalışanlarının pandmei sürecindeki talepleri ise şöyle sıralandı:

-COVID-19 aşısı, salgınla mücadelede elimizdeki en büyük kozumuz. Aşı tedarik süreçlerine hız verilmeli, ülkemizde uygulanan aşı çeşidi artırılmalıdır.

-Ücretli COVID-19 aşısı, eşitsizliği derinleştirecek bir uygulamanın önünü açacaktır. Aşılar, kamu tarafından ücretsiz bir şekilde sağlanmalıdır.

-Bu süreç bize yerli ilaç ve aşının değerini bir kez daha gösterdi. Yerli ilaç ve aşı politikaları bir an evvel önceliklendirilmeli, dışa bağımlılık azaltılmalıdır.

-Bir kişiyi bile arkada bırakmadan, topyekûn bir mücadele vermemiz gerekirken üretilen aşıların büyük çoğunluğu bazı ülkelere gidiyor. Pek çok ülkeye ise aşı gitmiyor, ya da sembolik sayılarda gidiyor. Burada ahlaki bir çöküşün varlığını görüyoruz. COVID-19 aşılarını bir uluslararası ticaret malı haline gelmesi, patentinin olması kabul edilebilir bir durum değildir. Aşılar insanlığın ortak mirasıdır ve aşıda patent kabul edilemez.

-Eczacılarımız, eczane çalışanlarımız, stajyerlerimize düzenli tarama testleri yapılmalıdır.

-Stajyer eczacılarımız bir an evvel aşılanmalıdır.

-Yaygın eczane ağını korumak için ekonomik destek ve teşvik paketlerinde eczacılarımız da yer almalı, İlaç Fiyat Kararnamesi bir an evvel güncellenmelidir.

-Bulaş riskini önlemek adına bir an evvel, tam anlamıyla elektronik reçeteye geçilmelidir.

-Eczacılarımıza ve eczane çalışanlarımıza koruyucu ekipman desteği sağlanmalıdır.

-Eczacıların eğitim alarak, gönüllülük esasına dayalı bir şekilde bağışıklama hizmetlerine etkin katkıda bulunması sağlanmalıdır. Örneğin; İrlanda, ABD, İngiltere ve Fransa’da eczacılar COVID-19 aşılama çalışmalarına katılmaktadır.

-Güvenilirliği kanıtlanmış tanı kitlerinin, yine gönüllülük esasına dayanarak, eczacılar tarafından uygulanmasının yolu açılmalıdır.

-Son olarak ise COVID-19’un tüm sağlık çalışanlarını kapsayacak şekilde meslek hastalığı olması adına gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı ve illiyet bağı aramaktan vazgeçilmelidir. (Haber Merkezi)

 

 

 

 

 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.